29 Mayıs 2011 Pazar

Tarım




TARIM
Son İktidar




Türkiye'de tarımın toplam istihdamdaki payı % 26.

Tarım bakanlığının bütçeden aldığı pay; 2007 yılında % 3,29 iken (6 milyar 609 milyon 407 bin TL),
2008'de 3,10'a (6 milyar 888 milyon 486 bin TL), 2009'da 2,94'e (7 milyar 591 milyon 559 bin TL),
2010 bütçesinde ise % 2,44'e düştü. (7 milyar 640 milyon 67 bin TL.),
2007'de Bakanlık bütçesinin % 75'i tarım desteklerine ayrılmışken bu oran 2010'da % 65'e düştü.
Tarım kredilerinin sayısı 200 bini aştı. Sadece Aydın´da borçlarını ödeyemedigi için hapis cezasına çarptırılmış işçi sayısı 235'i buldu.

2010 yılında bankaların el koyduğu tarla sayısı 452.

Devletin bütçeden ayırdığı tarım destek tutarı 5 milyar TL iken bankacılık sektörünün verdiği tarımsal kredi miktarı 4 katına çıktı.

1-2 bin 500 TL'lik kredilere ödeme gecikince yılda yüzde 40-45 faiz işletilmesiyle banka tarafından kredi kartıyla tanıştırıldı.

Borç batağına saplanan küçük tarım üreticisinin köyleri, toprakları, hayvanları, traktörlerini 3-5 misli borçlarına karşılık bankalara devrediyor.

Antalya Elmalı'ya 7 km uzaklıkta 340 haneli Düdenköyü 8 milyon tl'ye varan borcuyla banka kredi borcu nedeniyle toptan icralık oldu. Köyde sadece 3 hanenin bankalara borcu yok.

Ardahan'da 350 çiftçinin borcu 3.5 milyonu geçerken İzmir Kiraz'da 31 köyün toprakları yabancı ortaklı özel banka tarafından haczedildi.



Türkiye'de 2002 yılında 26,5 milyon hektar olan işlenen tarım alanı 2007 yılında 24,5 milyon hektara indi.
Türkiye dışarıdan sarımsak, pirinç, şeker, mısır, barbunya, mercimek, arpa, buğday ithaline başladı.

2002 yılında Ekmeğin kilosu 1 TL iken, 2011'de 2.12 TL oldu.
2002 yılında çiftçi 1 litre mazot almak için 3 kg buğday üretmek zorunda iken,
2011 yılında aynı çiftçi 6 kg buğday üretmek zorunda
1 torba gübre fiyatı 12 liradan 38 liraya çıktı.


AKP döneminde buğday ekim alanlarının 1,3 milyon hektar daraldı.
Nohut üretimi 650 bin tondan 530 bin tona, kuru fasulye üretimi 250 bin tondan 205 bin tona, kırmızı mercimek üretimi 500 bin tondan 422 bin tona, yeşil mercimek üretimi 65 bin tondan 24 bin tona geriledi.
Türkiye, baklagil ithalatçısı oldu. Kanada'dan ithalata başlandı. 2009 yılında toplam 213 bin ton bakliyat ürünleri ithal edildi, 207 milyon dolar para harcandı.

10 yıl önce 200 bin ton olan tütün üretiminin 2010 yılında 55 bin ton'a düştüğü aynı dönemde ekici sayısının 411 binden 73 bine, ekim alanının 195 bin hektardan 116 bin hektara geriledi.

2000'li yılların başında 19 milyon tona yakın olan şeker pancarı 17 milyon tonlara geriledi.

AKP döneminde 4,9 milyon ton pamuk ithalatı yapılmış ve karşılığında 6,7 milyar dolar ithalat parası ödendi.

Yağ bitkilerinde net ithalatçı pozisyon devam etmektedir. Türkiye'nin soya talebi 1,5 milyon tona yakınken, 2002 yılında 75 bin ton olan soya üretimi 2010 yılı itibariyle 55 bin tona düşmüştür.
2003 -2009 döneminde yağlı tohum ithalatına 5, ham yağ ithalatına 5,5 ve küspe ithalatına 1,8 milyar dolar verildi.


Verilen mazot desteği 550 milyon, mazottan alınan vergi 3.5 milyar oldu.

Şubat 2011 itibariyle Türkiye'de 1 litre mazot için ödenen 3,37 liranın 1,8 lirası ÖTV + KDV'den oluşuyor.. Türkiye, dünyada mazota en yüksek para ödeyen çiftçilerin yaşadığı ilk beş ülke arasına girdi.




2010 Eylül genetiği değiştrilmiş gıdaların halka satışına resmi destek verildi.
Türkiye’ye 32 çeşit GDO’lu ürünün girişine izin verildi.
Bugüne kadar gıda üreticilerinden hiç biri GDO ibaresini etiketine yazmadı.



Dünyanın fındık üretiminin %61'i Türkiye'de gerçekleşiyor.
Fındığın başkenti lakaplı Giresun'da fındık üreticileri yabancı çukulata fabrikaları, aracılar, siyasi baskılar gibi faktörler yüzünden kendi fındığının fiyatını belirleyemiyor.
Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği fındığı kendi tesislerinde işleyerek iç ve dış piyasaya kendisi sürerken, artık üreticiden alan depolayan, sonra tekrar ihracatçılara satan bir anlayışa geçti.
Üreticilerin 2006 yılında verdiği fındığın borcunu bitiremeyen,
kooperatifin depolarını, gayrimenkullerini ve iştiraklerini satan, satılığa çıkaran,
tarımsal ilaç, gübre gibi tarımsal girdileri üreticilere borçlarına karşılık satarken fahiş fiyatlar uygulayan, çalışanlarının maaşlarını dahi ödeyemeyen
Fiskobirlik borçları yüzünden kapanmakla yüzyüze.

