29 Mayıs 2011 Pazar

Son İktidar - Bütün Kitap




SON İKTİDAR










Yapılanlar ve Seyirci kalınanlar






Derleyen, Yazan ve Soran
Ulusal Özdemir








(bunların hepsi sehven yapıldı)






Bu çalışma Türkiye halkına;
"bunlar Türkiye'de mi olmuş?" sorusunu sordurtmayı ve cevabını

 sadece kendi 
bağımsız iradesiyle
versin diye hazırlanmıştır.






Bedava e-kitap,
kopyalanabilir,
dağıtılabilir,
herşey yapılabilir.

Son hali değildir.




İÇİNDEKİLER




basın / yayın
çevre / maden
dış siyaset
eğitim
gelir dağılımı / ekonomi
güvenlik
siyaset
iletişim
kültür / sanat
özelleştirme
sağlık
spor
tarım
turizm
ulaştırma
yargı
yolsuzluk









BASIN / YAYIN

Son İktidar




Türkiye'de 2011 yılında dergi okuma oranı % 4
Kitap okuma oranı % 4,5
Gazete okuma oranı % 22
Radyo dinleme oranı %25
Televizyon izleme oranı %94


Türkiye'de ulusal düzeyde dağıtılan günlük gazetelerin toplam tirajı 4,5 milyon ile 5,5 milyon arasında değişiyor. Önemli olaylar, günler yaşandığında 5,5 milyona çıkıyor, sıradan günlerde ise 4,5 milyona düşüyor.

Dünya genelinde geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerde televizyon izleme oranları gelişmiş ülkelere göre çok yüksek,
Aşırı televizyon izlemek yapılan bütün araştırmalara göre toplumun hareketlerini ve tavırlarını büyük oranda etkilemekte ve belirlemekte.
Televizyonlarda neredeyse her sektörden mevki sahibi olarak lanse edilen kişilerin jüri yapılmasıyla insanlar farklı yarışmalar ve şovlarla milyonların önünde aşağılandı, hakaretlere uğradı, yeri geldi mahkum edildi, salt doğruymuş gibi topluma değer yargıları dayatıldı.

Televizyonlarda devamlı olarak aynı kişiler sözde uzman sıfatlarıyla çoğunlukla haber kanalları olmak üzere günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllarca tartıştırıldı.
Bu programların çoğunda hakaret, kavga, ne istendiği tam olarak bir türlü anlaşılamayan yuvarlak ve yabancı sözcükler dışında halkın bilgisinde net hiçbir şey oluşturulamadı.

Dünyada dizi süre ortalaması bölüm başına 45 dakika iken;
Türkiye'de televizyonlarda gösterilen bir yerli dizinin süresi 90 dakika,
Bu 1,5 saat en çok televizyon izlenen saatlerde reklamlarla 2 – 2,5 saat.

Televizyon için dizi yapan yaklaşık olarak 15 bin civarında dizi çalışanı var. Türkiye'de bu alanda örgütlenme zayıf olduğu için çalışanların çoğu sosyal güvencesiz çalışıyor.
Çalışma yasasına göre haftalık çalışma süresi 45 saat ama dizilerin 90 dakika sürmesi sebebi ile çalışanlarının çalışma süreleri günde 15-16 saate dayanmış durumda.
Set işçileri bölümlerin yetişmesi için haftada yedi gün, sette yatıp kalkan ışıkçıdan makyöze, senaristten yönetmene bütün dizi seti emekçileri, yemek yemeye, uyumaya hatta yıkanmaya bile zaman bulamıyorlar.
Bütün bunlardan sonra dizi eğer reyting almazsa yayından kaldırılıyor. Senaristinden oyuncusuna yönetmene, set işçisine yaklaşık 60-70 kişi işsiz kalıyor.
Hükümetin 2003'te imza koyduğu AB anlaşmasına göre dizi süreleri 48 dakikası dizi, 12 dakikası reklam olmak üzere, 60 dakikayı geçmemesi gerekiyor.

31 Mart 2011 tarihi itibarıyla görevlerinden dolayı ve çeşitli iddialarla tutuklu gazeteci sayısı 47, soruşturma sayısı 4.000.

Türkiye Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yayımladığı “2010 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması”nda 138. sırada
Freedom House raporuna göre ise Moritanya ve Nijerya'nın gerisinde kalarak 122. sırada.


1. sırada Türkiye'de tirajı en yüksek gazete olan Zaman gazetesinin Mayıs 2011'in ilk haftasında 1.009.150'lik tirajının 986.717'si abone satışı,
Bayi satışı 22.434,
Zaman gazetesinin toplam satışının sadece yüzde 2,3'ü bayi satışı, geri kalanın yüzde 97,7 abone satışı.

1.000.000 tirajla hesaplandığında Zaman gazetesi her gün Doğan Grubu'na ait Yay-Sat gazete dağıtım şirketine okuruna ulaşabilmesi için 160.000 tl veriyor.
Kendi araştırmalarına göre okurların yüzde 73’ü erkek, 37’si kadın.

Aynı hafta 2. sıradaki gazete Posta'nın tirajı: 476.541

Aynı hafta 3. sıradaki gazete Hürriyet'in tirajı: 453.193

Ergenekon soruşturması kapsamında hükümete muhalif yayın yapan televizyon kanalları Ulusal Kanal, Avrasya Tv ve Kanal B'nin yayın binaları, gazete ve dergi olarak ta Cumhuriyet ve Aydınlık'ın terör örgütüyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle arandı, belge belge ve bilgilerine el konuldu.

Muhalif Kanaltürk televizyonu ve kendisine reklam veren firmalar defalarca Maliye tarafından yeri geldi haftada 3 kere ziyaret edildi, cezalar kesildi.

Kanaltürk televizyonu Mayıs 2008'de hükümete yakınlığıyla bilinen Koza İpek grubuna satıldı.

Koza İpek Holding, medya dünyasına 2005 yılında Bugün Gazetesi'ni satın alarak atılmıştı.

1948 yılında Ali İpek tarafından kurulan Koza Davetiye, davetiye, tebrik, duyuru kartları kartvizit, kartpostal, bloknot, takvim, ajanda, defter vb ürünlerin imalatı ve yurtiçi, yurtdışı satışı konularında faaliyet gösteriyor.
Kanaltürk'ün satılmasında sonra Tuncay Özkan'ın kurduğu KanalBiz televizyonu Ergenekon soruşturması kapsamında arandı, Tuncay Özkan Eylül 2008'de tutuklandı.

Muhalif yazar Nihat Genç Akşam gazetesinden istifa etti.
Skytürk Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Serdar Akinan`ın muhalif yazar Nihat Genç'le kanalın en yüksek rating getiren programlarından birini yapmalarına rağmen kanal yönetimi ilk önce programı 2008 yılında geçici olarak yayından kaldırdı.
`Ne Var Ne Yok` adlı programın eylülde yeniden başlaması beklenirken kanal yönetimi programın yeniden başlatılmaması yönünde karar aldı.

Nihat Genç bu olay üzerine;
"Ben konuştukça patronum kaybediyor. Sayın Karamehmet buralara kolay gelmedi. Bu grupta binlerce insan çalışıyor. Ben konuştukça patronum milyonlarca dolar kaybediyor. Bu durumda programa devam etmemenin doğru olacağını düşündük"

İletişim Yayınları, Nihat Genç ile yazdığı bir yazı sebebiyle ilişkilerini kesme ve kitaplarını yayınlamama kararı aldı.

Nihat Genç şu anda Leman dergisinde yazıyor ve Art televizyonundan para almadan program yapıyor.


Araştırmacı yazar Banu Avar'ın 2008 yılında TRT'de 4 yıldır sürmekte olan ´Sınırlar Arasında´ programı yayını gece yarısına alındı.
TRT 2´de cumartesi sabahları yapılan tekrar da kaldırıldı, yerine ´Alan Razı Satan Razı' adlı yapım konuldu.

Sınırlar Arasında´nın 17 Eylül´de yayınlanacak olan HANGİ AVRUPA belgeseli de ´derleme´ olduğu gerekçesiyle yayına alınmadı yerine tekrar bölümü konuldu.
Banu Avar'ın ABD; İngiliz ve İsrail elçiliklerinin baskısı sonucu 4 yıldır yayınlanmakta olan TRT’deki programı “Sınırlar Arasında” yayından kaldırıldı.

Banu Avar TRT’den nasıl kovulduğunu anlatırken;

Montaj sırasında senin 15 gün önce işine son verildi denilince şaşırdım. Sonra TRT’nin 2.Adamına giderek bunu sebebini sormak istedim. Bu kişi bana ne yapalım Banu Hanım her gün bir büyükelçi bizi arıyor ve şikâyetlerin bildiriyor’ dedi. Meğer ABD, İngiltere, İsrail gibi ülkelerin elçilerinin isteği ile işime son verilmiş"

Banu Avar sadece yazdığı kitapların satışından geçimini sağlıyor.


Aydın Doğan'ın holdingi Doğan Yayın Holding medyanın yüzde 40’ına;
Kanal D, Star ve CNN Türk gibi izlenme oranları günlük ortalama yüzde 20’leri bulan ve Posta, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Referans, Fanatik ve Gözcü’nün de içinde bulunduğu toplam tirajı da 1 milyon 200 bini aşan yedi gazeteye sahip.

Doğan Yayın holding’in yüzde 25’lik hissesi 25 Aralık 2006 tarihinde Alman Exel şirketine satıldı.

10 Mayıs 2007’de Maliye Bakanlığı Doğan holding' e bağlı Petrol Ofisi’nin borçlarını, 1.2 milyar liradan 275 milyon liraya indirdi.

Hürriyet'te çalışırken genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök köşe yazarlığı yapan Emin Çölaşan'a
"patronla aranı iyi tut, bir yazar patronun çizgisi dışında yazı yazamaz"

Aydın Doğan;
"Arada sırada hükümeti öv. Niye senin yüzünden durup dururken iktidarla kavga edeyim. Ben hükümetin ekonomik programını destekliyorum. Özelleştirme, Ab bunlardan yanayım. Döviz düşük, kağıdı, mürekkebi ucuza getiriyoruz. Yazılarını değiştireceksin, burada benim sözüm geçer."

22 Temmuz seçimlerinde Akp %47 ile tek başına ikinci kere iktidar oldu.

Emin Çölaşan'ın 15 Ağustos 2007'de Doğan Holding'ten kovulmasından sonra gazetenin muhalif ve en çok okunan yazarlarından Bekir Çoşkun, Tufan Türenç, Necati Doğru, Oktay Ekşi de Doğan Holding'ten çeşitli gerekçeler ileri sürülerek ayrıldılar.

2008 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanıyken Aydın Doğan'ın Hilton Oteli konusunda kendisinden isteklerde bulunduğunu, bu isteklerin yerine getirilmediğini söyledi.

2008 yılında Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri Doğan Holding'e toplam 3.76 milyar liralık Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezasını kesti;
"1 milyar 877 milyon 454 bin 85 TL tutarında vergi ziyaı cezası, 60 bin TL tutarında usulsüzlük cezası ve 282 bin 173 TL özel usulsüzlük cezası"
Verginin aslı 1.8 milyar lira.

2011 yılında Milliyet Gazetesi'ni Aydın Doğan'dan alan Ali Karacan - Demirören ortaklığının ilk icraatı ergenekon soruşturmasıyla tutuklanan hakkındaki suçlamalar dahi belli olmayan Nedim Şener'in görevine son vermek oldu.
Doğan Holding'den Mayıs 2011 itibariyle bazı davalara ilişkin uzlaşmalar kapsamında 200 milyon lira civarında bir tahsilât yapıldı.
Maliye’nin 3.752.584, 91 TL vergi cezasında 700 milyon liraya anlaşılacak.
Maliye'nin kasasına DYH ile ilgili olarak gecikme cezaları ve geçmişteki tahsilâtlar eklendiğinde toplamda 1 milyar liraya yakın bir rakamın gireceği hesaplanıyor.

17 yıldır Hürriyet'te köşe yazarlığı yapan Bekir Coşkun Eylül 2009'da Hürriyet gazetesinden ayrıldı.


Almanya Frankfurt Savcılığı Deniz Feneri Derneği için toplanan 16 milyon euronun yarısının Kanal 7’ye aktarıldığını ifade etti.

Devletin ajansı TRT, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu evinde televizyon seyrederken evinin arandığını ve gözaltına alınacağını yazdı. Savcı ve güvenlik güçleri, bu yayından tam 6 saat sonra Kanadoğlu'nun evine geldi.


Özel olarak çıkarılan bir yasa ile “soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargıyı etkileme” suçlarını işleyenlere af getirildi.

Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez 14 yaşında bir kız çocuğuna defalarca cinsel tacizde bulunduğu iddiasiyla tutuklandı, tutuklu kaldı, ve yargılandı. Dava sonucunda 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Vakit Gazetesi yazarı Duran Kömürcü;
"Bugün de Hüseyin Üzmez'e yöneltilen isnattan dolayı bütün Müslümanlar üzülmektedir. Çünkü günahın ispatını Allah: "Bir de dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki bu şahitleri getirmediler. O halde onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendileridir" (Nur Suresi 13) buyurarak, dört şahitle tespit edilmeyen zina suçlamasına yalancı olarak beyan etmektedir.

4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen 13 yıl 1,5 ay hapis cezası Yargıtay’da usulden bozulan Hüseyin Üzmez 09.03.2011 tarihinde tahliye kararıyla serbest kaldı. Duruşmaya B.Ç'nin babası Bekir Ç. katıldı. Tutuksuz yargılanan anne Livaze Ç. ise rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya gelmedi.

Hüseyin Üzmez serbest kaldıktan sonra;

“Allah'a şükürler olsun. Beni bundan sonra gazete ve televizyonlarda bol bol izlersiniz”



ÖZELLEŞTİRME

TMSF'ye devredilen Atv- Sabah ihale şartnamesini 25 firma inceler, sekiz firma şartnameyi satın alır, üç firmaya ön yeterlilik verilir. Sadece Çalık Holding ihaleye girer.

Çalık Holding'in bünyesinde bulunan Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş Atv-Sabah ihalesini 1,1 milyar dolarlık bedelle satın aldı.

Paranın 375 milyon dolarını bir kamu bankası olan Halk Bankası verdi.
375 milyon dolar aynı yıl bankanın yeniden yapılandırdığı 3.378 firmanın toplam borcuna eşit. Halk Bankası'nın yine aynı yıl 7.969 firmaya kullandırdığı kredi tutarı 1.3 milyar TL.

Sabah-atv grubunda çalışan sayısı 1.100. Borcu yapılandırılan şirketlerde ortalama 20 kişi varsayıldığı halde, bu paranın KOBİ'ler için kullandırılması halinde yaklaşık 70 bin kişilik bir istihdam katkısı daha yapmak mümkün olacaktı.

Halk Bankası yönetimi bankanın görevinin küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemek olduğunu açıkladı.

Paranın diğer 375 milyon dolarlık kısmını başka bir kamu bankası olan Vakıf Bankası verdi.
Bu rakam Vakıfbank tarihinin bu en büyük kredi talebi oldu.
Kredi talebinin görüşülmesi aşamasında, Banka Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çekinmez; “kredi talep eden firmanın maddi durumu standartlara uymamaktadır, alınan ipotekler yeterli değildir, bu kredinin dönüşü risklidir” diyerek, kredinin verilmesine karşı çıktı ve muhalefet şerhi koydu.
Yine de şerh dikkate alınmadan, başvurudan onyedi gün sonra çıkarılarak Vakıfbank tarihinin en hızlı çıkarılan kredisi olarak tarihe geçti.
Teminat olarak kredinin kullanılacağı Atv – Sabah gösterildi.

Böylece iki kamu bankasının desteğiyle ATV ve Sabah Gazetesinin % 68’lik kısmı olan 750 milyon dolarlık kısım ödendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdulah Gül'ün bizzat Katar'a gidip yüz yüze görüştükleri Katar Yatırım İdaresi'nin şirketi Al Wasaeel Media yüzde 25 pay ile Çalık Holding'le ortaklık yapmaya ikna oldu. Katarlı şirket yüzde 25 hisse karşılığı 350 milyon dolar verdi.

1.1 milyar dolarlık toplam bedel bu şekilde ödendi.

Diğer alacaklılara ödenecek para için hesaplanan yaklaşık 50 milyon dolar KDV ve işletme sermayesi için 100 milyon dolar; toplam 150 milyon dolar da Çalık Holding'den çıktı.

Çalık Holding bu şekilde bir ödeme ile atv Televizyonu, Radyo City, Sabah, Takvim, Günaydın, Yeni Asır ve Pas Fotomaç gazeteleri, Bebeğim ve Biz, Sinema, Sofra, Home Art, Şamdan Plus, Yeni Aktüel, Para, Global Enerji, Transport, Hukuki Perspektifler dergileri ile Turkuvaz Dağıtım'ın sahibi oldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın müdür olduğu Çalık Holding'de aynı zamanda;

Ağabeyi Serhat Albayrak Atv – Sabah ihalesini alan holding bünyesindeki Turkuvaz'ın hem yüzde 1 oranında ortağı, hem de üst düzey yöneticisi konumunda bulunuyor.



Selma Aliye Kavaf - Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı

"Türk aile yapısıyla örtüşmeyen programlar için şifre uygulanacak"
"O görüntülerin eylemleri ve söylemlerin olduğu her neyse işte yayınların bir şifresi vardır. Onu seyretmek isteyenler o şifreyi satın alırlar ve seyrederler. "
Radyo Televizyon Üst Kurulu, yasal ve teknik olarak şifrenin mümkün olmadığını belirtti.
Dizilerdeki erotizmden irrite oluyorum”

Bizim çocukluğumuzda evlerde radyo dinlenirdi. Başbakanların, liderlerin konuşmaları dinlenirken evde çıt çıkmazdı. Televizyon, ben ilkokul üçüncü sınıftayken Denizli’ye geldi.”

Aşkı Memnu dizisindeki öpüşme sahneleri için;
“Avrupa’da, Amerika’da o tip programlar kontrollü yayınlanır. şifresi vardır, isteyen satın alır” demiştim. “Sansürcü bakan şifre istedi” diye çarmıha gerdiler. Reyting kaygısıyla böyle kontrolsüz bir yayıncılık anlayışını doğru bulmuyorum. O sahne 45-50 yaşındakiler için önemli olmayabilir dejenerasyon anlamında. Ama 4-10 yaşındakilerde farklı etki yaratabilir. Ben Kurtlar Vadisi’ni seyrediyorum sadece. Doğru yanlış bilemem ama verilen mesajlar ilgimi çekiyor.