Giresun halkına fındık yerine kivi yetiştirin önerisi getirildi.


Giresun Seka Kağıt Fabrikası 1970 yılında 32 milyondolar harcanarak 700 dönüm arazi üzerine 125 adet lojmanı, 1500 kişilik istihdam imkanıyla yapıldı.

2003 yılında bilirkişiler tarafından 60 milyon dolar değer biçilmesine rağmen 3.5 milyon dolar'a MILDA şirketine “üretime devam etme şartıyla” verilerek özelleştirildi.
2009 yılında işçilerin alacaklarını dahi vermeden tamamen kapandı.
Çalışan işçiler 3 milyon lira alacakları için fabrikayla mahkemelik durumda.
Fabrikanın hazineye de 23 milyon dolar borcu bulunuyor.
Seka fabrikasının kapanmasından dolayı Giresun'da 1.500 kişi işsiz kaldı.

Giresun'dan 100.000 üzerinde insan göç etti, Giresun halkının seçtiği milletvekili sayısı göçler sebebiyle 5'ten 4'e düştü.


Zeytinyağı üretimi yapan bir çiftçi eğer yeni bir traktör almak istiyorsa;

2002 yılında ürettiği zeytinyağının 6.1 tonuyla bu isteğini gerçekleştirebiliyorken; 2006 yılında bu isteğini 7 ton zeytinyağı üretimiyle gerçekleştirebiliyor.

Aynı çiftçi 2002 yılında 71.2 gram zeytinyağı üretimiyle 1 kilo gübre alırken; 2006 yılında 90.7 gramla 1 kilo gübre alabiliyor

2002 yılında bir litre mazot için 470.8 gram zeytinyağı üretimi gerekliyken, 2006 yılında ise 582.9 grama çıkıyor.



Niğde'de verimsiz geçen yıllarda biriken elektrik borçlarının faizleri yüzünden traktöründen kamyonuna kadar hacizlenen üreticiler aracılardan daha az kazanmaya başladı.

Niğde'de tarlada patates 50 kuruş iken son tüketiciye ulaşana kadar 1.5 lirayı buluyor.



2002'de dana etinin kilosu 8 TL iken, 2011'de 36 TL oldu.
Türkiye ithal et alır hale geldi.
Hayvancılık ve Bayburt örneği;

2002 yılında küçükbaş hayvan adedi; 97.115,
Büyükbaş hayvan adedi ise; 58.223 adet.

2011'de küçükbaş hayvan adedi sıfıra yakın,
Büyükbaş hayvan adedi ise 20.000 civarında.

Et üretimi; 2003 yılında 230,1 ton, 2010 yılında ise 104,8 ton
2002 yılında 97.358, 2009 yılında ise; 74.710 kişi.

2002 yılında milletvekili sayısı 2,
2011 milletvekili sayısı 1.



Çiftçinin elinden tarla alma yöntemleri;

Çiftçinin bankalardan aldığı krediye karşılık toprağı ipotek ediliyor. Çiftçi temerrüde düşünce, yani borcunu ödeyemez duruma düşünce haciz geliyor, toprağı elinden alınıyor.
Girdi maliyetleri artan, ürünü de para etmeyen çiftçi; bu durum karşısında yabancı bankaların cazip imkânlarla sunduğu kredilere başvurdu, başvuruyor, tabii tarlasının ipotek altına alınması karşılığında.
Tarım üreticisi özel bankaların önünde kuyrukta. Hayatını döndürebilmek için kredi kartına yükleniyor. Çünkü ürünü para etmiyor, gübre iki katına çıkmış, açık kredi kartı almaktan başka bir çaresi kalmamış. Bu durum da, üretim araçlarının, tarlasının, traktörünün yakın gelecekte elinden çıkacağı sürecin başladığına işaret ediyor.


ÖZELLEŞTİRME
İşletme hakkı devri çerçevesinde yapılan özelleştirmeler çerçevesinde en yüksek rakam TEKEL'in 6 sigara fabrikasının satışından elde edilen 1 milyar 720 milyon doları bulan özelleştirme oldu. Taşınmaz devirlerinde de TEKEL'in çeşitli illerde bulunan 140 taşınmazının satış yoluyla özelleştirme sonucunda toplam 930 milyon dolarlık özelleştirme yapılmış oldu.
2003 yılında 292 milyon dolara Nurol Limak Özaltın Tütsab ortaklığına satıldı. 2006 yılında aynı ortaklık alkol tesislerini 2006 yılında 950 milyon dolara Amerikalı Amerikan Texas Pacific Group'a satıldı.
Yıl 2011, bu kez Amerikalılar satışa çıktı ve MEY İçki, 2 milyar 100 milyon dolara, Dünyaca ünlü, içkide dünya devi olarak tanınan İngiliz DİAGEO Şirketine satıldı.

TEKEL’in sigara fabrikaları ve markaları ise 2008 yılında yıl 1 milyar 720 milyon dolara British American Tobacco (BAT)’ya satıldı. Bu satış yapılırken çalışanlara Yaprak Tütün İşletmelerinin satılmayacağı/kapatılmayacağı sözü verildi.