Egemen Bağış
"Türkiye'de basın özgürlüğünü biz herkesten çok önemsiyoruz, çünkü basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz. Demokrasinin olmadığı bir ülkenin Ab sürecinde bir ciddi talebi olamaz. Ama basın mensubu olmak da kimseye suç işleme özgürlüğünü vermez"


Akif Beki - Başbakanlık Sözcülüğü ve Danışmanlığından sonra Radikal gazetesinde yazmaya başladı.

Radikal yazarı Yıldırım Türker gazetede "radikale iliştirilmiş elden düşme danışman" diye kendisini tarif etti.
Yazdığı köşesinden;
Lirik delikanlı sesine alışmış kulaklar için demek ki biraz irkiltici gelmiş Erdoğan’ın dramatik delikanlı sedası.
Fakat tasalanmayın, keyifler yerinde. Avrupalılar da tok delikanlı sesinden daha çok zevk almaya başlayacaklardır zamanla."

Abdullah Gül;

Ahmet Şık'ın kitap taslağının toplatılmasıyla ilgili, “Bütün bunlar herhalde O gazeteciler ve bahsedilen kitaplar için en büyük PR çalışmaları olmuş oldu. Herhalde 10 bin satacak kitabı şimdi yüzbinlerce sattıracaklar”

'Tokat'ta 9 gazete 10 televizyon kanalı var, basın özgür olmasa bunların hiçbiri olmazdı''

Recep Tayyip Erdoğan;

Gazeteler için boykot çağrısı yaptı;
“Bu gazeteleri okumayın, okutmayın”

“Köşe yazarları az yazarsa ülke huzur bulur”

Terörist olduğu Bm tarafından ilan edilen El Kadı'yı eleştiren muhalefet üyeleri ve gazetecilere;
"Onları hoplatacağım."

Aydın Doğan'ı kastederek;
"Benim o kadar köşe yazarım, silahşörüm yok"








ÇEVRE / MADENSon İktidar




Türkiye'de 2B Yasası’yla Hazine ve orman alanları vasıfsızlaştırıldı ve orman statüsünden çıkarılması yasalaştı. Orman yağmalamalar yasayla teşvik edilmiş oldu.

Türkiye'de 1996 – 2002 döneminde yılda ortalama 1.920 orman yangını çıkarken, 2003-2009 döneminde 2.065 yangın çıktı.
2008 yılında iktidarda oldukları 6 yıl içinde Türkiye'deki ormanların onda biri yandı.
Akp döneminde orman ekosistemi ağaç ve ağaç türü çeşitliliği bakımından yoksullaştırıldı. 2010 yılı sonuna kadar bozuk, ya da verimsiz sayılan 75 bin hektar orman ekosistemi özel meyve bahçelerine dönüştürüldü.


Hava Kirliliğinde;

Yakıtların doğal olarak yapısında bulunan kükürt bileşiklerinin yanma esnasında açığa çıkmasıyla oluşan kirletici gaz ”kükürtdioksit” ortalamasının en yüksek bulunduğu il ve ilçe merkezleri sırasıyla Tekirdağ, Şırnak, Edirne, Bitlis ve Muğla oldu.

Partiküler madde (PM10-toz) ortalamalarının en yüksek belirlendiği il ve ilçe merkezleri de Afyonkarahisar, Bolu, Isparta, Osmaniye ve Sakarya şeklinde sıralandı.

2011 yılı Mart ayında il ve ilçe merkezlerinde ölçüm yapılan istasyonlardan elde edilen kükürtdioksit ortalamaları incelendiğinde, kısa vadeli sınır değeri Çanakkale, Hakkari ve Tekirdağ’da aşılırken başka ilk seviye uyarı eşiği ölçüm yapılan hiçbir istasyonda aşılmadı.



Türkiye erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin maddesi toprak birlikte yitiriliyor.
Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton,
tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir.
Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğer.

Türkiye kara yüzeyinin %90'ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir. Arazinin %63'ü çok şiddetli ve şiddetli, %20'si ise orta şiddetli, % 7'si ise hafif şiddetli erzyonla karşı karşıya.



Coğrafi konumu dolayısıyla yaklaşık 12 bin bitki çeşidine ev sahipliği yapan Türkiye'de 120 memeli, 400'den fazla kuş, 130 sürüngen ve 300 balık türü yaşıyor.

Yaşam alanlarının yok olması, çevre kirliliği, yasadışı ticaret ve avcılık ile yangınlar nedeniyle türler yok olma tehlikesi yaşıyor.

Türkiye’nin 561 noktasında yaşayan 561 canlı türünün dünyanın bir başka coğrafyasında eşi benzeri yok. Bu türler, yalnızca Türkiye’de ve Türkiye’nin de yalnızca o bölgesinde yaşıyor.

Antalya, tek noktaya sıkışmış türlerin en zengin olduğu il durumunda.
Doğu Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu ise yok olan türlerin yoğunlaştığı diğer bölgelerimiz.

Yok olan bitki türleri arasında en çok dikkat çeken türlerden biri olan Likya orkidesi’nden (Ophrys Iycia) tüm dünyada sadece 40-200 birey kaldığı ve bu bireylerin de bir mezarlıkta yaşadığı biliniyor.
Likya orkidesinin yok olmasının nedeni, köklerinin salep ve dondurma üretimi amacıyla toplanması.


Türkiye'de Soyu Tükenmekte Olan Hayvanlar ve Kuşlar;

vaşak (felis lynx)
yaban kedisi (felis silvestris)
akdeniz foku (phoca monachus)
asya yaban eşeğı (equus hemionus)
afrika eseği (equus africanus)
yabani at (equus przewalskii)
kızıl geyik (cervus elaphus)
alageyik (cervus dama)
sıgın (cervus dama mesopatamica)
yabankoyunu (ovis orientalis anatolica)
çengelboynuzlu dağ keçisi (rupicapra rupicapra)
ceylan (gazelle subgutturosa)
kunduz
su maymunu (myocastor coypus)
oklukirpi (hsytrix indica)
yunus balığı
kurt (canis lupus)
tilki
ayı (urcus arctos)
sırtlan (hyaena hyaena)
kaya uyuru (dryomys laniger)
karakulak (caracal caracal)
yabandomuzu (sus scrofa)
karaca (capreolus capreolus)
yabankeçisi (capra gegagrus)
çakal (canis aureus)
kara akbaba (aegypius monachus)
kızıl akbaba
küçük akbaba
şah kartal
akkuyruklu kartal
yılan kartalı
aladoğan, delice doğan ve bıyıklı doğan
yeşil arıkuşu (merops persicus)
toy (otis tarda)
kelaynak (geronticus eremita)
deniz kaplumbağası (caretta caretta)
yeşil denizkaplumbağası (chelonia mydas)
fırat kaplumbagası (rafetus euphraticus)
çöl varanı (varanus griesus)
hopa engereği
anadolu dişli sazancığı (aphanius anatolias)
beyşehır sırazı (capoeta pestai)
anadolu yağbalığı (phoxinellus anatolicus)
apollo kelebeği (parnassius apollo)
mezopotamya çokgözlüsü (polyommatus dama)
dağ horozu
telli turna (anthropoides virgo)



Nesli Tükenmekte Olan Balıklar;

Anadolu’daki göl ve akarsulara özgü 62 balık türü bulunuyor.
bu türlerin 41’inin “tehdit altında”,
18’inin “kırmızı hat”ta
11’inin ise önlem alınmaması durumunda birkaç yıl içinde “yok olacağı” belirtiliyor.

Anadolu’da göller birer ikişer kurdukça, yeryüzünde yalnızca bu göllerde yaşayan balık türleri de tarihe karışıyor.
Akarsu rejimine uyum göstermiş pek çok balık türü, suyun akışının durdurulmasıyla oluşan baraj göllerinde yaşayamıyor.
Yabancı balık türlerinin göl, akarsu ve barajlara gelişigüzel atılması; yabancı balık türlerin yerli balıklarla rekabete girmesine ve zamanla doğal türlerin kaybına neden oluyor.



Bilinçsizce yapılan sonar ve trol yöntemleri, denizlerin kirletilmesi, küçük balıkların avlanmasına engel olunamadığından Türkiye'de balıkçılık tehlikeye girdi.
Trolle avlanma;
3 metre genişliğinde iki kapak ve arkasında 8-10 metre uzunluğunda bir torbadan müteşekkil tertibat, denizin dibine oturtulup çekiliyor.
Bazen millerce çekiliyor. Çekme sırasında dibi tarıyor ve geçtiği yerde zeminde ne varsa topluyor. Balıkların ürediği yuvaları tahrip ediyor ve bir daha orda balık üreyecek ortamın oluşması çok uzun zaman alıyor.

Satılan balıkların 3-4 katı olan bebek balıklar da ölü olarak para etmediği için denize dökülüyor.
Türkiye'nin kıyı şeritlerinde trolle avlanma 3 deniz milinden sonra serbest.

Su ürünleri sirkülerine göre 9 santimetreden küçük hamsilerin yakalanması yasak,
Karadeniz'de yakalanan on binlerce ton küçük hamsi, balık unu sanayine verildiği gibi balıkhanelere de dağıtılıyor.

Türkiye'de balık av mevsimi 1 Eylül'den 15 Nisan'a kadar sürüyor.



2010 yılında su ürünleri üretimi yaklaşık 623 bin ton oldu.

Üretimin yaklaşık yüzde 61.1`i deniz balıklarından,
yüzde 7.1`i diğer deniz ürünlerinden,
yüzde 6.3`i içsu ürünlerinden,
yüzde 25.5`i yetiştiricilikten elde edildi.

Avcılıkla yapılan üretim 464 bin 462 ton,
yetiştiricilik üretimi ise 158 729 ton olarak gerçekleşti.

Yetiştiricilik üretiminin yüzde 48.1`i içsularda,
yüzde 52`si ise denizlerde gerçekleşti.

Yetiştirilen en önemli türler içsularda yüzde 47.7 ile alabalık,
denizlerde yüzde 29.3 ile levrek,
yüzde 17.9 ile çipura oldu.

2010 yılında bir önceki yıla göre deniz balıkları içinde önemli olan türlerden hamsi balığı yüzde 18.7 oranında azalarak yaklaşık 205 bin ton avlandı.

2010 yılında bir önceki yıla göre önemli içsu ürünlerinden sazan balığı yüzde 5.7 ve inci kefali yüzde 9.2 oranında azalış gösterdi.

Kültür balıkçılığı balık proteini tüketiminin yaklaşık %30'unu karşılamaktadır.



2004 yılında Dünya Çevre gününde çıkarılan maden yasası ile çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu şirketlere maden arama ruhsatı verildi.

Bu değişikliğe göre maden şirketleri istedikleri yerde arama yapma hakkı ile çevre etki değerlendirme raporu ÇED olmaksızın yüzde 10 işletme hakkına sahip oldular.

1923’ten 2004 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri toplam 1.500 maden işletme ruhsatı vermişken, AKP iktidarı Anayasa Mahkemesi’nce iptal kararı verilene kadar, çıkardığı yasa ile 2004-2009 arasında toplam 43.500 maden işletme ruhsatı verdi.

Türkiye’nin yüzölçümünün üçte biri, 282.898 kilometrekarelik alan maden işletmelerine açıldı.



Siyanürle altın üretimine resmen izin verildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin altın şirketleriyle yaptığı anlaşmalara göre altın çıkarma izninden alacağı pay satış fiyatının yüzde 4'ü.
Başka bir deyişle 100 gr altının 4 gramı devlete ödeniyor, 96 gramı çok uluslu şirketlerin kasasına gidiyor.

Danıştay'ın verdiği çeşitli kapatma kararlarına, mühürlerine rağmen kanunlara karşı bir şekilde maden şirketleri çalışmalarına devam etti.


Çanakkale genelinde altın madeni aramak için daha önce başvuran firmaların yüzde 95’nin bugün altın madenciliği işletimine başlar duruma geldi.

Maden şirketlerinin, çoğu Kazdağları bölgesinde 26’sı işletme, 8’i arama olmak üzere toplam 34 nokta için ruhsat aldı.

Kaz Dağları dünyanın ikinci önemli oksijen merkezi durumunda.
Bölgede eko turizmi yapılıyor.
Kazdağları, çevresinde yaşayan 1.5 milyon insana temiz ve güvenilir su kaynağı sağlıyor.
Tarih, kültür alanı ve mitoloji kaynağı olarak ta biliniyor.
Türkiye'nin en önemli orman alanlarından biri konumunda.
Eteklerinde yetişen zeytini ve üretilen yağı "sarı altın" lakabına sahip.

Tamamı 258 bin hektar olan Kaz Dağları’nda, 101 familyaya ait 900 bitki türü ve milli park ilan edilen 21 bin 300 hektarlık bölümde 9 dere yatağı bulunuyor.
24 yerleşim biriminde yaklaşık 125 bin kişinin yaşıyor.

Altın çıkarmada 1 ton kayaç için 3 ton su kullanılacak, 1 trilyon tondan fazla kayacın işleneceği düşünüldüğünde 3 trilyon tondan fazla suyun kullanılacağı açıktır.

Maden ocakları 1.derece deprem bölgesinde bulunuyor.
Bölgede halen diri olan ve büyük ölçekte deprem üretmesi muhtemel olan faylar mevcuttur. Maden işletilip, alan atık barajları ile terk edildiğinde hem deprem riski sürecek hem de yörede tüm canlılar için ölümcül hastalıklar yüzlerce yıl etkisini sürdürecek.

Bölgede ayrıca molibden ve bakır işletmeleri bulunuyor.

Altın takı dışında altın elektronik sanayiinde kullanılıyor. Sektörde kullanılsa dahi binlerce yıl dünyanın ihtiyacını karşılayacak durumda.
Balıkesir ve Çanakkale yöresindeki tarımsal potansiyeline bakıldığında gelir yılda 7 milyar dolar.



Türkiye'de %15 civarındaki kaçak elektrik kullanımını önleyemeyip,

2 bin 460 türle pek çok ülkenin sahip olduğu toplam bitki türünden fazlasına,
biyolojik çeşitlilik bakımından korunmada öncelikli 200 ekolojik alandan birine sahip olan Doğu Karadeniz'in neredeyse her akan suyuna bir hidrolelektrik santrali yapılıyor.

Şirketlere suyla birlikte alan da tahsis ediliyor,
49-99 yıllığına tüm hakkı veriliyor.
İleride bu suya ihtiyaç olduğu zaman ancak firmaların istediği fiyat verilirse alınabilecek.
Uluslararası bir firma almışsa uluslararası tahkim devreye giriyor.

Karadeniz’deki akarsulardan elde edilecek enerji Türkiye ihtiyacının yüzde 2’sini karşılayabiliyor.

Doğu Karadeniz’de 116 projeyle en çok HES başvurusu yapılan il Artvin, Rize'de ise 67 Hidroelektrik Santral projesi bulunuyor,
Bir projede birden fazla santral bulunabiliyor.
Bazı barajların gövdeleri 10 metreye kadar çıkıyor.
25 HES projesine başlandı,
53 proje halen fizibilite aşamasında.
Şavşat-Meydancık ve Borçka-Camili yöresinde sekiz HES inşaatını mahkeme durdurdu.
Yapımı biten üç HES faaliyet halinde.
Oecd ülkelerindeki kaçak elektrik kullanımı yüzde 6.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yayla turizmi, ekoturizm, kuş gözlemciliği, doğa sporları turizmi yapılabiliyor.

Efes Pilsen’in oluşturduğu Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi’
Proje kapsamında bölgede 18 yeni tesis açıldı.
10 acente yöreye tur yapmaya başladı.
1.400 turist geldi ve yöreye 200 bin TL'lik ek gelir bıraktı.
Çoruh Vadisi’ne rafting için gelenlerin sayısı yüzde 200 artınca Dünya Rafting Federasyonu 2010 Resmi Avrupa Şampiyonası'nı 35 ülkenin katılımıyla Çoruh’ta yapıldı.



Türkiye'de 2010 yılında meydana gelen maden kazaları sonucu 105 maden işçisi hayatını kaybetti. bu ölümler; Türkiye’nin iş kazaları konusunda avrupa’da 1., dünyada 3. sırada yer almasına neden oldu.

Sadece 2009 yılında 64.316 kaza, 429 meslek hastalığı kayıtlara girmiş. 1.171 (günde 3 kişi) yaşamını yitirdi,
1.885 kişi de sürekli iş göremez duruma geldi.
Türkiye'nin kaybı dolaysız maliyet olarak yılda 4 milyar tl.
200 milyon tl'lik yatırımla iş kazalarının %98'i ortadan kaldırılabiliyor.

Akp en az 30 işçi çalıştıran işletmeler için geçerli iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemleri alma zorunluluğunu 50 işçiye çıkardı.

İş kazalarının %83'ü küçük ve orta boy işletmelerde gerçekleşiyor.

En fazla iş kazası gerçekleşen kesimler;
Metal – inşaat – maden sektörleri



İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan hükümetin yaptığı nükleer santral ihalesi için;

"İran, 'Ben bu teknolojiyi öğreneceğim' diyor, teknoloji transfer ediyor. Türkiye'nin durumu şuna benziyor.;

Gidip Bolu'dan bir aşçı ile kuru fasulye lokantası kurmak için anlaşıyorsunuz. Tüm masrafları siz yapıyorsunuz ama aşçı size diyor ki 'Ben seni içeri almam, sırrımı vermem, kuru fasulye yersen parasını alırım. Üstelik o aşçı başka insanlara 4 liradan verdiği kuru fasulyeyi size 12. 5 liradan veriyor. İşte Türkiye'nin durumu bu . Santrali sen kuruyorsun, ruhsatı sen alıyorsun, parayı sen veriyorsun ama seni içeri almıyor. Üstelik bir de senin ülkende ürettiğini sana satıyor. Yani olay bir kuru fasulye sorunudur. Akkuyu'da kuru fasulye dükkanı istiyor musunuz, istemiyor musunuz sorunudur"


Türkiye 5 milyar dolar olabilecek ilk yatırım bedeline 20 milyar dolar ödüyor.
Türkiye'nin MW başına 12,75 cent ile Rusya'ya 15 yıl satın alma garantisi verdi.
15 yıl içinde Rusya'ya 71 milyar dolar ödenecek.
Türkiye'nin enerjide Rusya'ya olan bağımlılığı yüzde 80'e çıkıyor.


Rusya ile yapılan anlaşma sonucu kurulacak VVER tipi reaktörlerin güvenlik yönetmeliğine uymadığı Rusya Mahkemeleri kararıyla sabit.
VVER tipi reaktörlerin daha dünyada bir eşi, benzeri yok ve bu tip reaktörler işletmeye açılmadı.
Rusya'nın henüz VVER 1200 atıklarını işleyecek bir tesisi yok. Bu tesis 30 yıldır inşa halinde.

Nükleer santralin kurulması Türkiye'nin turizmi ve sebze, meyve ihracını etkileyecek.
Nükleer santralde herhangi bir kaza olması halinde ise bütün Akdeniz turizmi etkilenecek.

Bölgeye 190 km tehlike arz eden Osmaniye ve Antakya'dan geçen Ölüdeniz kırığı bulunuyor. Ölüdeniz kırığı yeryüzünün en büyük depremlerini üreten bir kırıklardan biri olarak ta biliniyor.

Mersin Akkuyu'ya düşünülen nükleer santrale 50 kilometre mesafede Ecemiş Fay hattı bulunuyor.

Akkuyu'yu ayrıca sınırdışında bulunan Suriye ve Lübnan depremleri de etkiliyor.

14 Mart’ta Japonya’yı vuran 9 büyüklüğünde deprem ve ardından oluşan tsunamiyle yıkılan Japonya Fukuşima'daki radyoaktif sızıntılar, yerli ve yabancıları tedirgin etti. Deprem nükleer santrale 250 km uzaklıkta bulunuyordu.


15 Mart’ta Başbakan Erdoğan, Rusya’ya giderken havaalanında yaptığı açıklamada
"Her şey tamam, kazma artık vurulacak ve 20 milyar dolarlık nükleer enerji yatırımına başlıyoruz".

12 Nisan 2011 Fukuşima'da uluslararası ölçekte beş olarak nitelenen ciddiyet düzeyi en yüksek seviye olan 7'ye çıkarıldı. Radyoaktif maddelerin Japonya'da en az yüz yıl kalacağı tahmin ediliyor.

2020 yılında Türkiye'de elektrik ihtiyacının yüzde 5'i gibi bir rakam için Akkuyu'ya nükleer santral düşünülüyor.

Dünyada elektrik üretiminin 6’da 1’i nükleer enerji üretimi yoluyla sağlanıyor. Bu santrallerden ise şimdiye kadar 4 bin megawatt, yani yüzde 1 fire oldu.

Nükleer atık ve sökülme sorunları nükleer enerjinin diğer dezavantajları.
Nükleer atıkları için Amerika 10 milyar dolarlık bir tesis kurmak zorunda kaldı.


Iğdır - Ermenistan sınırının 15-16 km içerisinde Birleşmiş Milletlerin Ermenistan'a kapat dediği eski teknoloji, 2 türbini çalışan bir nükleer santral bulunuyor.


Türkiye 2020 yılında hiçbir ek maliyet ödemeden, üstelik daha az maliyetle 17 nükleer reaktörün üreteceği elektrik enerjisini sağlayabilecek konumda.

Türkiye güneş enerjisi potansiyeli açısından Avrupa'da ikinci ve sahip olduğu 380 TWs'lik teknik güneş enerjisi potansiyeli 42 nükleer reaktöre veya 67 kömür santraline eşit

Türkiye, imza attığı anlaşmalardaki ‘al ya da öde’ yaptırımı nedeniyle Ankara’nın 2 yıllık tüketimine eşdeğer, hiç alınmamış 4 milyar metreküplük doğalgazın parasını Rusya ve Azerbaycan’a ödüyor ve ödeyecek.

Türkiye, Rusya’ya 3.6 milyar mekreküp kullanılmayan gaz için 1 milyar 65 milyon dolar, Azerbaycan’a ise 550 milyon metreküp gaz için 225 milyon dolar ödeme yapılacak.

3 yıllık fatura 2.6 milyar dolar Yıl Al ya da öde faturası 2008 İran’a 704 milyon dolar 2009 İran’a 650 milyon dolar 2010 Rusya’ya 1 milyar 65 milyon dolar, Azerbaycan’a 225 milyon dolar.



Tuzla tersanelerinde çoğunluğu taşeronluk sistemiyle pazar günleri dahil çalışan;

2005’te 13 işçi
2006’da 10 işçi
2007’de 12 işçi
2008’de 29 işçi
2009'da 15 işçi yaşamını yitirdi.

2008 yılında İstanbul'daki Tuzla Tersanesi'nde 3 işçinin öldüğü, 16 işçinin de yaralandığı filika kazasıyla ilgili yürütülen davada, mahkemenin Adli Tıp'a gönderdiği dosya ortadan kayboldu. Adli Tıp "dosya bize gelmedi" dedi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Tuzla tersanalerinde yaşanan işçi ölümleri için;
“Sorunların kökeninde plansız büyüme ve plansız sipariş alma yatıyor. 20 tersane olması gereken yerde 50 tersane olursa, ölümlerin sürmesi kaçınılmaz olur.”



Türkiye’de bulunan yaklaşık 13 milyon konut 2009 yılında büyüklüğü 1.1’in üzerinde 8 bin 783 depremle sarsıldı.
13 bin 785 yerleşim birimi deprem, toprak kayması, su baskını gibi doğal afetle karşı karşıya kaldı. İstanbul itfaiyesi geçen yıl yaklaşık 10 bin 400 bina yangınına müdâhele etmek zorunda kaldı.

1950 ile 2007 yılları arasında Türkiye’deki 35 bin 570 yerleşim bölgesinden
13 bin 785’i depremin yanı sıra sel, toprak kayması gibi doğal afetlerden biri veya birkaçına maruz kaldı.
1950 -2008 yıllarında, Türkiye’deki afet sayıları afet türlerine göre incelendiğinde deprem, yaşanan tüm afetler içinde yüzde 18’lik bir orana sahip olmasına rağmen, konutların en çok zarar gördüğü afet türü yüzde 55 ile açık ara deprem olduğu ortaya çıktı.

Söz konusu dönemler içinde 5 bin 8 yerleşim birimi heyelan, 1.303 yerleşim birimi kaya düşmesi, 2 bin 330 yerleşim birimi su baskını, 3 bin 858 yerleşim birimi deprem, 437 yerleşim birimi çığ, 849 yerleşim birimi de diğer afetleri yaşadı.

Her yıl yüzlerce kez yaşanan bu doğal ve sosyal felaketlere rağmen, Türkiye’deki 13 milyon konutun yaklaşık 9.5 milyonunda hiçbir sigorta güvencesi bulunmuyor.

1999 depreminin yaşandığı Marmara Bölgesi’nde sigortalı konut oranı yüzde 33’ü geçemedi.

Çoğunluğu 1. derece deprem kuşağında bulunan Güneydoğu Anadolu’da bölgedeki konutların yüzde 88’inde deprem sigortası yok.



Son iktidar döneminde su havzalarının büyük bir bölümü inşaata açıldı.

İnşaat atıklarının kontrolsüz her taraflara dökülmesi konusunda caydırıcı çalışma ve denetimler olmadı.

Akp döneminde İstanbul için inşaat rüşvet tarifesi;

Basit Tamir;
15 bin dolar ile 50 bin dolar arası

Kısmi Tadilat;
50 bin dolar ile 100 bin dolar arası

Villa Tadilatı;
250 bin dolar ile 500 bin dolar arası

Yalı Yenilemesi;
500 bin dolar ile 1 milyon dolar arası



ÖZELLEŞTİRME


TÜPRAŞ

4 milyar 594 milyon dolara özelleştirilen Tüpraş'ın (önce yüzde 14.76, ardından yüzde 51'lik hissesi olmak üzere) toplam yüzde 65.76'lık hisse satışı;

ERDEMİR
2 milyar 779 milyon dolara özelleştirilen Erdemir'in yüzde 46.12'lik hisse satışı
PETKİM
2 milyar 320 milyon dolara özelleştirilen Petkim'in (önce yüzde 34.5, ardından yüzde 51 blok hisse satışı olmak üzere) toplamda yüzde 86'ya ulaşan hisse satışı izledi.





Taner Yıldız - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı;

Bakan olduktan hemen sonra;
Türk atom mühendis ve fizikçilerinin geri çağırılacağını, bu alandaki beyin göçünün önüne geçilmesi gerektiğini ve kurulacak nükleer tesislerin Türk mühendisliğinin ürünü olacağını söyledi.

"Bekarlar evlilere göre 6 yıl daha az yaşıyor; nükleer santrallerin ise insan hayatı üzerindeki olumsuz etkisi önemsiz boyuttadır.

Nükleer Santral hakkında;
"Çok acayip bir iş olarak görülüyor, bir gaz santralının daha büyüğü, o kadar. tehlike, risk açısından ondan daha riskli değil. atıklar konusunda da malzeme bilimi çok hızlı ilerliyor. Yeşilliklerin arasında, çocukların plajda top oynadığı, beraber voleybol oymadığı yerin hemen yanı başında nükleer santralın olması kadar normal bir şey yok. Bu tabloyu çizmek lazım. bu abartılı bir tablo değil, çok normal bir şey. Yanında alışveriş merkezleri olması normal. doğalgazdan daha az sülfür ve karbondioksit emisyonlarına yol açıyor."

"Karadeniz'de petrol çıkmayabilir. bulursak çok iyi olur, fakat bulanamayabilir de. bulamazsak bir şeyin sonu değil. bulursak çok iyi olur''

"Zonguldak’ta grizu patlaması, şili’de ise göçük oldu. eğer bizde de göçük olsaydı, işçileri 3 günde çıkaracaktık. "

11 Mart Japonya depremi ile ilgili fuşiyama nükleer santral için 5 metrelik tusunamiye dayanıklı olduğuna dair 2 ay önce japonların kendilerine bilgi verdiğini söyledikten sonra;
''Depremle japonlarin türkiye'ye kuracaği santralleri test etmiş olduk''

Nükleer santral konusunda nijer'de kanser olan çocuklar hatırlatılıp "o çocukların gözlerinin içine bakıp nükleer zararsız diyebilir misiniz" sorusuna;
"Dünyada gözlerinin içine bakıp bunu söyleyemeyecğim kimse yok" demiştir.

Akaryakıt şirketlerine;
"Gelin pazartesiden itibaren dizelde %5, lpg'de %7 indirim yapalım"


Çevre Bakanı Veysel Eroğlu;
"Susuzlukta işimiz şüphesiz Allah'a kalmıştır"

Kendisinden iş talep eden kadınlara;
"Evdeki işler yetmiyor mu?"
"Bakanım para yetmiyor" cevabını aldı

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu kredisi askıya alınan Ilısu Barajı inşaatına bir an önce başlamak istediklerini söyledi. Eroğlu, projeye karşı çıkan şarkıcı Tarkan ve Orhan Gencebay'ı da uyardı.
"Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin. herkesin bir ihtisası vardır. Herkesin bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur."

"Allianoi diye bir yer yoktur, bu tamamen paşa ılıcası adıyla bilinen ve zaman içinde tadilatı yapılmış olan bir kaplıcadır"
"Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalabilir."

1 günlük yağmurla sel olunca;
"Bu hakikaten bir tufan belirtisi. buna ne Amerika’da ne Türkiye’de alınacak önlem yoktur."

"Hes'lere karşı çıkmak büyük kasıttır".

"Gece 23:59'dan sonra eğlence mekanlarında müzik yasaklanacak"



Hilmi Güler – Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı


Melih Gökçek ile görüşmesinde;

Melih Gökçek Ankara'nın doğalgaz borcunun boruların devri sonucu silinmesini, Hilmi Güler ise karşılığında bir yakınının Ankarada'ki akaryakıt istasyonuna proje tadilatı iznini istiyor.

"Doğalgaz ve kömür yenmez. Yenilebilir enerji konusunda kalorisi çok yüksek bir kaynağımız var, o da fındık.
Bu noktada kalori hesabı yaparsanız, bir gramında 646 kalori var. Doğalgazı yiyemezsiniz, kömürü yiyemezsiniz. Ama fındık yerseniz üşüme derdiniz olmaz. Bunun dışında başka avantajları da var"
"Su buharının ne zararı var, olsa olsa yağmur olur, soğuk olsa kar olur"

"Radyasyon ıspanağa bulaşmışsa ne olacak, yıkarsınız geçer"

Kaz dağları altın aramaları için;

"Türkiye'de başka madenler de var ama konu altın olunca, ülkemizin altın konusundaki zenginliğine müsaade etmek istemeyen dış kaynaklı bazı grupların etkinliğinin olduğunu düşünüyorum"


Osman Pepe – Çevre Bakanı

Giresun'a kurulacak barajla bölgede rafting yapılamayacığının belirtilmesi üzerine;
"Bir kaç tuzu kuru Afrikalı yamyamlar gibi rafting yapacak diye boyle buyuk bir yatırımı yapmayalım mı?"

Tuzla'da bulunan zehirli varillerin sorumlusunun 7500 lira cezayla kurtulması üzerine;
"yasalar yeterli değil elimiz kolumuz bağlı"

Yaşanan orman yangınları üzerine;
"gece rüyamda yangın söndürüyorum"

7 gündür söndürelemeyen orman yangınları hakkında;
"telaşa gerek yok canım, bizim halkımız bazı şeyleri çok abartma özelliğine sahip"

"Kuraklık tahmin edilebilir bir olgu değildir ama yönetilebilir. Ege, Marmara, İç Anadolu bölgelerinde su eksikliği ile karşı karşıyayız"

"Bu yangınlar başkaları tarafından, hükümete güveni zedelemek için, kasıtlı olarak çıkarılmıştır"




Ömer Dinçer - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı;
Mayıs 2010 ölen madenciler üzerine;

“Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim"

Ekim 2010 Ömer Dinçer - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan, Şili'deki maden kazasındaki kurtarma çalışmaları için;
Bizde olsa 3 günde çıkarırdık”;
açıklama sırasında Karadon'da toprak altında 151 gündür çıkarılamayan 2 cenaze bulunuyordu.

Şubat 2011'de Ömer Dinçer Ankara Ostim'de yaşanan patlamayla ilgili;
"Patlamanın olduğu işyerinin işletme ruhsatı yokmuş"




Ertuğrul Günay- Kültür Bakanı

Antalya Belek'te yapılan golf sahası için;
"Her ağaç kesimi katliam değildir."
Golf federasyonu başkanı Ahmet Ağaoğlu aynı konuda;
"500 bin değil, 100 bin ağaç kesildi."


Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım;

Marmaray projesi nedeniyle yapılan kazılarda İstanbul'un tarihinin bilinenden çok daha eski olduğunun görüldüğünü belirterek;
'Öylesine eski ki, 8 bin 500 yıla kadar gidiyor. inşallah arkeologlar 8 bin 500 yıl öncesini görmek istemez. öyle bir şey olursa biz projeyi göremeyiz, İstanbul projeyi göremez'


Recep Tayyip Erdoğan;


Çevrecilere yönelik;
"Biz çevrecinin daniskasıyız"
"Bu insanlar boş vakitlerinde bu işi yapıyorlar"

Mayıs 2010, Recep Tayyip ErdoğanZonguldak da ki maden göçüğünden sonra;

“Ölmek madencilerin kaderinde var”
“Kadere imanın yoksa seninle tartışacak değilim”
"İşsizlikten şikayet eden iş kazalarina tepki göstermesin arkadaş"

Yazar Bekir Coşkun’a kızıp;

“Bunlar köpekleriyle yatıp kalkarlar”
Ardından gelen seçimlerden önce İzmir’de Akp köpek maması dağıttı.












DIŞ SİYASET
Son İktidar



Recep Tayyip Erdoğan Abd'nin Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesinin eşbaşkanı olduğunu 31 ayrı yerde ifade etti.



2002 Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa Recep Tayyip Erdoğan daha başbakan değil iken yabancı devlet başkanlarıyla (İtalya, İspanya, Almanya, Yunanistan) görüştü.

3 kasım 2002 Akp iktidar partisi oldu,
yasalar gereği resmi olarak parti üyesi bile olamayan Recep Tayyip Erdoğan başbakan olamadı.

4 Kasım 2002'de Recep Tayyip Erdoğan'ın sonrasında da yalanlanmayan Abd Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz'e gönderdiği mektup;

Dr. Paul Wolfowitz
Savunma Bakan Vekili
Pentagon
Washington DC, 20301
Ford
4 Kasım 2002

Değerli Dr. Wolfowitz,
Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan size ulaştırmak isterim.
Seçim sonuçlarının bizim genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmî konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye'nin müreffeh, seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.
Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 0533 7…
Bu yardım ve ülkeme geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.
Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Samimiyetle sizin olan,

Recep Tayyip Erdoğan
Genel Başkan

Mektubun gönderilmesinden 11 gün sonra Genelkurmay Başkanıyla görüşme sağlandı.

3 Aralık 2002’de, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırarak milletvekili seçilmesinin önündeki engeli kaldıran anayasa değişikliği paketi,
13 Aralık’ta Chp’nin de desteği ile referanduma gerek bırakmayacak bir oy çokluğuyla kabul edildi.

Siirt seçimleri iptal edildi.

9 Mart 2003’te yapılan seçimde, AKP’li Mervan Gül, Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesine olanak sağlamak amacıyla Siirt’teki adaylığından çekildi.

14 Mart’ta Sayın Erdoğan 59. Hükümetin Başbakanı oldu.

Tekrarlanan seçimde seçime girmeyen Mervan Gül bir sonraki yerel seçimde Siirt Belediye Başkanı oldu.




Recep Tayyip Erdoğan'ın "bu işte biz kazançlı çıkarız" demesine rağmen Abd'nin istediği (90.000 Abd askerinin İskenderun'dan Hakkari'ye 600 km uzunluğunda 100 km derinliğine yerleşmesi, Trakya'dan Güneydoğuya liman ve üslerin açılması) Irak tezkeresine TBMM hayır oyu verdi.
24 Mayıs 2003 Dışişleri Bakanlığında Abd Dışişleri Bakanı Colin Powell ile zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de doğruladığı 2 sayfa 9 maddelik içeriği açıklanmayan gizli bir anlaşma imzalandı.