Özelleştirme İdaresi 2006 yılında 23 Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü’yle 5 Yaprak Tütün İşleme Atölyesi’ni kapattı. Bunun sonucunda binlerce tütün işçisi TTA’da kızağa çekildi, binlerce üretici hane üretimden vazgeçti.
Türkiye’de tütün üreticisi hane sayısı 2002-2006 döneminde 400 binden 200 bine düştü. Bu rakam tüm fertleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon tütün üreticisinin işsiz kalması anlamına geldi.

Tütün üretimiyse aynı dönemde yüzde 40’a yakın gerileme kaydederek 1962 yılından bu yana ilk defa 100 bin tonun altına indi.

TEKEL’in sözleşmeli üretimini sonlandırması sonucu Güneydoğu başta olmak üzere üreticiler geniş kitleler halinde üretimi terk etti.
1984 yılında “0” olan tütün ithalatı, 2006 yılında 250 milyon dolara yükselirken, 2006 yılında ihracat 500 milyon dolara geriledi.
Tekelin satilisiyla birlikte 3 anonim sirket, 55 Yaprak, 2 Tuz isletmesi, 39 Basmüdürlükle birlikte 15 bin uzman personel ve 12 bini daimi olmak üzere 13 bin işçinin yazgısı yabancı şirketlerin eline gecti.



"Türk gıda kodeksi - çiğ kırmızı et ve hazırlanmış kırmızı et karışımları tebliği''ne domuz ilave edildi.



Sami Güçlü

2003 yılı buğday taban fiyatı olarak belirlenmiş olan 310 bin tl'yi beğenmeyen çiftçilere
"Gözünüzü kara toprak doyursun"


Mehdi Eker – Tarım Bakanı

Kuş gribi;
Bir kanalda katıldığı programda pişirilmiş tavuğun yenebileceğini söyledikten sonra ikram edilen tavuğu hangi koşullarda kesildiğini bilmediği gerekçesiyle yemeyi redetti.

Demokratik açılım paketinin içerisinde "toprak reformu var mı?" sorusuna;
"O sosyalist model, o model çoktan iflas etti."

"Gdo içermeyen ürünlerin üzerinde bu yönde bir ibare bulunması yasak çünkü içinde olmayan şeyi yazmak zaten anlamsız"

Çiftçi ve hayvan üreticilerine devlet kasasından yapılacak 280 milyonluk pirimi
halka "helali hoş olsun" diyerek dağıtacağını açıkladı.



Recep Tayyip Erdoğan;

Erzurum’da çiftçilere;
"Yahu, bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak."

Mersin’de bir çiftçiye;
"Ulan terbiyesizlik yapma! artistlik yapma ulan! hadi ananı da al git burdan'"

Spor




SPOR
Son İktidar




Sporda donanımlı antrenör eksiği, altyapıda gerekli iyileştirmelerin ve yeni tesislerin yapılmamasının yanına medyanın da rating ilgisizliği eklenince, Türkiye yabancı sporculara yatırım yapıp Türk vatandaşlığına geçirerek çeşitli spor dallarında başarı arar hale geldi.

Türkiye Çin'in Pekin kentinde düzenlenen son 2008 olimpiyatlarında 1 altın, 4 gümüş, 3 bronz madalya aldı.



Sporda şiddeti önlemek için idari para cezalarının adli para cezasına çevrilmesi, taraftar ile emniyet kuvvetlerinin karşı karşıya getirilmesini sağlamak gibi değişiklikleri içeren Sporda Şiddet Yasasıyla bir tür sıkıyönetim getirildi.

Stada giriş turnikelerinde alkol kontrolü yapılmaya başlandı.

'Alkollü olarak spor müsabakasına gelen kişi zor kullanılarak alandan çıkarılır ve 1 yıl men cezasına çarptırılır."

"Seyirden yasaklama tedbiri, kişinin yakalanmasıyla birlikte başlar ve hüküm kesinleştikten sonra 1 yıl sürer."

"Aslolanın müsabaka güvenliğini sağlamaktan" başka taraftar hakları diye herhangi bir madde yasalarda bulunmuyor."

Kulüplerin taraftarları arasında herhangi bir örgütlenme bulunmuyor.



2010 – 2011 bonservis gelir-gider tablosuna göre Türkiye futbolda dünyada 3. sırada.
Türkiyenin transfer gideri 111.985.000 euro
Türkiye'nin transfer geliri 29.430.000 euro
Gider gelirden çıkarılınca ortaya çıkan rakam - 82.555.000 euro


Kayıtlara göre 2010-2011 sezonunda futbolcu transferine Süper Lig’de 573.5 milyon, Birinci Lig’de 86 milyon, İkinci Lig’de 82.45 milyon ve Üçüncü Lig’de 82.45 milyon TL harcandı.

Toplam 824.4 milyon TL’yi bulan bu rakama sadece futbolculara verilen yıllık transfer ücretleri dahil. Yani, bonservis bedelleri,maç başı ücretleri, galibiyet şampiyonluk, kupa vs. primleri, ev, araba, uçak biletleri gibi ekstralar ve teknik direktör transferlerine harcanan paralar dahil değil.

Dahil edilip te hesaplanığında ortaya çıkan rakam 1 milyar euro.