TCK 127. maddede tanımlanan suç: “Yabancı devletin, Türkiye devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması maksadıyla yabancı ile anlaşan veya bu maksada yönelik diğer eylemlere girişen kimseler” suç işlemişlerdir. Türkiye devletini tarafsızlık ilanına veya tarafsızlığını korumasına veya savaş ilanına veya savaşın devamına veya barış antlaşması yapmaya mecbur kılmak veya mecbur kılmaya yönelik faaliyette bulunmak için yabancıyla anlaşmak da suçtur.
4 haziran 2003 11 Türk askerinin başına çuval geçirildi
Başbakan'ın "askerler hemen bırakılsın" diye Dick Cheney'i aramasına rağmen Türk askerleri günler sonra bırakıldı.

Bütün savaş süresince Amerikan askeri birimleri Türkiye'deki Amerikan üslerinden komşu Irak'a müdahele etti.



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan;
"Nato'nun Libya'da işi ne", "Libya Libyalılarındır"
Dışişleri bakanı "haçlı seferine destek olmayız" dedikten 3 gün sonra;

Türk askeri gemileri mecliste yapılan "yabancı ülkelere 1 yıl süreyle asker gönderilmesi"nin gizli oylamasının kabulunden bir gün önce yola çıktı.

Nato üyesi olmasına rağmen Türkiye harekatın ilk günlerinde yapılan Paris'teki toplantıya davet edilmedi.

Nato'nun Libya'ya yönelik harekatta komuta merkezinin İzmir olması teklif edildi.

Türkiye Libya'ya en fazla yatırım yapan ülkelerden biri,

Başbakan Erdoğan ilk haçlı seferlerinin de yanında durup "kültürler kaynaştı – ticaret arttı" diyerek savundu.

Başbakan Tayyip Erdoğan'a Kaddafi tarafından "onur konuğumsun" denip, Kasım 2010'da Libya'da "Kaddafi İnsan Hakları Ödülü" verilmişti.



KKTC konusunda hakaretler edilerek Rauf Denktaş devre dışı bırakıldı, Mehmet Ali Talat Akp'nin büyük desteğiyle iktidara getirildi, Annan planı ve referandum KKTC meclisinde tartışılmadan kabul edildi.
G. Kıbrıs Rum Kesimi'nin Tc tarafından tanınmamasına rağmen Ab üyeliğine destek verilip, Ab hukukuna da aykırı durumlar söz konusu olmasına karşın Rum Kesimi hukuksuzca Tc desteğiyle Ab üyesi yapıldı.
KKTC'de yapılan mitinglerde Türkiye'ye "İşgalci TC Devleti defol" “Has..tir” pankartları açıldı.

Yunanistan ile yaşanan oniki adalar krizinde adalar hala ciddi anlamda uluslararası hukuka aykırı olarak silahlandırılmıya devam ediliyor.

Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek'in gündeme getirdiği ve "Didim açıklarındaki Bulamaç ve Eşek adaları 2004 yılında Yunanlılar tarafından işgal edildi ve hükümet buna sessiz kaldı" sözleri ardından bu partiden bir heyet adaları gitmek üzere tekneyle denize açıldı. Ancak Yunan askerleri DP heyetini adaya sokmadı.

Yunan ve AB bayrakları ile donatılan Eşek Adası'nda onlarca yat ve otelle ada turizme açılmış vaziyette.




Türkiye Cumhuriyeti Ab'den üyelik için ileriye dönük hiçbir tarih alamadı, hiç bir gelişme yaşanmadı, süreç ucu açık bir duruma dönüştü, yabancı devlet başkanları ,ve AB meclisi üyeleri imtiyazlı ortaklık diye ifade ettikleri 2. sınıf üyelik tekliflerini Türkiye'ye sundu.
İktidar partisi tarafından kendi ülkesi ve yargısı Ab komiserlerine, yabancı devlet başkanları ve Türkiyedeki temsilcilerine şikayet edildi.




2009'da Recep Tayyip Erdoğan;

Roj TV'nin yayınlarına izin veren,
2006'daki karikatür krizinde özür dilemeyen ve
2003'te de "Türkiye'nin asla AB üyesi olamayacağını ifade ettiği için karşı çıktığı
Danimarka Başbakanı Anders Fog Rasmussen'in Nato Genel Sekreteri olmasına
karikatür krizi için özür dilemesi, yardımcısının bir Türk olması, Roj Tv'nin yayınlarının sona erdirilmesi şartı ile onay verdi.

Türkiye'ye sözü verilen hiçbir şart yerine getirilmedi.

Türkiye'ye konulması planlanan füze kalkanı konusunda Recep Tayyip Erdoğan ilk önce;
"NATO'nun bir üyesi olarak şüphesiz ki bu konuda atılacak bir adım ve bu işin komutasının kime verileceği konusu çok önemli. Özellikle bu konu topraklarımızın genelini teşkil ediyorsa komuta kesinlikle bize verilmelidir. Komutanın başka bir ülkenin kontrolünde olmasının kabulü söz konusu olamaz."

1 hafta sonra;
"Komuta sisteminin NATO'da olması gerektiğini söyledik ve savunduk. Şu anda komuta şu ülkededir diye benimsenmiş birşey yok. NATO bir savunma sistemi oluşturuyor. Zaten kuruluş amacı da savunma amaçlıdır. Sistemler nereye kurulacak, komuta kimde olacak bunlar daha sonra belirlenecek."



Ocak 2009'da İsviçre'nin Davos kentinde Recep Tayyip Erdoğan İsrail'e meşhur "one minute" çıkışını yaptı, hemen akabinde yaptığı açıklamada;

"Konuşmamda özellikle barış mesajlarını ön plana çıkardım. Herhangi bir şekilde ne İsrail halkını, ne Peres'i, ne de Musevi halkını hedef aldım. Aksine bugün öğlen yapılan panelde de Anti-Semitizmin bir insanlık suçu olduğunu ifade eden bir lider olduğumu belirttim"
"Tabii ki tepkim moderatöre olmuştur. Bu tür moderatörlerin olduğu Davos zevk vermez "
.
One minute hareketi sonrası Filistin başkanı Mahmud Abbas Kıbrıs Rum Kesimi ile tam isbirligi açıkladı.

Tbmm başkanı Mehmet Ali Şahin'in başkanlığındaki toplantıya, Akp adına genel başkan yardımcısı ve adana milletvekili Ömer Çelik, Mhp adına genel başkan yardımcısı ve emekli büyükelçi Deniz Bölükbaşı, Chp adına yine emekli büyükelçi Onur Öymen, Bdp adına ise Sabahat Tuncel katıldı. Yaklaşık üç saat süren toplantı sonunda katılımcıların tümü bir metin üzerinde anlaştı. Metinde, İsrail'le ilişkilerde 'bu ülkenin saldırganlığının kınanması için ekonomik, siyasi ve askeri tedbirler alınması' da yer alıyordu.

Metin üzerinde mutabakata varılmasının ardında, Tbmm başkanı Şahin, mecliste grubu bulunan partilerin grup başkan vekillerini metne imza atmaları için çağırdı. bu çerçevede, Mhp adına Oktay Vural, Chp adına Kemal Anadol, Bdp adına da Ayla Akat Ata katıldılar. Ancak Akp grup başkan vekili Suat Kılıç bu metni partisi adına imzalayamayacağını söyledi.

İsrail'e hiç bir diplomatik, siyasi, askeri ya da ticari anlamda tepki verilmedi.

Türkiye ile İsrail'in ortak askeri tatbikatları devam etti, İsrail bankaları Türkiye'de 35 milyar $ kazandı,

Doğu ve güneydoğudan büyük parsellerde topraklar İsraillilere satıldı,

Mayın temizleme kanunu ile mayınlı arazileri temizleyecek olan İsraillilere temizledikleri arazileri 49 yıl süre ile kullanma izni verildi.

Mayıs 2010'da İsrail ordusu, "Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası kapsamında Gazze'ye insani yardım malzemesi götüren 6 gemilik filoya uluslararası sularda müdahale etti.
Saldırıda 9 Türkiye vatandaşı hayatını kaybetti, 50’yi aşkın insani yardım gönüllüsü yaralandı.
İsrail, 16 yardım görevlisini cezaevine gönderdi.

Aralık 2010'da Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu “İstanbul’a gelecek olan Mavi Marmara gemisini karşılayacak mısınız?" sorusuna,
İsrail ile barışma ümidimiz var. Bütün ülkeler ile barışma niyetimiz var. Mavi Marmara’yı karşılamayacağım. Bu karşılama töreni bir sivil toplum kuruluşu faaliyeti”

Giresun'da Milli Eğitim bakanlığının başını çektiği Gazze'ye destek amaçlı yardım kampanyasında halktan toplanan 72 milyon tl bankada 2 yıldır bekletiliyor.

İsrail'in Oecd üyeliği onaylandı.

İsrail aynı anda Mısır'a dış işleri bakanını, Türkiye'ye başbakanını gönderip, Gazze'ye saldırmayacaklarını söyledikten sonra Gazze'yi vurdu. Saldırı 3 hafta devam etti.

Kurtlar Vadisi adlı dizide İsrail karşıtı görüntü ve ifadeleri protesto etmek üzere Türk Büyükelçisi`ni dün Dışişleri Bakanlığı`na çağıran İsrail Türk Büyükelçisi Oğuz Çelikkol`u kendi koltuğundan daha alçak bir yere oturtan ve bundan da gururla bahseden İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon, gazetecilerin büyükelçiyle el sıkışması talebini de reddetti ve Çelikkol ile tokalaşmadı.
`Dikkat edin o alçakta biz yüksekte oturuyoruz, masada sadece bir İsrail bayrağı var ve gülümsemiyoruz

Başbakan kendi diplomatlarına "monşer" dedi.

Ocak 2004'te Amerikan Musevi Kongresi tarafından Recep Tayyip Erdoğan'a dünyada sayılı kişiye verilen yahudi üstün hizmet madalyası verildi.



Türkiye'nin sınırlarını tanımayan,
sözde soykırımı tanıtmayı tek dış politika argümanı olarak kabul etmiş
ve kardeş ülke Azerbaycan Toprakları'nın %20'sini işgal etmiş Ermenistan ile Abd'nin gözetiminde protokoller imzalandı.

Protokol sonrası Türkiye'nin kardeş ülke Azerbeycan'la arası bozuldu.

Sözde ermeni yasa tasarısı Abd temsilciler meclisinde ve birçok ülkede kabul edildi, inkar etmenin dahi suç olacağı kanunlar çıkarıldı.

Ekim 2009 Bursa'da Türkiye – Ermenistan maçında Azerbaycan bayrakları Bursa Valisinin emriyle maçın oynanacağı stada sokulmadı, çöplere atıldı.

Mayıs 2011 Eurovision'da birinci olan Azeri grup elinde Türkiye bayrağıyla sahneye çıktı.



AKP'nin bazı ülkelerle vizeyi kaldırması sayesinde 'tek eşlilik' bitti, 'kumalı' hayata geçildi.

Vize kaldırıldıktan sonra Suriye'den 519 Arap kızı 'kuma' geldi. Facebook üzerinden tanışılıp Mardin'e getirilen Faslı kumaların sayısının 80 civarında.





Ali Babacan – Dışişleri Bakanı – Baş Müzakereci

İspanya Kralı Juan Carlos tarafından çevirmen sanıldı.

Mayıs 2008 Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonunda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, Avrupalı parlamenterlerin Türkiye'deki gayrimüslim azınlığın dini hakları hakkında endişe içinde olduklarını belirtmeleri üzerine;

"Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da
dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor"
Aynı konuda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan;
"Müslümanlar, yani bizler sorunlarımız yok diyemeyiz"


İran Cumhurbaşkanı Ahmedinajad'ın Anıtkabir ziyaretini protokolden çıkarması üzerine;
"... ziyaretin böyle ufak tefek detayları, formatı şurada olacakmış, burada olacakmış gibi tartışmaları son derece yersiz görüyorum..."

Conrad İstanbul'da sermaye piyasalari zirvesinde;
"Bizi niye hep Oecd ülkeleriyle kıyaslıyorsunuz ki, bu haksızlık. biraz da gelişmekte olan ülkelerle kıyaslayın."

Egemen Bağış –Devlet Bakanı
İstanbul'da verdiği beyanatta;
"sayın Genç, beni tanımak istediğini söyledi. ben kendisiyle tanışmak için çeşitli vesilelerle her zaman bu ihtiyacını giderebilirim, memnuniyetle kendisiyle yakından tanışma imkânlarını sağlayabilirim ama mademki sordu, ben Amerika’da bir düşünce kuruluşunda değil, amerika’da faaliyet gösteren türk derneklerinin çatı kuruluşu olan, 1956’dan bu yana amerika’da türk lobisinin oluşmasında çok önemli katkıları olan türk-amerikan dernekleri federasyonunun iki dönem seçilmiş başkanlığını yaptım ve iki keresinde de oy birliğiyle seçilmiş bir yöneticiydim. Amerika’da aynı zamanda farklı konularda iş alanlarında çalışan işlerim de oldu. Kendisinin söylediği gibi, sayın başbakanımızın çeşitli toplantılarında tercümanlığını yaptım, bundan da onur duyuyorum. gün geldi sayın başbakanımızın verdiği görev çerçevesinde İstanbul’un avrupa’nın kültür başkenti seçilmesi için çalışmalar yürüttüm, gün geldi türkiye’nin önemli hassasiyetlerini iletmek üzere, özellikle sözde ermeni soykırım iddialarına cevap vermek üzere amerika birleşik devletleri’nde farklı çalışmalar yürüttüm, gün geldi türkiye’nin avrupa’daki birtakım hassasiyetlerini dile getirmek üzere avrupa’da birtakım çalışmalar yürüttüm, gün geldi nato parlamenterler asamblesi’nde türkiye’nin hassasiyetlerini dile getirmek üzere çok değerli milletvekili arkadaşlarımla birlikte o platformlarda görev yaptım. gerektiğinde de ihtiyaç duyulan konularda tercümanlık da yaptım. ben bundan hiçbir zaman bir utanç değil, tam aksine onur duyarım. sayın Genç’e de bu hassasiyeti paylaşmama imkân verdiği için teşekkür ediyorum"

Başbakanın çevirmeniyken;
'i will make a summary translation'

Meclis kürsüsündeki konuşmasında “rules of engagement”ı cümle içinde kullandı.

Yapılan çevirmenlik devlet memurluğudur, milletvekilleri devlet memurluğu yapamaz suç duyurusundan sonra çevirmeliği bırakmak zorunda kaldı.

19 nisan 2009 Kktc genel seçimlerinde Ubp'yi kastederek,
"Akp %10 kaybetti diye adeta zil takıp oynayan bir partinin iktidar olarak çıkması, kıbrıs'ın ilerlemesine büyük darbe vurur"

Heybeliada ruhban okulunun Türk vatandaşlarının ihtiyaçları olan hizmetleri sunabilmek için açılması gerektiğini söyledi.

Dini özgürlükler ödülünü alan Başmüzakereci Egemen Bağış, Atina’da cami olmaması nedeniyle bayram namazı için gece saatlerinde Brüksel’e uçakla gitmek zorunda kaldığını söyledi.
En az üç çocuk tavsiyesinin gayri müslimlerce de benimsenmesini istediklerini söyledi.

İran’a yaptırım koyarak, bir yere varmak mümkün değil. İran’a uluslar arası camiada bir takım oyuncusu yapmak için, orada McDonalds açılmasını sağlamaya çalışın."

"eskiden teksas, tommiks okuyanlar şimdi wikileaks okuyorlar"

"İmparatorluk tecrübesine sahip Macaristan, Ab sürecimize destege devam edecek."


Cüneyd Zapsu;

American Entreprise Institute'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için;

"bu adam dürüst bir adam. kendi inançlarına sahip ve bu inançlarında samimi. lütfen şunu yapmaya çalışın... "sömürmek" kötü bir kelime, ama kullanmak... bu adamdan yararlanın. çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle müslüman dünyasında, hem de batı tipi demokrasiye inanıyor. bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine onu kullanın... burada ve avrupa'da bundan yararlanmalısınız. teklifim budur "



Ahmet Davutoğlu – Dışişleri Bakanı;

Cumhurbaşkanlığı köşkündeki tadilat dolayısıyla oturduğu 7 katlı, yabancı konukların da ağırlandığı villanın kirası 39.000 lira.
Yakın koruması için tutulan karşı dairenin aylık kirası 7.550 TL.

Yakıt, elektrik, su, bahçıvanlık hizmetleri ve iç mimariye harcanan paralar bir kenara bırakıldığında bile Dışişleri Bakanlığı Bütçesi’nden her ay kira için 46.550 TL ödeniyor.

Ahmet Davutoğlu Libya' dan Türklerin tahliyesi hakkında gülerek;
"Ciddi bir kaybımız yok, bir vatandaş hayatını kaybetti."

Mavi Marmara olayı sonrası;
"Bm güvenlik konseyi’nin kınama kararı aldığını söyledi.
Chp Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu;
"Meclis’te yalan söylüyorsunuz, bunun Türkçesi bu. İnsanın vicdanı rahatsız olur. böyle bir anlayış olabilir mi? Bm güvenlik konseyinin kararı ayrı, başkanın yayınladığı bildiri ayrı. bizi bunu bilemeyecek kadar cahil mi zannediyor bu Dışişleri bakanı? Böyle bir anlayış olabilir mi?"

Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner'in açıklamaları üzerine;
Mösyo Kouchner bizden partner (ortak) olarak söz etti. hayır. biz buranın sahibiyiz (owner). Kouchner ortak olacağımız başka bir adres arıyorsa, Brüksel’de başka sokaklar var, Ab merkezinin olduğu adrese gidebilir. Ama biz Nato’nun ortağı değil, sahibiyiz.”

Twitter açıklaması;
"Bizim dış politikamızda ikili bir dil, yüzümüzü kızartacak, bu anlamda yanlış bir intiba uyandıracak herhangi bir husus yoktur."


Cemil Çiçek 33 gün beklendikten sonra Lübnan'a asker gönderilmesiyle ilgili;
"Denizlerin ötesinden birçok ülke ilgilenirken, biz bölge ülkesi olarak maç seyreder gibi seyirci kalamayız."

Cemil Çiçek Amerika için;
“...Müttefikiz ve müttefiklik ilişkimiz sadece aynı ittifaka üyeliğimizden değil, geçmiş zorluklara karşı birlikte omuz omuza mücadele etmemizden ve aynı şekilde şimdiki sıkıntılara karşı da yakın işbirliği ve dayanışma içinde olmamızdan kaynaklanmaktadır. vizyon birliği içindeyiz, çünkü vizyonumuz demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gibi ortak değerlere dayanmaktadır.”





Bakan Kürşad Tüzmen;

Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın Türkiye "Ab'ye girmelidir çünkü hepimiz bizansın çocuklarıyız" açıklamasına;
"Birçok hristiyan devşirme olarak Osmanlı'ya hizmette kullanilmistir. Osmanlı'da farklı etnik kökenden unsurlar aynı hedef için birleştirilmiştir. Avrupali'nin ne cocugu oldugunu avrupalı bilir ama ben Osmanlı çocuğuyum"

Bakan Erkan Mumcu ;

16 Mart Genç Bakış programında öğrencilerin "Savaşa Hayır" düşüncesini fazla hisli ve gerçek dışı bulup, kendi gerçekliğinin savaşta aktif rol alınması ve buna binayen ortamın bu günkü durumundan daha iyi olabileceği olduğunu söyledi.

Devlet Bakanı Hüseyin Çelik;
Abd büyükelçisine basının sorular sorması üzerine;
"Siz de her olur olmaz yerde mikrofonu uzatmamalısınız"


Temmuz 2006 TBMM Başkanı Bülent Arınç Moskova Kızılmeydan'da;
Lenin’i ölü olarak görmek çok güzel” sonrasında yakınındaki gazeteciye;
"Siz Türk gazeteciler gibi değilsiniz umarım, lütfen yayınlamayın”

Haziran 2003 Tokyo Camii'ni ziyaretinde;
Umarım Japonlar da İslamiyeti tanıdıkça, bu camiye gelip ibadet edenleri gördükçe, hak dinini intisap edeceklerdir.

2006 yılı bir konuşmasında benzetme yapıyor;
"Afrikalı zombiler"



Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül

"Avrupa'da yüz milyondan fazla insan evlilik dışı doğuyor, avrupalı kadın keşke türk kadınlarının yerinde olsak diye düşünüyor."



Abdullah Gül

"Biz İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak Bop kapsamında Abd ile birlikte hareket edeceğiz. amacımız islam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek"

Türk hava sahasına giren Abd jetleri için;
"Abd jetlerinin Türk hava sahasını ihlali ile ilgili detaylı bilgi gelmedi."
"Daha önce de bu tür ihlaller oluyor muydu?" sorusu üzerine;
"Bildiğim kadarıyla sık olmuyordu. daha önce belki olmuş olabilir."

Suudi arabistan kralının Türkiye ziyareti sırasında geleneksel yapılan anıtkabir ziyaretini kralın yapmamasını önemsemeden Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla kralı otelinde ziyaret etti. Kral Abdullah Gül'e bir de madalya takmıştır.

"Hindistan dünyanın en çok dolar milyarderi olan ülkesi. Ama aynı zamanda 300 milyon nüfusun da 1 doların altında geliri var. Böyle renkli bir ülke. "

'Buradan siyah çocuk götürmek lazım. Hatta Hayrünnisa hanım bana, 'oldu olacak bebek getir de bizimki ile beraber büyüsün' dedi.'

Abdullah Gül hayatının ilk smokinini kraliçe için giydi, eşi Hayrünnisa hanım duygularını; “Kraliçe geldiğinde, aile yakınımız ziyaret etmiş gibi oldu. akraba gelmiş gibiydi”

"Abd herhangi bir devlet değil en önemli müttefikimizdir"

"İsteyen istediğini yazabilir, isteyen istediğini söyleyebilir ve bugün herhangi bir ab ülkesinde olan basın özgürlüğü, türkiye'de de vardır"

Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi sonrası:
"Amerika bir süper güçtür. Özür, ancak eşit güçler arasında beklenebilir. Büyük devletler özür dilemez."

Abdullah Gül'ün Osama Bin Ladin'in öldürülmesi hakkında;
"Büyük memnuniyetle karşılıyorum"


Wikileaks belgelerine göre;
Amerikan başkanı Barack Obama'dan uzaya Türk astronot götürülmesini rica ediliyor.
Aynı belgede Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bu ricanın gerçekleşmesi halinde 20 Boeing uçağı satın alınmasını için gerekli ortamı sağlayacağı belirtiliyor.

Wikileaks belgelerinde Başbakan Erdoğan'ın malvarlığı hakkındaki iddia için Akif Beki;
"Evet, benim buna itirazım yok, tabii ki araştırılsın. ama her şey araştırılsın. yani mesela Chp hakkında da iddialar var orada, gürültücü elitistler deniyor. acaba Chp buna ne cevap verecek? bunu da araştıralım, Chp elitist gürültücü müdür, bunun da üzerine gidelim." dedi.


Recep Tayyip Erdoğan;

Almanya'da katıldığı bir toplantıda salondaki vatandaşlara Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçisi’ni yuhalatıyor, aynı toplantıda holdingzede gurbetçi vatandaşa;
"Söyleyin şu sahtekâra ne istiyormuş"

Rauf Denktaş’a
"Neyseki yaşına başına saygı duyuyorum. Ağzı olan konuşuyor be!"

"Suriye'yi Lübnan'dan çıkardıkları gibi, bizi de Kıbrıs'tan çıkartırlar. Birileri bize çık der, kuzu kuzu çıkarız."

Abd gezisinde;
"Abd'de özgürlük anlayışı var ama benim ülkemde yok"

Avusturya'nın Ankara Büyükelçisine;
"Fazla içmedin değil mi, ağzin içki kokuyor"

''Türkiye, ana müttefiki ABD'nin Irak konusundaki endişelerini anlıyor. Biz ABD'nin Irak'ta demokrasi ve istikrar yönündeki çabalarını destekliyoruz''
ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız.”






EĞİTİM
Son İktidar



Zorunlu eğitim için çocuk başına yıllık eğitim harcaması OECD ülkeleri ortalamasında 8.070 dolar iken Türkiye'de 1.246 dolar.

2002 de bir öğrencinin yiyecek masrafı 1.40 kuruş iken 2011'de 7 lira.

TÜİK’in 2009 verilerine göre Türkiye’de 56 milyon 793 bin kişi okuma yazma biliyor.
OECD ortalamasında yetişkin nüfus içinde en yüksek diploma olarak ilkokul-anaokulu diploması alanların oranı yüzde 29 düzeyinde. Avrupa Birliği ülkelerinde ise oran yüzde 28. Türkiye’nin rakamı OECD’deki en kötü performansı oluşturuyor.

Türkiye’de 25-64 yaş arasında en yüksek öğrenimi ortaokul olanların oranı yüzde 11, en yüksek öğrenimi lise olanların oranı yüzde 18, üniversite olanların oranı ise yüzde 12 olarak hesaplandı.

Türkiyenin son sayıma göre nüfusu 72.500.000 dir. Bunun içinde 56.793.000 kişi okuma-yazma biliyor.

15.707.000 kişi okuma-yazma bilmiyor, bunun 6.082.750 si 0 -6 yaş grubu okuma çağında olmayan çocuklar.

Okur yazar olmayan nüfusun 7 milyon 730 bin 553′ünü ise kadınlar oluşturuyor.

Türkiye’de en çok ilkokul mezunu bulunuyor. 18 milyon 204 bin kişi ilkokul mezunu olarak kayıtlara geçerken, bunu 13 milyon 491 bin kişiyle okuma yazma bilmesine karşın okul bitirmeyenler izliyor.

Yüksekokul ya da fakülte mezunu sayısı 4 milyon 290 bin, yüksek lisans yapan kişi sayısı 279 bin olarak kayıtlara geçti. Doktora yapanların sayısı 79 binde kaldı.

(Genel nüfus sayısından 0 - 6 yaş arasındakiler çıkarılarak hesaplanmıştır)
İlkokul mezunu % 32
Okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan % 23.76
Ortaokul mezunu % 4.82
Zorunlu olan İlköğretim mezunu 13.6
Lise mezunu % 18.1
Yüksekokul ya da Fakülte mezunu % 7.55
Yüksek lisans yapmış olanlar % 0.49
Doktora düzeyinde olanlar % 0.13



31 OECD ülkesinde, aldıkları en yüksek eğitim sadece “anaokulu eğitimi ile ilkokul eğitimi”olan yetişkinlerin toplam yetişkin nüfusa oranları şöyle:

Türkiye (yüzde 59),
Avustralya (yüzde 8),
Avusturya (ortaokul ile birlikte yüzde 2),
Belçika (yüzde 13),
Kanada (yüzde 4),
Şili (yüzde 29),
Çek Cumhuriyeti (0′a yakın),
Danimarka (0′a yakın),
Finlandiya (yüzde 9),
Fransa (yüzde 12),
Almanya (yüzde 3),
Yunanistan (yüzde 25),
Macaristan (yüzde 2),
İzlanda (yüzde 2),
İrlanda (yüzde 14),
İtalya (yüzde 14),
Japonya (lise ile birlikte yüzde 57),
Kore (yüzde 10),
Lüksemburg (yüzde 17),
Meksika (yüzde 46),
Hollanda (yüzde 7),
Yeni Zelanda (ortaokul ile birlikte yüzde 21),
Norveç (0′a yakın),
Polonya (ortaokul dâhil yüzde 13),
Portekiz (yüzde 54),
Slovak Cumhuriyeti (yüzde 1),
İspanya (yüzde 21),
İsveç (yüzde 5),
İsviçre (yüzde 3),
İngiltere (0′a yakın),
ABD (yüzde 4).

OECD üyesi olmayıp yakın zamanda dahil edilmesi düşünülen ülkelere bakıldığında;

Estonya’da yüzde 1,
İsrail’de yüzde 11,
Rusya Federasyonu’nda yüzde 3,
Slovenya’da yüzde 4.






Türkiye’de 327 bin aday kadrolu öğretmen olarak atanmayı bekliyor.

Eğitim fakültelerinin yıllık kontenjanı 2009 itibarıyla 53 bin 639′e çıkmış durumda;
Milli Eğitim ise yılda ortalama 40 bin atama yapabiliyor.

Buna karşın hükümet 40.000 ithal öğretmen projesini devreye sokmaya hazırlanıyor.

Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) giren her 100 öğretmenden her yıl sadece beşi kadrolu olarak atanarak, muradına erebiliyor.

Öğretmenlerde atanma oranı Din Kültürü bölümünde yüzde 100,
Özel Eğitim’de yüzde 91,
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık’ta yüzde 44,
Bilgisayar Öğretmenliği’ndeyse yüzde 37.

2009-2010 eğitim öğretim yılında sistem içerisinde bulunan toplam 679 bin 538 öğretmenin yüzde 80.9’u kadrolu, yüzde 10’u sözleşmeli, yüzde 9’u ise ücretli çalışıyor.




Son iki yılda ataması yapılmadığı için intihar eden öğretmen sayısı 21.

Adem Sarıusta, 3 üniversite bitirdi, ardından "Daha çabuk atanırım" diye yüksek lisans yaptı.
Ardından öğretmen olarak atanmayı bekledi, bir türlü atanmadı.
İki yıllık evli ve 1,5 yaşında bir kız çocuğu da olan Adem Sarıusta'nın son çare olarak bir çaycıdan da iş istedi, ancak geri çevrildi.
Bunalıma giren öğretmen adayı intihar etti.

20 yıldır sözleşmeli öğretmenlik yaparak geçinemeyen öğretmen Ahmet Fazlı Elçi yaz aylarında maaş almadığı için,
günlüğü 40 tl'ye hammalık yaparken kalp krizi geçirip öldü.

Çalışmadığı döneme ait sigorta primlerini de dışardan ödeyen Elçi 4 yıl sonra emekliye ayrılacaktı.



2009 yılı Polis Akademisi Meslek Yüksekokulları Öğrenci Adaylığı Sınavında soruların önceden belirli kişilere verildiği ortaya çıktı.

Sınava 61.000 kişi katıldı.

ÖSYM Yürütme Kurulunca polis okulları sınavı iptal edildi.




2010 Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS);

Kpss tarihinde bir ilk olarak, 350 kişi 120 soruda 120 doğru yaptı.

Bütün soruları doğru yapanların 228’inin özel dershanelerde ve okullarda çalışan öğretmenler olduğunu açıklandı.

Bir önceki sene olan 2009 yılında Türkiye birincisi dahil bütün soruları yapan tek bir aday yok.

Tekrarlanan Kpss sınavında en fazla 111 net çıkması üzerine YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan;
''120 sorudan en fazla 111 net yapan var. Kopya iddiaları güçlendi"




2011 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES);

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde düzenlenen sınavda adayların sınav numarası ile kitapçık numarası birbirine uymazken, kitapçıkta sayfalar karışık, sorular eksik çıktı.

Yedek kitapçıklar yetmeyince Manisa’daki Celal Bayar Üniversitesi’nden de yedek kitapçık getirildi. Ancak yedek kitapçıklar da yetmedi ve bazı adaylara yedek kitapçık verilemedi. Bu adaylar da sınav başladıktan 135 dakika dışarı çıkma yasağı nedeniyle salonda bekledi.

500 kişi mağdur edildi.




2011 Yüksek Öğretime Geçiş sınavı (YGS);

Sorularda şifre olduğu ortaya çıktı.

İstanbul'un Eyüp ilçesindeki Silahtarağa İlköğretim Okulu'nda YGS'ye giren tüm adaylar kız adaylardan oluştu.

Sınava 1.700.000 kişi katıldı.
Türkiye'de yaklaşık 550.000 öğrenci liseden mezun oluyor.

Adaylardan 38 bin 269'unun puanları 0,5'ten küçük olduğu için hesaplanamadı.

Savcılık daha soruşturma açmadan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve Yök Başkanı ÖSYM başkanının "şifre yoktur" açıklamalarından sonra tatmin olduklarını açıkladılar.

ÖSYM Başkanı Ali Demir'in doçent iken, 1990 yılında Teknik ve Tekstil adlı derginin dokuz bölüm süren bir yazı dizisinde Alman Peter Latzke'nin yazdığı makaleleri kendi yazmış gibi gösterdiği ortaya çıktı. İntihalin fark edilmesi üzerine Demir 'özür' yazısı yayımladı.

Ösym başkanının açıklamalarından tatmin olmayan öğrencilerin protesto eylemleri için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan;

""2000 genci yürütmek önemli değil, Biz de eylem yapan öğrencilerin karşısına 5 bin, 10 bin genci koyarız ama gerilimden yana değiliz"

İkinci sınav olan 2011 Lisans Yerleştirme Sınavına (LYS) bu yıl 895 bin 89 aday başvuru yaptı. Adayların 275.000'i üniversiteye girebilecek.




Son iktidar döneminde en son Yök başkanı tarafından açıklanan 2012 yılında üniversiteye girişte uygulanacak olan "olgunluk sınavı" dahil devamlı olarak sınav sistemleri ve içerikleri değiştirildi.



Türkiye'de eğitimde eşitsizliğin simgesi olan dershaneler ilkokuldan itibaren gölge eğitim sistemi olarak varlıklarını sürdürüyorlar.

Türkiye'deki özel dershane sayısı 4 bin 193. (Bu sayı 1994 yılında 1089, 2002'de 2 bin 122)

Dershaneye giden öğrenci sayısı 1 milyon 174 bin 860. (Bu sayı 1994'te 317 bin 217, 2002'de 606 bin 522'ydi.)

Günümüzde ÖSS için dershane ücreti 2 bin TL'den başlayıp, 6 bin TL'ye çıkıyor.
Dershanelerin ÖSS hazırlık kurslarından ortalama kazancı 1 milyar 822 milyon 245 bin TL.

SBS için 5., 6., 7. ve 8. sınıfta dershaneye giden öğrencilerin sayısı da 540 bin 063. Dershanelerin SBS sınavından elde ettiği kazanç, 810 milyon 94 bin 500 TL.

Türk Eğitim Sen'in bin 100 lise son sınıf öğrencisi yaptığı ankete göre öğrencilerin yüzde 68.5'i üniversiteye dershaneye giderek hazırlanıyor.

Okulda aldığı eğitimle sınava hazırlananların oranı yüzde 19.3, dershane ve özel ders katkısıyla hazırlananların oranı ise yüzde 8.5. Öğrencilerin yüzde 70'i dershaneye gitmeden üniversiteyi kazabileceğine inanmıyor.

2010’da ÖSYM, MEB ve İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı sınavlara 9.9 milyon adayın girmesi beklenirken, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS)-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS), Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), Seviye Belirleme Sınavı (SBS), ehliyet, özel güvenlik sınavı olmak üzere toplam beş büyük sınava en az 4.9 milyar TL harcanması öngörülüyor.

2010 yılında, Türkiye’de yaşayan her yedi kişiden en az birinin sınava gireceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Hiç dershaneye gitmese bile sınava giren bir öğrencinin en az 200 TL’lik kitap aldığı düşünüldüğünde, dershaneye gitmeyen yaklaşık 1 milyon aday için de 200 milyon TL’lik bir ekonomi oluşuyor.

Yaklaşık 50 bin öğretmen ile 20 bin personel dershanelerden geçimini sağlıyor.

Bir yılda dershaneler için harcanan para ile kaliteli 7 yeni üniversite kurmak mümkün.




Türkiye'de okullarda yılda 180 gün eğitim verilirken,
gelişmiş ülkelerde bu süre 220 ve 250 gün arasında değişiyor.
Türkiye'deki 180 gün eğitim veren okullların yarısı yarım gün eğitim sistemini uyguluyor.




Açıldığı bölgede hangi alanda ağırlıklı olarak mühendise ihtiyacı duyulduğu araştırılmadan fakülte binaları dikildi.

Altyapısı hazırlanmadan, laboratuvarlar kurulmadan, kadrosunda profesör ve doçent öğretim olmayan mühendislik fakültesi kuruldu. Bir çok ilde üniversitelerde eğitim okutmanlarla yapılıyor.

Türkiye'de bir çok üniversitede eğitim ve öğretime uygun olmayan koşullarda eğitim yapılıyor.