FIFA, lisanslı futbolcu temsilcilerinin, aracılık yaptıkları transferlerde hem kulüpten hem de oyuncudan komisyon almasını yasaklamış durumda. Türkiye'de menejerler bu kurala uymayıp %20'lere varan komisyonlarla çalışıyorlar.

Türkiye’de 4 bin 650 profesyonel futbolcu, 117 de lisanslı menajer bulunuyor. Ama bu menajerlerin sadece 9-10’u iş yapıyor.



Türkiye’de asgari ücretle çalışan bir işçinin stadyumda maç izlemesi imkansız hale geldi.


Mart 2011'de oynanan Galatasaray – Fenerbahçe maçında;
Standart tribün biletleri 100-350 TL arası
Kale arkası tribünlerinin biletleri ise 60 TL oldu.

Yiyecek-içecek ağırlamanın da dahil olduğu çok sınırlı sayıdaki Özel VIP biletler ise 600-700 TL fiyat aralığında oldu.


Karaborsa bilet satışları ile biletlerin satışa çıkarıldığı ilk saat itibariyle biletler çoğu maç öncesinde bazı gruplar tarafından tükendi.

Trilyonlarca liranın bazı grupların eline geçmesi kulüp başkanları ve ilgili kurumlar tarafından görmezden gelindi.


Türkiye Futbol Federasyonu’nun 4 sezonu kapsayacak olan maç yayın ihalesini yıllık 321 milyon dolarla Digitürk kazandı.

Digitürk, 321 milyon dolarlık ihalenin dışında; yüzde 10 federasyon payı, yüzde 2 organizasyon payı, yüzde 18’lik KDV bedeliyle 2010-2011 sezonu için toplam 424 milyon 233 bin 600 dolar verecek.

Türkiye bu fiyatla Avrupa'daki ligler arasında 6. sırada yer aldı.


Yeni ihaleyle birlikte Türkiye liginin kısa 3 dakika ve geniş 15 dakikalık özet görüntülerinin yayın ve satış hakkı da 40 milyon 210 bin dolar karşılığında sadece TRT´ye verildi.

Diğer kanallar Trt ile anlaşırlarsa maç özetlerini ancak 3 gün sonra yayınlama hakkını elde ediyor.
Diğer kanallar teknik direktörlerin basın toplantılarını 1 saat sonra yayınlanabiliyor.
Diğer kanalların kameramanları röportaj yapmaları için maçtan sonra saha içi ve bina içine alınmıyor.
Bazı yorumcular ve Aldıkları yıllık ücretler;

NTV Yüzde 100 Futbol - Rıdvan Dilmen - 2 milyon dolar
Lig TV Maraton - Mustafa Denizli - 500 bin euro
NTV Spor Gecesi - Sergen Yalçın - 600 bin dolar
TRT 1 Stadyum - Hakan Şükür - 750 bin lira
TV 8 Herşey Futbol- Sinan Engin - 350 bin dolar
Lig TV - Alman Hakem Markus Merk - 100 bin Euro



2011 Nisan ayında Ali Sami Yen stadının yıkımı sırasında betonun kalitesiz ve demir yoğunluğunun az olmasından 75 günde bitecek yıkım 15 günde bitti.

Ali Sami Yen stadının yerine 1 milyar tl'ye mal olacak 34.450 m2'lik arazide 4,5 emsal oranıyla 3 kule yapılacak.

43 katlı 2 kulede lüks konutlar yer alacak, 39 katlı 3. blokta ise ofis katları bulunacak.

İstanbul'un en yoğun nüfus ve trafiğinin olduğu bölgede proje ortalama 10.000 kişiye ev sahipliği yapacak.


Ocak 2011'de Ali Sami Yen stadının yerine Galatasaray kulübünün kullanacağı Türk Telekom Arena stadının açılışında Galatasaray'lı taraftarların yoğun ıslıklı protestosu sonrasında konuşma yapacağı belirtilen Başbakan Erdoğan, konuşmasını iptal edip bakanlarla birlikte Türk Telekom Arena'yı terk etti.

Başbakan Erdoğan'ın ardından açılış için gelen bakanlar ile Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Kulüpler Birliği Vakfı Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ ve bazı kulüp başkanları stadı terk ettiler. Ayrıca Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat da Galatasaray - Ajax maçının bitiş düdüğünü beklemeden stadı terk etti.

Galatasaray Başkanı Adnan Polat en kısa sürede bu protestoyu yapanları tespit edeceklerini söyledi. Galatasaray Kulübü stattaki 200 kameradan belirlediği 150 kişiyi İstanbul Emniyeti'ne bildirdi.


İddaa, oynatılmaya başlandığı Nisan 2004 tarihinden Aralık 2010 tarihine kadar toplam 14,4 milyar TL hasılat elde etti. Bu hasılat üzerinden bugüne kadar oyunculara dağıtılan ikramiye miktarı ise 7 milyar TL olarak gerçekleşti. Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, 2010 yılında 3,746 milyar TL ciroya ve %34’lük rekor büyümeye imza atarak devlet kontrollü spor organizasyonları arasında dünya ikincisi oldu.


Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü kanunlarına aykırı olarak Türkiye'de İddaa başka bahis firması rakibi olmadığı için tekel durumunda.
Bu durum İddaa'nın belirlediği oranlar konusunda serbestisini arttırıyor.