13 Nisan 2009'da 29 bin öğrenciye burs veren bir derneğin genel başkanı,
Türkiye'de cüzzam hastalığını büyük ölçüde etkisiz kılmış bir hekim,
ve kanser hastası olan Prof. Dr. Türkan Saylan'ın evi, derneğinin genel merkezi ve tüm şubeleri Ergenekon soruşturması kapsamında polisler tarafından arandı.

Terör örgütü üyesi olarak topluma lanse edildi.

18 Mayıs 2010'da Türkan Saylan öldü.
Yıl 2011 hakkında herhangi bir mahkumiyet kararı ya da soruşturmasında herhangi bir gelişme bulunmuyor.




Her ülkenin geleceğini emanet edecek beyinler olarak gördüğü üniversite öğrencilerine Türkiye devlet olarak kalacak yer bulmuyor,
yiyecek yardımı yapmıyor,
ulaşımını kolaylaştırmıyor,
üzerine para istiyor;
2011 üniversite öğrenci harçları;

Tıp Fakülteleri 591 TL
Diş Hekimliği Fakültesi 494 TL
Eczacılık Fakültesi 494 TL
İTÜ İşletme Fakültesi Müh. 402 TL
Mühendislik Fakültesi 387 TL
Mimarlık Fakültesi 387 TL
Müh.-Mimarlık Fakültesi 387 TL
Mühendislik ve Tekn. Fak. 387
Mimarlık ve Tasarım Fak. 387
İnşaat Fakültesi 387
Makina Fakültesi 387
Maden Fakültesi 387
Elektrik-Elektronik Fak. 387
Kimya Metalurji Fak. 387
Uçak ve Uzay Bil. Fakültesi 387
Ziraat Fakültesi 387
Orman Fakültesi 387
Veteriner Fakültesi 386
Gemi İnş. ve Deniz Bil. Fak. 316
Deniz Bilimleri Fakültesi 316
Su Ürünleri Fakültesi 316
Denizcilik Fakültesi 316
Sanat ve Tasarım Fakültesi 316
Güzel Sanatlar Fakültesi 316
Tekstil Tekn. ve Tasarım Fak. 316
Hukuk Fakültesi 313
İktisat Fakültesi 313
İşletme Fakültesi 313
Siyasal Bilgiler Fakültesi 313
İktisadi ve İdari Bilimler Fak. 313
Fen Fakültesi 284
Fen-Edebiyat Fakültesi
(Fen Programı) 284
Dil Tarih ve Coğrafya Fak. 284
İlahiyat Fakültesi 284
Eğitim Fakültesi 284
Mesleki Eğitim Fakültesi 284
Sağlık Eğitim Fakültesi 284
Endüstriyel San.Eğt. Fak. 284
Ticaret Turz.Eğt. Fakültesi 284
Eğitim Bilimleri Fakültesi 284
Sağlık Bilimleri Fakültesi 284
Edebiyat Fakültesi 284
Fen-Edebiyat Fakültesi
(Edebiyat ve Sos.Prog.) 284
İletişim Bilimleri Fakültesi 284
İletişim Fakültesi 284
Tıbbi Biyolojik Bil.Prog. 281
Fizik Tedavi ve Reha.Prog. 281
Teknik Eğitim Fakültesi 281
Açıköğretim Fakültesi 71

2011 üniversite ikinci öğretim öğrenci harçları;
Veteriner Fakültesi 2.134
Tıbbi Biyolojik Bil.Prog. 2.134
Fizik Tedavi ve Reha.Prog. 2.134
Gemi İnş. ve Deniz Bil. Fak. 1.924
Deniz Bilimleri Fakültesi 1.924
Su Ürünleri Fakültesi 1.924
Denizcilik Fakültesi 1.924
Sanat ve Tasarım Fakültesi 1.924
Güzel Sanatlar Fakültesi 1.924
Tekstil Tekn.ve Tas. Fak. 1.924
Mühendislik Fakültesi 1.529
Mimarlık Fakültesi 1.529
Müh.-Mimarlık Fakültesi 1.529
Mühendislik ve Tekn. Fak. 1.529
Mimarlık ve Tasarım Fak. 1.529
İnşaat Fakültesi 1.529
Makina Fakültesi 1.529
Maden Fakültesi 1.529
Elektrik-Elektronik Fak. 1.529
Kimya Metalurji Fak. 1.529
Uçak ve Uzay Bil. Fakültesi 1.529
Ziraat Fakültesi 1.529
Orman Fakültesi 1.529
Fen Fakültesi 1.281
Fen-Edebiyat Fakültesi
(Fen Programı) 1.281
Hukuk Fakültesi 1.155
İktisat Fakültesi 1.155
İşletme Fakültesi 1.155
Siyasal Bilgiler Fakültesi 1.155
İktisadi ve İdari Bilimler Fak. 1.155
Teknik Eğitim Fakültesi 1.147
Dil Tarih ve Coğrafya Fak. 1.027
İlahiyat Fakültesi 1.027
Eğitim Fakültesi 1.027
Mesleki Eğitim Fakültesi 1.027
Sağlık Eğitim Fakültesi 1.027
Sağlık Bilimleri Fakültesi 1.027
Endüstriyel San.Eğt. Fak. 1.027
Ticaret Turz.Eğt. Fakültesi 1.027
Eğitim Bilimler Fak. 1.027
Edebiyat Fakültesi 1.027
Fen-Edebiyat Fakültesi
(Edebiyat ve Sos. Prog.) 962
İletişim Bilimleri Fakültesi 962
İletişim Fakültesi 962
Devlet Konservatuvarı 4.268
Sivil Havacılık Yüksekokulu 4.268



Tübitak Resmi Gazete’de 23 Mart’ta yayımlandıktan sonra ertesi gün memur adaylarının haberleştiği www.memurlar.net adlı internet sitesine personel alımı için ilan verdi.

Alınacak personel sayısının belirtilmediği, adaylar için İngilizce yeterliliğinin yanı sıra mesleki birçok şartın zorunlu tutulduğu ilanda ‘uzay konusunda tecrübeli araştırmacı’ arandığı belirtildi.




Hüseyin Çelik - Milli Eğitim Bakanı;
Cumhuriyet tarihinin en uzun süre görev yapan Hasan Ali Yücel'den sonra ikinci milli eğitim bakanı
Milli Eğitim Bakanı iken çoraplarında milli eğitim bakanı hüseyin çelik yazmıştır.

Kız meslek liselerinde okuyan erkek öğrenciler için;
"Harem ağası gibi dolaşıyorlar"
"Kız meslek liselerine erkek müdür verilmemesi gerekir"

"Öğretmenler bir sürüyü bile idare edemez"

Din dersi için;
“Anayasa bu dersi zorunlu kılmış. kimsenin çocuğu adına dilekçe verip, 'ben bu dersi almıyorum' deme lüksü yoktur"

"Türkiye' de en az 150 üniversite olmalı"

Dershanelerin ortadan kalkması için üniversite açılması gerektiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu yıl öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan 11. sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi kitabı'nda yer alan, abdest suyunun alyuvarların sayısını artırdığı yönündeki satırları savundu.

Türkiye'de insanları ikiye ayırdı;
birinci grup: "türban takanlar"
ikinci grup: "kafayı türbana takanlar"

Oks 2007 için;
"Böyle büyük sınavlarda bu tip hatalar olabilir.hata yapılan öğrenci sayısı az, okyanusta damla gibi"

Bu ülkede Aziz Nesin’in dinsiz olarak yaşayıp ölme hakkı varsa, inanan, dindar insanların da inanma ve inandıklarını yaşama hakkı vardır "

Dünya bankası Türkiye direktörü doğrultusunda, ülkemizdeki öğretmen maaşlarının yüksek olduğunu açıklamıştır ama buna rağmen ücretleri düşürmeyeceklerini açıkladı.

"İnsanlar mutfak ile tuvalet arasındaki bir boru değildir, insanların ruhu vardır"

Ygs şifreli soru skandalı sonrası;
"Bilgisayarlar aptaldır"

"Ben İzmir'i şuna benzetiyorum; pırıl pırıl nur topu gibi bir çocuk, burnu akmış, kir pas içinde. Yüzünü gözünü temizlediğiniz zaman güzelliği ortaya çıkar."



Nimet Çubukçu - Aile ve Kadından sorumlu Bakan, Milli Eğitim Bakanı;
mesleği avukatlıkken ve musiad davalarında şirketleri savunan milli eğitim bakanı olan; bihabersiz – emine erdoğan'ın yakın arkadaşı

Çocuk yuvalarındaki işkence olayları cumhuriyet döneminde hiç olmadığı kadar arttı.
kendisine bağlı çocuk esirgeme kurumu gibi kurumlarda hemen hiç kadın yönetici olmadı.

Malatya çocuk yuvasındaki olaylardan sonra yaptığı;
"Ziyaret ettiğim kuruluşların hepsinde en az dörder muhbirim var"
"Her yurtta çocuk muhbirlerim var"

"Akp'lilerin imam nikahli eslerini gundeme getiriyorlar. Chp'lilerin de metresleri var"

"Devlet tarafından korunma ihtiyacı olan ve korunamayan tek bir çocuk yok".

Deniz Baykal'a;
"Neden eşinizi yanınızda taşımıyorsunuz?"
Deniz Baykal;
"Olcay sepet mi ki yanımda taşıyayım"

Görme engelli öğrencilere
''Ankara'da nereleri gördünüz?''

Kadro alamayan öğretmene;
"Sözleşmeli öğretmenliği seçmeseydiniz."

Kendisini eleştiren iki öğretmene;
"Öğretmenlik konuşma olduğu kadar dinleme sanatıdır da"

Ankara'da okumayı yeni öğrenen öğrencilere verilen performans ödevi için Chp'li vekillerin "bir saat içinde siz yapın, bütün eleştirilerimi geri alacağım" eleştirileri üzerine;
"Üniversite sınavında dereceye girerek girdim"


Ali Babacan;

Yumurta eylemi sonrası;
"Bunu fiziki eyleme çevirmek başka ideolojilere hizmet ediyor. Bunların arkasında kasıt var örgütler var. Bunun raporları var."

Burhan Kuzu;

"Madem büyük şirketlerde çalışmak istiyorlar, gitsinler iyi üniversiteleri kazansınlar "

Egemen Bağış;
Bahçeşehir üniversitesindeki protestolar için;
"Daha 18 yaşındasınız. Herşeyi bildiğinizi sanıyorsunuz, ama hiçbir şey bilmiyorsunuz, öğrenmeye de niyetiniz yok"


Cemil Çiçek;

Ygs skandalı sonrasında
"Benim bu konuda sizden bir farkım yok. Çünkü Ösym'ye atamaları ben yapmıyorum. Sınav sistemine atamaları ben yapmıyorum, ama buna rağmen halka bunun hesabını ben veriyorum, hükümet veriyor."

"Ygs ile ilgili, bu konu tabii bağımsız bir organda meydana gelen bir gelişmedir. sayın cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı. sayın ösym başkanı da bir açıklama yaptı biz bu açıklamanın doğru ve yeterli olduğu kanaatini taşıyoruz."

"Cumhurbaşkanımız tatmin olduysa, biz de tatmin olmuşuzdur"


Selma Aliye Kavaf

"Öğretmenliğe dershanede başlayan bir ekoldük. dershanede beş yıl çalıştım."

Akif Beki Başbakan Danışmanı – Radikal gazetesine transferi sonrası;
"Öğrenciler toplantıya alınmadıkları gerekçesiyle yürüdüklerini söylediler. toplantının yapıldığı yere yürümek demek, toplantıyı basmak demek."
Mirgün Cabas;
Akif, sen gerçekten öğrencilerin başbakanın dahil olduğu bir toplantıyı gidip basabileceklerini düşünüyor musun?
"Basamadılar işte, ortaya böyle nahoş görüntüler çıktı."

YÖK Başkanı Yusuf Özcan'ın, TBMM Başkanı Köksal Toptan'ı ziyareti sırasında mikrofonun açık olduğunu unutarak;

Meclis Başkanı, YÖK Başkanı’na gazetecileri göstererek "Sayın Başkan, YÖK ile ilgili söyleyecekleriniz varsa..." diyor.

Özcan, "Hayır yok hocam. Mümkün olduğu kadar bu işten kaçıyorum. Hem Sayın Cumhurbaşkanı tavsiye etti, hem de sayın Başbakan. ’Aman hocam. Bir şey söylersin, ipimizi çekerler’ dedi"

Mikrofon yine açık, kişiler ve yer farklı;

Bürokrat: Yeni YÖK Başkanının havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor?
Bakan Unakıtan: İsterse söylemesin.

Bürokrat: Bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak Sayın Bakanım çok ciddi başarı olur.

Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık.Gülüp oynasınlar.Daha sesleri çıkmaz.Tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece.


Kültür Bakanı Ertuğrul Günay;

Boğazdaki okulları otel yapma fikrini ortaya attı.

Kültür Bakanı Atilla Koç;

"Türk alfabesi 32 harf olsun"

Suat Kılıç;

Burhan Kuzu'nun "yumurtayı atmak yerine yeseniz beyinleriniz gelişirdi" mealindeki sözlerinin hakaret içermediğini izah etmek için;
"Sayın Kuzu, hakaret etmiyor: öğrencilere faşist demiyor, terörist demiyor, komünist demiyor..."

Burhan Kuzu;

"Üniversiteye gerekirse polisin girmesinde sakınca yoktur"

23 Nisan'da Bülent Arınç'ın meclis başkanı makamına temsili olarak 22 yaşında bir adam oturtuldu.

Akp'li Cüneyt Zapsu adını Cüneyd Zapsu olarak değiştirdi.
Akp'li Ömer Dinçer'in sahte evrakla profesör olduğu anlaşıldı.
Zaman gazetesini referans aldığını ifade etti.

Mehmet Ali Şahin Ygs şifreli soru skandalı sonrası;

"Kızım da sınava girdi. Ne ben ne kızım endişe duymuyoruz. Haksızlığa uğradığı kanaatinde değilim. Sonuçları bekliyoruz. Yeni sınava hazırlanıyor"


Abdullah Gül

Daha savcılık soruşturmanın başındayken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YGS'deki ''gizli şifre'' iddialarıyla ilgili olarak;
''Başkandan (ÖSYM Başkanı Ali Demir) aldığım bilgiler beni tatmin etti. Öğrencilerimizin güvenle kendilerini ikinci sınava hazırlamaları gerekir'

Rektör seçimleri ile ilgili:
"Seçimlerde “en yüksek oyu almış olma'nın sadece seçimin sonucuyla ilgili bir durumdur; adaylar arasında bir “üstünlük” sıralaması anlamına gelmemektedir."

Eskişehir anadolu üniversitesi'nde yapılan seçimdeki oy dağılımı:
Prof. fevzi sürmeli 334
Prof. hasan mandal 295
Prof. davut aydın 96
şeklinde oluşmuş fakat rektör olarak davut aydın atanmıştı.

"Alevi rektör de, Chp'li rektör de atadım"
Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildikten sonra üniversitelerdeki "rektör kim olsun" seçimlerinden 3. sırada çıkan adaylar (1 oy alan dahil olmak üzere) rektör yapıldı.


Recep Tayyip Erdoğan:

Ygs şifreli soru skandalı eylemleri sonrasında;
"Biz de kalkarız onların karşısına 5.000 – 10.000 tane genci koyarız"

Şişli’deki öğrencilerle Şemdinli’deki öğrencilerin hemen hemen aynı teknik imkanlara sahip olduklarına dair;
Şişli ile Şemdinli aynı imkanlara sahip”

30 Eylül 2009'da;
“Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok

23 Nisan 2010'da kendi koltuğuna oturtulan çocuğa söylediği söz;
“Başbakan sensin, ister asar ister kesersin“

Mayıs 2011 ygs şifreli soru skandalını takip eden Milliyet Gazetesi Abbas Güçlü'yü kastederek;
"Mensubu olduğu yayın organının televizyonunda da köşesinde de sürekli bu işi takip etti. Maşeri vicdanda mahkum olacaktır. Gelecekte de bedelini çok ağır ödeyecekler tabi"

YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan Teziç’e;
"Burası (kafasını göstererek) basmıyor. Hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor."

Rektörlere;
"Haddinizi bilin edepsizler "







GELİR DAĞILIMI / EKONOMİ
Son İktidar





 Türkiye'nin büyüme hızı cumhuriyet tarihi boyunca yüzde 5, 2003 – 2011 arası yüzde 4.8,
Türkiye 1967 yılında dünyanın 14. büyük ekonomisiyken, 2011 yılında 17. durumda.

Türkiye'de son 8,5 yılda 34 milyar doları bulan özelleştirmelere rağmen,
2002 yılında 214 milyar dolar olan borç,
2011 yılında 630 milyar dolara ulaştı.
Kişi başına düşen kamu borcu 2.918 dolardan 4.152 dolara yükseldi.
Türkiye'nin dış borcu 125 milyar dolardan 282 milyar dolara ulaştı.


Özel sektör, dışardan %2,5 faizle aldığı parayı hiçbir yatırıma harcamadan devlete %17,6 faizle verdi.
Aradaki fark olan %15, net kar olarak özel sektörün cebine girdi;
2002-2007 arasında devlet özel sektörden 105 milyar dolar borç aldı, özel sektör bu paradan net 60 milyar dolar faiz farkı kazandı.


Akp iktidarı öncesi ihracatın yüzde 52'si ithalata dayanırken şimdi ihracatın yüzde 81'i ithalata dayanıyor. Türkiye’de ihracat yapan 28 ana sektörden 16’sının “net ithalatçı” durumunda.

Türkiye’nin 2005-2010 dönemi dış ticaret verileri, net ithalatçı sektörlerin, 719 milyar dolarlık ithalat yaptıklarını, buna karşılık 268 milyar dolarlık ihracat yapıldı.

Cari açık 0.63 milyar dolardan 48,5 milyar dolara çıktı.
Cari açığın milli gelire oranı 2010 yılında yüzde 6,5.



Sadece 2011 mart ayında yabancı "sıcak para"nın Türkiye'deki portföy yatırımlarında elde ederek götürdüğü kâr 1,37 milyar dolar,
100 günlük bir dönemde dolar cinsinden yüzde 36,
Euro cinsinden yüzde 37 getiri sağlayanlar sağlayan sıcak paradan hiçbir vergi alınmıyor.
Türkiye'de borsanın %65'i yabancıların elinde.