İddaa'nın yurtdışında oynanan bahislere göre oranları çok daha düşük,

Bahislerde uygulanan formuller sonrası ortaya çıkan ham rakamı;
yurtdışında bahis şirketleri 1.1'e bölerken,
Türkiye'de bu ham rakam 1.2'ye bölünüp bahis oynayan kişinin karşısına çıkarılıyor.

Yurtdışında tek maça oynanabilirken Türkiye'de 4 maç oynama zorunluluğu var.

Herhangi bir maçı doğru tahmin etme olasılığı yüzde 70 olan bir oyuncunun 4 maçın tümünü doğru tahmin etme olasılığı yüzde 25.

Herhangi bir maçı doğru tahmin etme olasılığı yüzde 50'ye düştüğünde ise dört maçı da doğru tahmin etme olasılığı bir anda yüzde 6'ya iniyor.

Türkiye'de iddaa oynayanların günde sadece % 7'si kazanıyor.

2005 yılında içinde bazı eski ve yeni futbolcular, kulüp başkan ve çalışanlarının da yer aldığı bahis skandalı ortaya çıktı.


1976 yılında kurulan Efes Pilsen basketbol takımının yeni adı olan "Anadolu Efes" ismine TÜTÜN ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) onay verdi.

2010 Türkiye'de düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Akp'li yetkililerin seyrettiği Türkiye'nin maçlarında dansçı kızlar sahaya çıkmadı.

Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Başbakan’a Dünya Şampiyonası finalinin de referandumla beraber 12 Eylül’de yapılacağını hatırlatarak;
‘İnşallah 12 Eylül’de çifte zafer"




Formula 1'in bir ayağının da Türkiye’de yapılması onayının alınması sonrası, yapılacak yer olarak adaylardan meryem ana ve efes harabelerinin yer aldığı turizm merkezi İzmir - Selçuk yerine seçilen İstanbul - Kurtköy'e 11 kuruluş tarafından itiraz edildi.

Kurtköy’deki 2 bin 250 dönümlük arazinin Ömerli Barajı su toplama havzası içinde bulunduğu, alanın orman sınırları içinde olup Orman Yasası’na tabi vakıf alanı olduğu ve pistin yapılacağı parseller turizm alanı ilan edilse de, turizm amaçlı tesislerin yapılmasına İSKİ yönetmeliği ve havza planının elvermediği kaydedildi.

2002 yılında İTO Başkanı Mehmet Yıldırım tarafından pistin 25 milyon dolara mal olacağını söylendi.
Maliyet arttıkça önce TOBB, sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediye ve İstanbul valiliği de projeye dahil oldu. Dört iştirakçinin kurduğu şirkete Formula 1 Yatırım AŞ (FİYAŞ) adı verildi.

FİYAŞ, 2 yılda 8 milyon dolar zarar edildiğini açıkladı.

İstanbul Kurtköy’deki Formula 1 pistinin bulunduğu İstanbul Park 290 milyon dolara mal oldu, pist aynı zamanda Formula 1 yarışlarının yapıldığı en pahalı pist ünvanını taşıyor.

İstanbul Park'ın hiçbir yerinde bir seyirci iki tane virajı üst üste göremiyor.

2003’te yapılan anlaşmaya göre;

Bilet gelirlerinin yüzde 45’i FOA’nın olacak,
ana sponsorluk anlaşmasının yüzde 75’i FOA’ya aktarılacak,
yiyecek içecek standlarının geliri FOA’ya ait olacak,
yayın hakkının 4 milyon doları FOA’ya aktarılacak. (formula 1 şifreli yayınla veriliyor.)

Formula 1 Birliği FOA’ya her yarış için 13.5 milyon dolar ödeniyor.
Formula 1'in başkanı Ecclestone’un 13.5 milyon dolarlık yıllık (garanti) ödemenin 2012 için 26 milyon dolara yükseltilmesini istedi.

Kurtköy'deki pist 3.5 milyon dolar yıllık bedelle 2021 yılına kadar Ecclestone'a
kiralandı. Bu kirayla 96 yılda yatırım bedeli ancak çıkartılmış olacak.

Formula 1 başkanı Ecclestone adına burayı işleten şirket, motosiklet aktivitesi yapmak isteyen kuruluşlardan günde 70 bin euro talep edildi.

FIAT Rallisi'nin merkezi olarak kullanılması planlanan İstanbul Park'ın sadece giriş alanını kiralamak için Otomobil Federasyonu'ndan 95 bin euro istendi. Yüksek fiyat nedeniyle organizasyon Pendik Sabit Pazar Alanı'nda yapıldı.

Dünyanın çoğu yerinde pistler 300 gün çalışırken Formula 1 için kulllanılan 3 gün dışında İstanbul Park'taki pist 362 gün boş duruyor.

Formula 1'in 2011 bilet fiyatları;
Ana Tribün Platinium: 600 tl
Ana Tribün Gold: 450 tl
Silver Tribün: 270 tl
Bronz Tribün: 170 tl

İstanbul F1’ini izleyenlerin yüzde 50’si yabancılardan oluştu.
Bilet satışlarının yüzde 70’i bireylere, kalanı kurumlara yapıldı.



Ertuğrul Günay;
Beşiktaş'ın stad projesinin Anıtlar kurulundan geçmiş olmasına rağmen;
"Dolmabahçe sarayı'nı tehlikeye atamam. Kararı yüksek kurul gündemine taşıdım ve durdurdum. Burası dolgu bir bölge, Swissotel yapıldığında Dolmabahçe sarayı etkilendi. Ardından Gökkafes ortaya çıkarıldı."
"Siz bu tarafa on binlerce insanın tepineceği bir alan yaparsanız, zaman içinde Dolmabahçe denize doğru akmaya mahkumdur. "

Suat Kılıç;

Türk Telekom Arena açılışı için;
"Yüzlerce trilyon harcandı o stadyum için, rüya bir proje gerçekleşti başbakan sayesinde. idraktan mahrum sefillere yazıklar olsun!"

Ben olduğum sürece Samsun’da Trabzonspor'un hiçbir taraftar grubu hatıra ormanı, dernek gibi, reklama kayan faaliyetlerde bulunamaz. bunun iki güzide kulüp arasında dostluğa sebep olacağını da asla düşünmüyorum. yoksa bir tribün grubunun yapacağı işler değildir bunlar. tekrar söylüyorum, biz Samsun’da bu gibi girişimlere müsaade etmeyeceğiz. "


Egemen Bağış;

Türk Telekom Arena için;
"Bu yapılanlar nankörlük, sayın başbakanımızın bu stadın yapılışında büyük emeği var."

Müsteşarı Yasin Ekrem Serim'in Twitter'a yazdığı;
"Kuş beyinliler, kim yaptı lan o stadı size, nankörler" gibi ifadeler geçen iletisi için;
'O anki hislerini yazmış arkadaşımız'

Galatasaray Başkanı Adnan Polat'a;
"Camian sana ihanet etti. tribünlere hakim olamıyor musun?"
'Yapılan çok büyük ayıptır, bunu telafi etmeniz lazım artık basın toplantısı mı yaparsınız ne yaparsınız bilemem'
'Galatasaray yönetimi özür dilemekten daha büyük bir şey gerçekleştirmiştir, protestocuları tespit edip bir daha TT Arena'ya sokmayacaklarını peşlerine düşecek olmalarını söylemeleridir'.



Sağlık




SAĞLIK
Son İktidar




Sağlık harcamaları 9 yılda 8 kat: 28 milyar tl arttı, paranın çoğu ilaç ve teknoloji tekellerine gitti.

Türkiye'de sağlıkta katkı paylarıyla hastalar müşteri haline getirildi,

Devlet hastanelerinde sadece muayene başına 5 TL, özel hastanelerde her muayene için 12 TL katılım payı ödenmeye başlandı.

2003’te özel hastaneler sağlık sektöründen yüzde 8 pay alıyorken 2010 yılı sonunda bu pay yüzde 35'e çıktı.


Özel bir dal merkezine dahiliye branşı için ödediği tutar : 20 tl
Özel dal merkezinin vatandaştan devlet adına aldığı katkı payı : 12 tl
Eczanenin vatandaştan devlet adına aldığı katkı payı : 3 tl
Devletin merkezden aldığı kurumlar vergisi : 4 tl
Devlet böyle bir muayene için sadece 1 (bir) tl ödeme yapmaktadır.
TC. vatandaşının maaşından kesilen 1 aylık prim ile yaklaşık 200 muayene yapılabiliyor.

2010 yılında devlet ezcanelerden katkı payı adı altında 353 milyon tl aldı. Eczacı ve vatandaş karşı karşıya getirildi.

Eczanelere gidildiğinde reçete başına 3 TL alınıyor.

4 kişilik aileden kesilen sağlık katkı payı adı altındaki para yıllık 572, aylık 48 TL. En düşük memur maaşına yapılan zam aylık ortalama 37,5 TL oldu.



Avrupa'da her 100 bin kişiye 350 doktor düşerken
Türkiye’de 153 doktor düşüyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde 100 bin kişiye 745 hemşire düşerken,
Türkiye’de bu rakam 141.

2009 ve 2010 yılında 65 doktor darp edildi, 1 doktor hayatını kaybetti.
2011 yılının son 4 ayında ise 40’tan fazla doktor ve sağlık çalışanı, hasta ve hasta yakınının saldırısına uğradı.


Performans uygulaması adı altında hastalar puan olarak kabul edilmeye başlandı.
Ne kadar fazla hasta bakarsanız o kadar puan kazanırsın dönemi başladı. Bir hastaya ayrılan süre kısaldı.
Hastalardan ne kadar fazla tahlil istenir, hastaya ne kadar fazla uygulamada bulunulursa puan olarak hesaplanıyor. Hastalardan gereksiz tahlil istemenin, gereksiz müdahalede bulunmalar arttı.
Asistan hekimlerin nöbet ertesi izin hakları olmadığından aralıksız çalışma saati 33'ü buluyor.
Performans uygulaması ile asistan hekimlerin eğitimi geri plana atıldı.

14 Mart 2011 Tıp bayramı, Adana Valisi İlhan Atış doktorlara,
Benden 3 bin 500 lira daha fazla maaş alıyorsunuz, ağlamayın”



Türkiye'de işsiz kalan kişilerin sağlık hizmetinden yararlanma süresi 6 aydan 3 aya indi.


Türkiye’de binde 17 olan bebek ölümü oranı (2008) binde 4.6 olan OECD ortalamasının üç katından fazla ve tüm OECD ülkeleri arasında bir numarada.

2009 temmuz ayı Ankara'daki bir hastanede bir ay içinde 27 bebek ölümü gerçekleşti.