Maliye Bakanlığı, 2011 yılının ilk çeyreğinde tahakkuk eden 157 milyar 219 milyon TL genel bütçe gelirinin ancak 66 milyar 287 milyon TL’sini tahsil edebildi. Böylece her 100 TL’lik bütçe gelirinden 58 TL’si, vergi gelirlerinden ise 46 TL’si tahsil edilemedi.
8,5 yılda 4 kez mali af çıktı.


Faturasını geç ödeyene Türkiye'de yıllık enflasyonun nerdeyse 10 katına ulaşan cezalar uygulanıyor,
yıllık mevduat faizi yüzde 8 iken, fatura gecikme cezası aylık yüzde 4,5, yıllık yüzde 50'lere dayandı.


Türkiye'de benzin fiyatlarının %70'ini ötv ve kdv oluşturuyor.
Avusturyalı OMV'nin, Doğan Holding'in Petrol Ofisi'ndeki hisselerini 1 milyar Euro'ya almasıyla yabancıların akaryakıt dağıtım sektöründeki payı yüzde 50'yi geçti. 5 yabancı sermayeli şirketin; OMV, Shell, BP, Total ve Lukoil-Akpet'in benzin ve motorin pazarındaki payı yüzde 65,1'e çıktı.

Enerji Piyasası Denetleme Kurulunun verilerine göre sektörde halen 51 şirket faaliyet gösteriyor. Beş yabancı sermayeli şirket pazarın yüzde 65,1'ini yönetirken 46 yerli şirket pazarın yüzde 34,9'unu elinde bulunduruyor.


Aralarında iş bulma umudu olmayanların da yer aldığı işsizlik oranına iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar ile mevsimlik çalıştığı için işsiz durumda bulunanların eklenmediği Tüik'e göre ocak 2011 işsizlik 3.044.000 kişi. (eklendiği taktirde 5.352.000 kişi)

Türkiye tarihinin en büyük mali krizini yaşadığı yıl olan 2002 yılında işsiz sayısı 2.412.000 kişi.

Türkiye'de istihdamın üçte ikisine yakınını küçük ve orta büyüklükteki işletmelerce (Kobi) sağlanıyor.

OECD'de 2009 itibarıyla istihdam oranı ortalama yüzde 66.1 iken bu oran Türkiye'de yüzde 44.3 ile en düşük düzeyde.

Toplu iş sözleşmelerinden yararlanan çalışan sayısı 800 bin civarında.
sendikalaşma oranının yüzde 6.51
çalışan her 100 kişiden ancak 6′sı sendikalıdır.
Bu Afrika ülkelerinin bile çok gerisinde bir ortalamadır.”


AKP öncesinde emekli enflasyon oranı kadar artış alırdı. AKP ile emekli ilk kez enflasyonun üçte biri kadar bile zam alamadı.
Aylıkları yetmediği için çalışmak zorında kalan emeklilerin emekli maaşlarında kesinti uygulaması başlatıldı.
Çıkarılan yasayla emekli aylığının hesaplanmasında kullanılan güncelleme katsayında, GSMH’nin yani refah payındaki artışın yüzde 100’ü değil yüzde 30’u dikkate alınacak.


Türkiye'de 2010 yılında en zengin grup ile en fakir grup arasındaki fark 17,7 kat arttı”
2004′te 6 dolar milyarderi vardı, şimdi 39′a çıkmış. Dolar milyarderleri 33 kişi artmış. İşte adalet, helal olsun… Dolar milyarderlerinin geliri de yüzde 20 artarak 104 milyar dolara ulaştı.
Emeklilerin aylıklarına bu gelir artışı %4 olarak yansıdı.

Hane halkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20'lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,6, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 5,6 oldu.

Nüfusun en fakir yüzde 10’luk dilimi, toplam gelirin yüzde 2.2’sini, en zengin yüzde 10’luk dilimi toplam gelirin yüzde 30.9’unu elde ediyor.

Türkiye'de muhtaç durumda olan kişi sayısı 20 milyon.

2009 yılında teğet geçen kriz, zengini daha zengin fakiri de daha fakir hale getirdi. En fakir yüzde 10’luk kesimin kullanılabilir gelirden aldığı pay yüzde 2.1’e geriledi. En zengin yüzde 10’luk kesimin payı yüzde 30.9’dan, yüzde 32.2’ye yükseldi.

EN zengin 100 Türk'ün sahip olduğu servetin yüzde 60'ı, 17 ailenin kontrolünde. Ailelerin toplam serveti 67 milyar doları buluyor. Sabancı 14 kişi ve 11.3 milyar dolarlık servetle listeye en fazla kişi sokan aile olurken bu aileyi 9.6 milyar dolarla ilk 100'e 7 kişi sokan Koç ailesi izledi.
Şehirlerde yoksul sayısı yüzde 5.8, kırsal kesimde ise yoksul kesim yüzde 9 arttı.

Yürürlükte olan asgari ücretin 629,95 lira,
bu tutarın dört kişilik bir ailenin mutfak harcamasını ancak 21 gün,
asgari ücret sadece 6,5 gün ''insan onuruna yaraşır bir yaşam imkanı'' sağlıyor.

Maaş-ücret gelirleri yüzde 42,9'luk oranla toplam gelir içinde en fazla paya sahip. Bunu, yüzde 20,4 ile müteşebbis gelirleri izledi. Müteşebbis gelirlerinin yüzde 73,7'si tarım-dışı sektörden oluştu.

Türkiye'nin en zengin kenti İstanbul'da 26 ilçe belediyesinin 50 iftar çadırında her gün 180 bin kişi karnını doyuruyor.
Ülkenin başkenti Ankara'da 30 ayrı yerde, belediyeye muhtaç 18 bin kişi her gün iftarını açıyor.
İzmir'de günde 6 bin kişi.

Tüik istatistiklerine göre 339.000 kişi açlıktan ölme sınırında bulunuyor.

OECD bölgesinde ortalama yoksul nüfus oranı yüzde 11.1, Türkiye'de yüzde 17, ABD'de yüzde 17.3, Meksika'da yüzde 21. Çek Cumhuriyeti yüzde 5.4 ile en iyi durumda.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) ‘Bir bakışta toplum’ raporunda en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkeler Şili, Meksika ve Türkiye olarak sıralandı.

12 milyon nüfuslu İstanbul'da 10 milyon icra dosyası bulunuyor.

Mayıs 2011'de 186 milyar 642 milyon tl'lik tüketici borcunun 45,2 milyar tl'si kredi kartlarından oluşmakta.


Türkiye;

Kişi başına milli gelirde 54.,

İnsani kalkınmışlık endeksinde 83.,

İş yapma kolaylığı endeksinde 65.,

Dünya rekabetçilik endeksinde 61.,

Yolsuzlukta 56. ülke.



Türkiye'nin yüzde 42,2'sinin konutunda 'sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve benzeri' sorunlar söz konusu.

Yüzde 42,9'unun oturduğu konutta 'izolasyondan dolayı ısınma sorunu' yaşanıyor.

Yüzde 59,3'ünün hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) bulunmakta, bu borç ödemeleri yüzde 29,3'ünün hanesine 'çok yük' getiriyor.

Yüzde 87,4'ü 'evden uzakta bir haftalık tatili', yüzde 62,5'i 'beklenmedik harcamalarını' ve yüzde 82,1'i 'yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını' ekonomik nedenlerle karşılayamıyor.

Yüzde 60,5'i 'iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek' yiyemiyor.

Yüzde 37,8'i evin ısınma ihtiyacını 'yeterince' karşılayamıyor.

Yüzde 43,9'u 'yeni giysiler' alamıyor.

Nüfusun yüzde 40’ı kendilerine ait olmayan konutta oturuyor.

Her 100 kişinin 42’sinin oturduğu konutun çatısı sızdırıyor, duvarı nemli, penceresi çürümüş, ev iyi ısınmıyor. 80’i mobilyasını yenileyemeyecek durumda.

Her 100 hanenin 60’ında borç sorunu var. 30 hanenin borç yükü çok ağır.



Devlet İstatistik Enstitüsü'nün enflasyon hesaplaması için fiyatındaki değişmeleri izlediği ürünler;

Hortum, yaş pasta, antep fıstığı, leblebi, madlen çikolata, ruj, oje,fanila, iç çamaşırı, cam,musluk, kilit, tül perde, soba borusu, böcek ilacı, çalı süpürge, gündelikçi kadın ücreti, enjektör, yara bandı, gözlük camı, patinaj zinciri, oto pastası, pinpon topu, lego, flüt, spor toto, milli piyango, hamam ücreti, ahtapot, kalamar, karides, balık yumurtası (havyar), mermer, kireçtaşı,zımpara, yem, ciklet, ispirto, çuval, sütyen, külot, kereste, cd-kaset,kimyasal maddeler, gübre, barut, dinamit, lastik eldiven, cam yünü, tuğla, alçı, teneke kutu, fişek,oto jantı, korna, elektrik sayacı, tencere, çöp sepeti, ampul, pil, tornavida, kum, dikenli tel, dikiş makinesi, matkap ucu, kadın bağı, kiremit, yapıştırıcılar, mürekkep, kolonya, serum,demir, bakır.

Listede olmayanlar:

Peynir, zeytin, çay, şeker, yumurta, çiçek yağı, zeytin yağı, makarna, helva, bal, reçel, kahve,ekmek, margarin, salça, sucuk, et, süt, pirinç, mercimek, nohut, kuru fasulye, un, bebe bisküvi,meyve suyu, sigara, ekmek, deterjan, çocuk bezi, piknik tüpü, doğal gaz,elektrik, su, telefon,sebze, meyve...



2003 yılında toplam 103 milyon lira olan örtülü ödenek harcaması,
2010 Aralık ayı başı itibariyle 383 milyon 170 bin 247 liraya yükseldi.



2011 Mart TÜİK iş gücü araştırması;

15 yaşın üzerindeki 52 milyon insanımızın sadece 22 milyonunun işi var. 3 milyon insanımız işsiz.

İşi olan her 100 kişinin 43’ü kayıt dışı çalışıyor.

Her 100 gencin 21’i sokaklarda geziniyor.

Meslek lisesi mezunu kolay iş bulur zannederiz. Meslek lisesi mezunu 332 bin kişi iş arıyor.

2010 yılında 100 kişinin 60’ı gelirleri düştüğü için daha ucuz ürün tüketmeye başlamış.

Çünkü 100 kişinin 27’sinin geliri azalmış.

100 kişinin 27’si daha önceki birikimleri harcamak zorunda kalmış.

100 kişinin 34’ü borçlanmış.

100 kişinin 0.9’u evini, arsasını, yazlığını satmış.

100 kişinin 0.5’i iflas etmiş. Dükkânını kapatmış.


Türkiye'de göç;
TÜİK 2010 yılına ait Adrese Dayalı NüfusKayıtları;

İstanbul’un 13.2 milyon nüfusunun 2.1 milyonu yerli, 11.1 milyonunu dışardan gelenler oluşturuyor.
Bu oran Ankara‘da 3.2 milyona karşı 1.6 milyon.
2.3 milyon İzmir nüfusuna kayıtlı kişi varken dışardan gelip ikamet edenlerin sayısı 1.7 milyon.

Ardahan nüfusunun %80'i, Tunceli'nin %75'i kendi illerinden göç etmiş durumda.


Bankalar ”kart aidatı, hesap işletim ücreti, havale masrafı vb. bankacılık hizmet gelirleri ile tüketici kredilerinden aldıkları ücret ve komisyonların” sayesinde 2010 yılında 14,5 milyar lira gelir elde etti.

AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında bankalarca kredilerden alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirleri 2 milyar lira civarında iken bu tutar 2007′de 10,5 milyar lira, 2010′da 14,5 milyar lira olmuştur.

Tüketicilerden alınan hizmet gelirlerinin tüm gelirler içindeki payı;,
2002 yılında yüzde 6 ,
2007 yılında yüzde 11,5,
2010 yılında yüzde 13,8.

Bazı alınan komisyonlar;
her hesaptan aldıkları yasadışı hesap işletim ücreti,
kendi hesabına para yatıran,
kendi hesabına başka bir bankadan havale gelen tüketiciden aldığı komsiyonlar,
kredi kartlarından alınan yıllık kullanım ücreti,
şubede yapılan işlemlerde dekont istemek


Bankalar tarafından ve hacizlenen gayrımenkuller;

2009 Mayıs’ında toplam 2 bin 744 olan hacizli gayrimenkul sayısı 2010 yılının Mayıs ayında 3 bin 285’e ulaştı.

2009'dan 2010'a bir yıl içinde el koyulan fabrika sayısı 51’den 77'ye çıktı.
Fabrikaların toplam muhammen bedeli ise 201 milyon 179 bin TL olarak görünüyor. Bir önceki yıl ise 51 bankanın muhammen bedellerinin toplamının 235 milyon TL olduğu gözlendi.
El konulan büyüklü küçüklü işyeri sayısı 228, dükkan sayısı da 331 oldu.
Geçen yıl işyeri hacizlerinin sayısı 654 olarak kayıtlara geçti.

Bankalar 402 adet arsa, bin 569 adet villa ve daire tipi konut, 77 adet bina ve 452 adet tarlaya da el koydu.




ÖZELLEŞTİRME


Bankacilik alaninda satilanlar:
Oyakbank,Denizbank,Sekerbank,Adabank,Akbank,Alternatifbank,Turkishbank,Sitebank,Türkiye Ekonomi bankası, Yapi Kredi bankası, Disbank, Garanti bankası, Finansbank, C Kredi Kalkinma bankası, Tekfenbank, MNG Bank, Demirbank, Vakifbank, Emlak bankası, Türkiye Halk bankası, Imar bankası, Kibris Kredi bankası, Marmarabank, Impenxbank, Toprak Bank, Tat Yatirim bankası
Sigortacilik alaninda satilanlar:
Ray Sigorta, Acibadem Saglik Hizmetleri Acibadem Sigorta, Basak Sigorta ve Basak Emeklilik, Türkiye Genel Sigorta, Anadolu Hayat Emeklilik, Garanti Sigorta ve Garanti Emeklilik, Ihlas Sigorta, Isvicre Sigorta, Emek Hayat Sigorta, Seker Sigorta, Güven Sigorta, Ankara Emeklilk



Mehmet Şimşek
Mülkiye'den mezun olduktan sonra iktisatçı olarak çalıştığı Abd Ankara Büyükelçiliği'nde tercümanlık görevi yaptı.

Abd'de çıkan son kriz sonrası batan Merrill Lynch'teki görevi olan "Ortadoğu ve Afrika bölgesi ekonomik ve stratejik araştırmalar bölümü başkanlığı"ndan istifa ederek Akp'den milletvekili adayı oldu.
İngiltere'de çalışıyorken yılda 760.000 dolar kazanıyordu.

"Tekstil'i Çin'e bırakalım"

"Türkiye'de ücretler son derece iyi"

"Emekli maaşları çok yüksek düşürülmeli"

Doların yükselişi ile ilgili olarak;
"Ben her gün ekonomik değerlendirme yapmak zorunda mıyım?

"Kimse işten çıkarılmıyor, sadece yeni mezunlar iş bulamıyor"

"Hane halkının durumu iyi. bankaların durumu iyi. bir takım kırılganlıklar var ama özel sektörün durumundan da o kadar çok korkulacak, o kadar çok kötü bir durum yok."

''Hangi sektör olursa olsun bizim yaptığımız düzenlemelere uymak zorundalar. uymazlarsa biz alternatif yolları geliştiririz, uymak zorunda kalırlar. bizim bir gelir hedefimiz var, o gelir hedefini yakalayacağız. gelir hedefimiz gerçekçi. bunların tutturulması için de gerekli adım atılacaktır''

"Bu hükümetin bir suçu varsa o da özelleştirme sonucu açıkta kalanlara merhamet göstermesidir"
Kısa süre önce başlayan zamlardan sonra;
“Onlar zam değil vergi”

İşsizler iş aradığı için işsizlik yüksek”

Her bir işçinin 30 bin lirasına el konulmaya çalışılmasına;
"Biz 10 bin lira veriyoruz. 10 bin lira ile piyasaya atılıp başarılı olan çok işadamı tanıdım."

Tekel işçilerini kastederek;
"Sosyal devlet müflis devlet değildir"
"Hatamız tekel işçilerine merhamet etmek"

"İşsizliğin sebebi işçilerin kıdem tazminatı ve emekli maaşlarıdır"

Ben yeni yıla zamlarla girmeyeceğimizi söylemiştim. o nedenle bu düzenlemeyi erken yaptık”

"Biz Tedaş olarak, devlet olarak bu işi beceremiyoruz. o yüzden kısım kısım özelliştiriyoruz. nasılsa elektrik direklerini, dağıtım santrallerini sırtlarına alıp götürecek halleri yok. Bir süre sonra devlette onlardan geri alacak"

''2011 yılı içinde ne yeni vergi, ne vergi artışı, ne bir vergi indirimi öngörüyoruz"
28 Ekim alkole %30'luk vergi zammından sonra;
“Ben yeni yıla zamlarla girmeyeceğimizi söylemiştim. o nedenle bu düzenlemeyi erken yaptık”

'Benzin nerede 4 liraymış ben görmedim'

"Elimde şu an resmi rakamlar yok ama ben hiç bir ücretli öğretmenin 1.000 tl altında maaş aldığına inanmıyorum"


Ali Babacan;

"Bp'ye, Shell'e, Amerikan enerji kurumu'na sordum; yenilenebilir enerji gereksiz"

Son zamanlarda suç oranındaki artışın ekonomik değil ahlaki bir problem olduğunu iddia etti.

Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını için;
"Bütün islam alemine hayırlı olsun"

G20 ülkelerine diğer ülkelere ekonomide düzelme için neler yapmaları konusunda;

"Günü gününe ödeyenlere bir güzellik, bir kolaylık olmalı mı? belki vicdan muhasebesine koyduğumuzda olabilir gibi görünüyor, ama bir vicdan muhasebesi var, bir de paranın muhasebesi var'

"İş adamından, doktordan, avukattan vergi alamadığımız için vergiyi benzinden alıyoruz."

"Devletin vergi gelirinin 4'te 1'ini tek başına sağlayan bir kalem yaptık, akaryakıtın bu hale gelmesinde de ötv'yi araç olarak kullandık."