1983 ve 2008 yılları arasında ortalama yaşam süresini en fazla arttıran ülke olan Türkiye’de 73.6 olan ortalama yaşam süresi, tüm OECD bölgesinde en alt sırada.
Japonya 82.7 yıl ortalaması ile OECD bölgesinde ilk sırada geliyor.



Afyonkarahisar'ın Kışlacık köyünde 20 bin liradan başlayan, 30-40 bin liraya kadar ulaşan rakamlarla böbrek satışı yapan bazı köylülerle, böbrek nakli bekleyen hastaları buluşturduğu, suç örgütü aracılığıyla 14 organ naklinin yapıldığı tespit edildi.

İfadelerinde; böbreklerini, çocuklarını evlendirmek ya da kredi kartı borçlarını ödemek amacıyla sattıklarını öne sürmüşlerdi.

45 milyon nüfusa sahip İspanya’da her bir milyon kişiye 33 kadavradan 33 organ düşüyor. Nüfusu 75 milyon olan Türkiye’de bu rakam milyonda 4.1.
Türkiye'de ekonomik zorluk içindeki insanlar internetten de organlarını satmaya başladı;

Adı Ayten. Antakyalı. Hemşire. Yaşı 33. Evli, iki çocuğu var. İnternete verdiği ilanda şöyle yazıyor: “İhtiyaç nedeniyle böbreğimi acilen satmak istiyorum. Bana …. nolu telefondan ulaşabilirsiniz. Kan grubum B RH pozitif. Acil ihtiyacım var.”

Ayten, Hatay’da yaşadığını, 50 bin TL borcu olduğunu söylüyor. Anlaşırsak istediğimiz şehre geleceğini söylüyor. Eşinden ayrı yaşadığını ve iki çocuğuna bakmak zorunda olduğunu anlatıyor. “Bir, iki haftaya kadar bu parayı bulmak zorundayım. Yoksa ev sahibi beni çıkaracak” diyor.

"Kod adı Bulut. Bursa’da yaşıyor. Yaşı 29. Evli, bir çocuk babası. “Herkese Allah şifa versin. Geçmiş olsun. Her türlü böbrek bulunur. Komisyondan geçirilir. Bana mail atın.”
Aslen Diyarbakırlıyım, Bursa’da yaşıyorum. Evliyim. Bir çocuğum var. Maddi zorluklar nedeniyle böbreğimi satmak için internete ilan verdim. Konya’dan bir alıcı çıktı. 50 bin TL’ye anlaştık. Konya’ya giderek, ikametgâhımı bu şehirde gösterdim. Sahte nüfus cüzdanları düzenledik. Antalya’da bir hastaneye gittik. Görevli, belgelere bakmadan ‘Akraba mısınız?’ diye sordu, ‘Evet’ dedim. Onay verdi. Nakil yapıldı.”

Dördüncü dereceden akrabalar dışında, canlıdan organ alınması yasak iken, böbrek ve karaciğer ihtiyacını karşılamak için, Sağlık Bakanlığı Nisan 2010’da il sağlık müdürlükleri kapsamında ‘etik komisyonu’ kurulması yönünde bir yönerge yayınladı. Mayıs 2010’da çalışmaya başlayan ‘etik komisyonu’, altı üyeden oluşuyor.


Antalya'da 2005-2007 yılları arasında çok sayıda vatandaşın sağlık karnesinin, bilgileri dışında usulsüz olarak ilaç yazımı ve sahte heyet raporu düzenlendiği ve 2 milyon YTL'lik vurgun yapıldığı anlaşıldı.

2'si doktor, 1'i eczacı, 3 ilaç mümessili, 2 eczane çalışanı (kalfa) tutuklandı.

2008 yılında işten atılan bir mümessil doktorlara verdikleri bazı rüşvetleri açıkladı;

derbi maç bileti,
uçak bileti,
koltuk takımı,
muayenehane badanası,
klima,
tenis maçı bileti,
muayenehane tadilatı,
otomobil lastiğinin yanı sıra,
buzdolabı,
televizyon,
dizüstü bilgisayar,
bulaşık makinesi,
cep telefonu,
kamera,
klima,
uydu anteni,
plazma tv,
mp3 çalar,
dvd

Doktorların rüşvet amacıyla eşleriyle birlikte yurt dışı seyahatlerine çıkarıldığı iddia edilen dosyalarda;

Yurtdışı seyahat belgelerinden, pasaport bilgilerinden, telefon numaralarından, eşlerinin isimlerinden, uzmanlık alanlarına kadar her bilginin olduğu belirlendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Roche, Abdi İbrahim, Bayer, Glaxo Smith Klein ve Pfizer'ın olduğu 30 ilaç şirketine kamuya yüksek fiyatla ilaç sattıkları iddiasıyla dava açtı.



Türkiye'de muayehane sahibi doktor sayısı 1.800.

Avrupa'da çalışan başına ortalama sağlık izni bir yıl içerisinde 4,6 gün ile en az hastalık izni alan işçiler Türkiye'de. Bulgaristan 22 gün, Portekiz 11,9, Çek cumhuriyetinde 10,8
Türkiye dünya ülkelerinin 4'te 3'ünden daha az ücretli izin hakkına sahip.

10 sene önce 7 kişiden 1'inde gözüken psikolojik rahatsızlıklar şu anda 4 kişiden 1'inde gözüküyor, 15 milyon kişide strese bağlı uyku bozukluğu yaşanıyor.





Recep Akdağ – Sağlık Bakanı

"Sağlık insanlar, canlı insanlar için çok önemlidir..."

Kırım Kongo salgını için:
Ortada düşünüldüğü veya aksettirildiği gibi büyük bir salgın yok”

"Keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun"

Erzurum'da milletvekili seçimleri öncesi elini sıkmayan bir vatandaşın;
"Ben iktidar olup da bu vatana ve millete faydası olmayanların elini sıkmam" demesi üzerine;
"Sen bana vatan haini mi demek istiyorsun. Vatan haini sensin. Senin anan vatan haini, baban vatan haini"
Bakan Akdağ'ın kahveden ayrılmasından yaklaşık 45 dakika sonra İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden gelen polisler, vatandaş ve iki arkadaşını gözaltına aldı. Bakan Akdağ, kendisine hakaret ettiğini düşündüğü vatandaştan şikayetçi oldu. Nöbetçi savcılık, karakolda ifadeleri alınan 3 genci, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk etti.

Batman'daki incelemeleri sırasında Bölge Devlet Hastanesi'nde engelli vatandaşın;
"Asgari ücretle çalışıyoruz. Koşullarımızın düzeltilmesini istiyoruz" demesine üzerine;
'Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Daha ne yapalım"
"Müteahhit şirketlerin yanında çalışmaya devam edeceksin"

Erzurum'da lokanta sahibi vatandaşa;
“Kaç yaşındasın?”
“60 yaşındayım”
bakan; “Hacca gittin mi?”
“Henüz nasip olmadı sayın bakanım” karşılığını alınca,
“Bu yaşa gelmiş hâlâ hacca gitmemişsen ne işe yaradı?”
“Henüz nasip olmadı sayın bakanım. Gidersem de gizli gideceğim, her hacca giden iyi inançlı demek değil. Hacca gitmedim ama bende hafızlık var.”
bakan; “Valla eğer hacca gitmediysen öbürlerinin önemi yok.”

Erzurum'un Tekman İlçesi'nde yaptırılan Devlet Hastanesi'nin açılışına katılan Sağlık Bakanı Recap Akdağ, ilçe merkezi dışında olduğu için hastaneye servis isteyen bir vatandaşa;
Değerli kardeşim. Ben senin gibi provokatörleri çok gördüm. Senin ne olduğun belli. Şimdi kendini gösterdin sen. Değerli vatandaşlarım. İlginizi bana yönlendirin. Biz bunlara alışkınız. Biz bunların daha başkalarına da alışkınız.”

Bursa'da hastanede çıkan yangın sonrasında nakil olurken hayatını kaybeden 8 hasta için;
"Zaten iki tanesinin beyin ölümü gerçekleşmiş, ölmeleri bekleniyordu"

Bilkent Üniversitesi, oğlunun mezuniyet törenindeki protestolar üzerine;
"Ben bugun kendimi Bilkent Üniversitesi'nde degil, sanki bir 3.dünya ülkesinde hissediyorum"

"Vatandaşımız kahvehaneye gidip okey oynadığında en fazla 5. kişiye diyecek ki ’arkadaş, benim taşlara 2 dakika bak, ben bir sigara içip geleyim"
Bakan tüm sağlık çalışanlarının domuz gribi aşısı olmasını istedi. İl sağlık müdürlerinden aşı olmayan sağlık personelini isimlerinin bakanlığa gönderilmesini de talep etti.
Başbakan kendi ailesine domuz gribi aşısı yaptırmadığını ve yaptırmayacağını açıkladı
Bakanın kendi 5 çocuğunun da aşı yaptırmadığı ortaya çıktı.

Sigara paketinin üzerindeki yarı çıplak ve küskün çift resmi için;
"Türkiye gerçeğine uymuyor"

Şeker hastası 106 kilo olan bir bayana hastane bahçesinde diyet tanımını "az yemek" olarak açıkladı.

Türkiye'ye yabancı doktor getirilme projesi üzerine
"Elbette iyi yetişmiş hekimleri getireceğiz. Türkçe bilmeyeni de getirmeyiz.
Türkiye'de doktor sayısını hem öğrenci yetiştirerek hem de yurtdışından doktor getirerek artırmamız elzemdir.
Bunun milli değerleri ve milliyetçiliği zedeleyen bir yönü yok."

"Şu anda Türkiye’deki her 3 kişiden biri obez.’Şişko’ demek daha doğru, çünkü kabullenmiyoruz."

Sağlık çalışanlarının yaptığı grev için;
"Mağdur hasta varsa derhal gelsin bana başvursun ya da gitsin savcılığa suç duyurusunda bulunsun, onların hakkını sonuna dek savunacağız"

“Organ mafyası ve uluslararası mücadele’’ konusundaki önergeye;
“Ülkemiz açısından bu tür söylentileri doğrulayan bilimsel araştırmalar yoktur’’



Bülent Arınç;

Yoğun bakımdaki İbrahim Tatlıses'i ziyareti sonrası;
'Tabii uyuyordu, uyandırılmamasını rica ettim. Dış görünüşüyle, bildiğimiz Tatlıses'ti. Allah selamet versin."

Cemil Çiçek kuş gribi konusunda;

“Bakanlar kurulunda ilgili arkadaşa sorduk, ilgili bakan arkadaş şu ana kadar böyle bir olayın sözkonusu olmadığını söyledi. ben de bu konuyu kamuoyuna aktardım. yoksa benim bilebileceğim bir olay değil”