Ömer Dinçer;

Tekel işçi eylemi için;
"Ben de size bir hak arama hikayesi anlatayım. Bunlar özelleştirilince aslinda işsiz kalacaklardı, biz onları 4c'ye sokuyoruz. Bunu da yapmasak işsiz kalacaklar. Bir de ekonomik kriz var. Bunların 4c'de alacağı ücrete çalışmaya hevesli dışarıda bir sürü işsiz var"

Binali Yıldırım;
"Bankalar çok kazandı, zekatını verecek"

"Bizde para bol ama tekel işçisi hakkına razı olacak"



Kemal Unakıtan – Maliye bakanı.

"Bütün Rusya ülkelerini gezdim, baktım biz daha komünistiz"

"Bir ahbap bana geldi, ne yaptın dedim, üç şirket kurduk dedi, e peki şimdi n'oldu dedim, e para yok ne iş yapalım diye düşünuyoruz dedi; ulen, para yoksa ne düşünuyorsun dedim, para yoksa bir iş olur mu?"

"Türkler vergi vermeyi sever"

İzmir'e yerel seçimler öncesi;
"Taha Aksoy seçilirse Başbakan ve Maliye Bakanı memnun olur. Ne demek istediğimi anladınız. kazançlı çıkarsınız"

"Biz sağlığa zararlı diye sigaraya zam yapıyoruz. 4. Murat gibi yasaklamıyoruz ki, sadece küçük zamlar yapıyoruz"

Satın almaya çalıştığı piyango biletine fazla para verip üstünün biletçi kalmasını isteyen ancak biletçi ısrarla kabul etmeyince;
"Lan oğlum bu milli piyango benim, alsana işte"

Devlet Bakanı Zafer Çaglayan'ın elinden baklava yerken;
"Keşke her Maliye bakanının başına böyle birşey gelse"

"Paranızı dikkatli harcayın, yoksa şapa oturursunuz"

"Satacağız, satacağız. Herşeyi satacağız. Kar edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe. Yerli yabancı herkes gelsin. Yakında Sümerbank tarihten siliniyor, bitirdik. Elinde bir şey kalmadığı gibi ismini de kaldırıyoruz. isim hakkını satarız o başka"

"Maliyeye yamuk yapmayın"

Diğer bakanlıklara;
"Herkes para istiyor ölücem mahvolacam diyor, şimdiye kadar ne kimse öldü ne de mahvoldu, hatta para vermedikçe memleket daha da güzel oldu"

"Yok referandum yapacaklarmış, yok kamuoyuna bakacaklarmış. belki almayacaklarmış. paşa gönülleri bilir. ama biz oraya çatır çatır gireriz"

"Tüpraş'ı Koç'tan iyi mi yöneteceğiz"

"Kimse fabrikaları sırtlanmış götürmüyor
Ahmaklık yapmayın
Türkiye artık geri dönülemez bir yola girdi
Hem işsizlikten bahsedeceksin hem sermaye gelmesin diyeceksin, bu akılla bağdaşır bir şey değil"

"Yabancı sermaye yeni cami önündeki kuşlara benzer, kuşlar neden toplanıyor. çünkü orası güvenli
Bütün yatırımcıların başımızın üstünde yeri var
Türkiye'ye gelen herkese hoş geldiniz, sefa getirdiniz diyorum
Akp hükümetinin en temel politikalarının başında özelleştirme gelir"

"Devam edeceğiz karlı, zararlı ne varsa satacağız
Siyasilerin çiftliği olan yerleri satıyoruz, milletin yükünü azaltıyoruz
Bazı özelleştirmeler için 'milli menfaatimize aykırıdır' diyorlar, asıl bunları satmazsak milli menfaate aykırı olur, biz popülizm yapmıyoruz, kimse palavra atmasın."

Yav diyolar ki otel odasında görüşüyor bunlar. kardeşim görüştüğüm yer Davos, bilirsiniz etraf kar buz. Otel odasında görüşecem tabi, o soğukta avluda mı görüşeyim?”

"Ne banka bırakacağız ne fabrika ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. hepsini satacağız"

Sümerbank için;
"sümerbank tarihten siliniyor. elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz."

Seka için;
"Stratejik bir yermiş. ne stratejisi! önemli olan müşteri bulmak. müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. seviyorum bu işleri"

Şeker fabrikaları için;
"Kar edeni de, zarar edeni de satacağız."

Tüpraş için;
"Parayı veren düdüğü çalar. Tüpraş'ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş"

Tekel için;
"Babalar gibi satarız."

Petkim için;
"Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar, gelsinler işgal etsinler."
"Onu değil, 10 yıl öncesine göre daha iyi durumda olup olmadığımızı sormak lazım. kişi başı milli gelir 5.000 dolara geldi, herkese yansıdı bu, kimine az, kimine çok."

"Bütçe delinirse sizde delinirsiniz"

Galataport ihalesinin iptal edilmesi için;
"Galataport galatamort oldu"

''Atalarımın dediği gibi; meyveli ağacı taşlarlar''

Hakkında verilen 3. gensorunun savunmasında
"Tez zamanda 4. önergenizi bekliyorum"
"2 kutu yumurtaya memleket gundemini kitlediniz be"

"Bizim petrolümüz vergilerdir"

Eskişehir milletvekili adayıyken;
Eskişehir, enternasyonal bir şehir olacak. Eskişehir’i dünya markası yapacağız. eskiden bir eskişehirspor vard'ı. Nerede şimdi bu Eskişehirspor? Onu da Süper Lig’e çıkaracağız merak etmeyin. futbolcuyu ben alırım. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin maliye bakanıyım.
Çevre yollarını genişletme çalışmaları sürüyor. Bakan arkadaşlarıma önceliği Eskişehir’e vermelerini söyledim. Birinci önceliği vermezse ne olur? Maliye bakanından zırnık para alamaz kimse. Bende işler pratik. Ya Eskişehir’e hizmet, ya güle güle. ne yapalım? Beni maliye bakanı yapmışlar, yapmasaydılar.”s

"Diğerlerini nasıl çıkardıysak Eskişehirspor'u da oyle cikaririz"

"3 futbolcuyu aldık getirdik. Başka derlerse, şu futbolcuyu istiyoruz derlerse bakarız."

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden Eskişehirspor’a transfer olan Serkan, transfer sözleşmesini Kemal Unakıtan’ın yanında attı. Serkan imza töreninin ardından Unakıtan’ın elini öptü.
Aday olduktan sonra her şey Eskişehir ve Eskişehirspor için dedikten sonra Eskişehirspor için 500 bin ytl’lik kaynak da oluşturdu.

"Talimat verdim Rio kumsallarında ismi Ronaldinho olan genç bir Brezilyalı arıyorlar, ben barcelona'ya gittim gerçeği çok pahalı "

Eskişehir kiraz festivalinde;
"Size ne gerekiyorsa vereceğim. Elimden geçen paranın tozunu versem ihya olursunuz. Bütçeyi tutturduk. Bütçe fazla verdi. Torbada para var yani. Ben gelirken baktım torbaya para var."

Ahsen Unakıtan, eşi Kemal Unakıtan'ın ikram ettiği kırmızı kirazlara;
"Ben onları sevmiyorum, çok tatlı"

Bakan Unakıtan eşinin tavrına ise, ''Bunları İngiltere Kraliçesi yiyor, sana beğendiremedik''

Ahsen Unakıtan;
''Ben ondan daha important''
Devletin işlettiği kurumların, siyasilerin çiftliği haline geldiğini iddia eden Unakıtan;
Bu yerleri sattım. şimdi bu çiftliklerin hepsini özelleştiriyorum, artık kimse buralardan yiyemeyecek. onların eline hiçbir şey bırakmayacağım.
Hepsini özelleştireceğim. Bunların içinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri dahil tüm otoyollar var”
İstanbul'a devlet kurumlarının taşınması için;
"Taşıyacağız, lami cimi yok bu işin. Bddk da, Spk da taşınacak, finansal merkez orası"

1 Mayıs 2008'de polisin orantılı güç kullanmadığının söylenilmesi üzerine;
"Doğrudur polis orantılı güç kullanmadı. orantili güç kullanması için; taş, sopa, molotof, kaldırım taşları kullanmaları gerekiyordu."

Nasıl yağmur yağarken, yağmasın diyemezsiniz, kar yağmasın diyemezseniz, güneş açmasın diyemezsiniz, küreselleşmeden de öyle kaçınmanın imkanı yok. böyle bir olgu”

İzmir’i artık teslim almamız lazım. İzmir’i istenilen konuma getirmek için Ak parti’nin teslim alması lazım”

Bir gazetecinin "Sayın Bakanım, bazı ekonomistler durgunluğun önüne geçmek için kamu harcamalarının artırılmasını öneriyor." cümlesi üzerine;
"Ben o tufaya gelmem."

Garson bir süre sonra, kaynamış yumurtayı kabuğuyla yumurtalığın içinde getimesi üzerine;
“Oğlum, bunu soyup getir. Her zaman bakan olunmuyor. Bari bakanken soyulmuş yumurta yiyelim”

''Bu milletin aklından sümerbank kelimesini sileceğim''

"Mart ayında kediler ve maliyeciler çok hareketli olurlar"

Eşi Ahsen Unakıtan:
"Rabbime böyle 'very special' (son derece özel) bir eş nasip ettiği için şükrediyorum"

Bakanımız bana ‘Ben sadece senin değil milletimin de Unakıtan’ıyım. Ne gerekiyorsa yapalım’ dedi. Ben o andan itibaren ‘bu ameliyat nerede iyi olursa orada yapalım, bize yardım et, hayırlı yolu göster’ diye dua ettim. Benim gönlümde ABD’deki Cleveland Kliniği yatıyordu. Kısmet oldu ameliyat için oraya gittik. Çok şükür ameliyat başarılı geçti. O kadar çok sevenimiz varmış ki, telefonlarımız saniyede bir çalıyordu. Yaşasın büyük Türk milleti, yaşasın Türkiye.”


Başbakan Erdoğan Tüsiad üyelerine;
"Taraf olmayan bertaraf olur"

2004;
"Maaşım yetmediği için ticaret yapıyorum."

Tekel işçilerine;
"Bu ücretle çalışacak bu ülkede milyonlarca işsiz var "
"Kusura bakmasınlar. Bu ülke yol geçen hanı değil, sahipleri var"











GÜVENLİK
Son İktidar




AKP iktidarı döneminde terör olaylarının sayısı 10, şehit sayısı 17 misli arttı.
2003 yılında 21 şehit
2004 yılında 73 şehit
2005 yılında 92 şehit
2006 yılında 121 şehit
2007 yılında 118 şehit
2008 yılında 150 şehit
2009 yılında 135 şehit verildi.

Demokratik açılımda "güzel şeyler olacak" açıklamasından sonra 117 şehit verildi.
Çatışmalarda toplam 2.262 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşamını yitirdi,



İzmir Urla'da 4.000 nato askeri için lojmanlar yapıldı, Napoli'deki Nato üssü İzmire taşındı.

Devletin en gizli bilgilerinin tutulduğu kozmik odaya girilip saatlerce ülkenin gizlilik derecesi en yüksek belgeleri incelenip, kopyalandı.



31.12.2010 tarihinde cezaevlerinde;
tutuklu ve hükmen tutukluların sayısı :55.578
hükümlülerin sayısı ise :65.236



2010 yılında silah kaçakçılığıyla mücadele kapsamında ülke genelinde 35 ilde 149 operasyon yapıldığı, yakalanan 509 şahıstan 160'ının tutuklandığı, yakalananlarla 426 adet tabanca, 27 adet uzun namlulu silah, 38 adet av tüfeği ve 15 bin 820 adet fişek ele geçirildi.

87 bin 513 kişi gözaltına alındı, 11 bin 34'ü tutuklanarak cezaevine gönderilirdi.

Kapatılan ve kapatılmak istenen parti ve dernek sayısı ise 232 oldu.

Yine bu süreçte baskın ve saldırı yapılan kitle örgütü, siyasi kuruluş, yayın organı ve kültür merkezi sayısı 627 iken, toplatılan ve yasaklanan yayın sayısı 671 olarak kaydedildi.

AKP'nin sekiz yıllık iktidarı boyunca, toplam 116 faili meçhul cinayet işlendi,

Yargısız infaz/Dur ihtarı/Rastgele ateş açma sonucunda 367 kişi hayatını kaybetti,

Gözaltında ya da cezaevinde 370 ölüm olayı meydana geldi.

Sadece 2010 yılı içinde İstanbul'da cinayete kurban gidenlerin 101'i bıçakla, 89'u silahla, 8'i av tüfeğiyle, 33'ü de diğer suç aletleriyle öldürüldü. Cinayetlerin yaklaşık yüzde 50'sinin bıçakla işlendiği anlaşıldı.

İstanbul'un ilçeleri ele alındığında, 2007'de sırasıyla Küçükçekmece'de 33, Beyoğlu'nda 27 ve Gaziosmanpaşa'da 27, 2008'de yine Küçükçekmece'de 28, Gaziosmanpaşa'da 26 ve Fatih'te 23, 2009'da ise Fatih'te 27, Küçükçekmece'de 18 ve Bağcılar'da 16, 2010'da da Fatih'te 23, Kadıköy'de 17 ve Beyoğlu'nda 15 olmak üzere cinayetlerin çoğu bu ilçelerde gerçekleşti.

Aynı yıl işlenen cinayetlerin, yüzde 40'ı sokaklarda, yüzde 30'u evlerde, yüzde 15'i iş yerlerinde, yüzde 15'ide açık arazide işlendi.

2010'un tamamında 286 çocuk gözaltına alınıp, bunlardan 95'i tutuklanırken, 2011'in ilk dört ayında gözaltına alınan çocuk sayısı 352'ye, tutuklanan çocuk sayısı 116'ya yükseldi.



Türkiye'de 2009 yılına göre 1 polis memuru ortalama 296 vatandaşa hizmet veriyor. Emniyet hizmetleri sınıfındaki personelin yüzde 94'ünün erkek.

1 Mayıs 2008'de Disk binasının içindeki sendikalılara ve Şişli Etfal Hastanesi’ne atılan gaz bombasından doktor, hemşire ve hastalar etkilendi, Cumhuriyet Gazetesi muhabirinin kolu copla kırıldı, 530 kişi gözaltına alındı.
Olaylar üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan;
"Kim bu polis? Bunlar uzaydan mı geldi?"

"Öğle namazı kaç rekat" sorusuna yöreye göre değil, polise göre yanlış yanıt veren şüpheli tutuklandı.

Emniyet ve Mit'e harp silahı ithal etme yetkisi verildi.

Türkiye’de resmi rakamlara göre her gün ortalama 5 kadın hayatlarındaki erkekler tarafından herkesin gözleri önünde katlediliyor.
Özellikle son 7 yılda yüzde 1400’lük artış gösteren kadın cinayetleri cins kırımı boyutuna ulaştı.

Mahkemeler, karakollar, yasalar koruyamadığı için öldürülen kadınların ortak özelliği şiddet gördükleri eşlerinden ya da sevgililerinden ayrılmak istemeleri ya da ayrılmış olmaları, öldürenlerin ortak özelliği ise sadece erkek olmaları.

2005-2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırıdan mağdur oldu. Mağdur kadınların yüzde 40’ının korktukları için şikâyetçi olmadıkları tahmin ediliyor.

Fiziksel şiddet yaşayan kadınların oranı yüzde 42 ve en sık 40-59 yaş grubu şiddete maruz kalıyor. İlkokul düzeyinde eğitimi olan kadınlarda şiddete maruz kalma oranı yüzde 56 iken, lise mezunu-üniversite eğitimli olanlarda yüzde 32.

Ayşe Paşalı, 2010 yılının aralık ayında kendisini ölümle tehdit eden eski eşi tarafından Ankara’da sokak ortasında öldürüldü. Paşalı’nın mahkemeden talep ettiği koruma kararı bir türlü çıkmamıştı.
Arzu Yıldırım, eski eşi tarafından Ümraniye’de sokak ortasında infaz edildi. Yıldırım, katili Metin Çilingir hakkında suç duyurusunda bulunmuş, dilekçesini daha hızlı olsun diye cumhuriyet savcılığından alıp kendisi elden emniyet birimlerine iletmek istemişti. Ama Yıldırım, dilekçesini emniyete ulaştıramadan öldürüldü.

Maltepe’de, iki çocuk annesi Şehri Filiz, birlikte yaşadığı Tarık E. tarafından cadde ortasında bıçaklandı. Yere düşen kadına tekmeler atan Tarık E. koşarak olay yerinden uzaklaşırken hastaneye kaldırılan kadın tüm müdahalelere rğmen kurtarılamadı.

Hamile kadınlarla ilgili yapılan çalışmada evlilikte eşlerinden şiddet görüp, görmediklerinin sorulması üzerine yüzde 21.1′i, ‘en az bir kez dayak yedim’ dedi. Gebe iken şiddete maruz kalıp-kalmadığını sorduk ve yüzde 12 çıktı. ‘Evinizde şiddete uğruyor musunuz?’ diye sorduk ve yüzde 11 çıktı. Bunu kadınlara ‘dayak’ diye sorunca yüzde 20 ‘evet’ derken, ‘şiddette maruz kaldınız mı?’ diye sorunca bu oran yüzde 11’e düştü.

Türkiye'de hiç fire vermeden her yıl Taksim başta olmak üzere yılbaşı tacizleri yaşandı.


Gelinlikle dünya turuna çıkan ve Türkiye’de kaybolan İtalyan Sanatçı Pippa Bacca’nın cesedi Gebze’de bulundu. Olayla ilgili gözaltına alınan sabıkalı M.K., tutuklandı. İtalyan sanatçının, tecavüz edilip boğularak öldürdüğü bildirildi.

Danimarka'dan bisikletiyle tek başına yola çıkarak Türkiye'ye gelen ve Kapokya'ya gitmeyi planlayan kadın turiste, Yozgat'ın Sorgun İlçesi yakınlarında mola verdiği bir çeşmenin başında tecavüz etikleri ileri sürülen 17 yaşındaki O.A. ile 22 yaşındaki F.Ş. gözaltına alındı.

Mardin Bilge köyünde çıkar uğruna 3'ü hamile 47 kişi taramalı silahlarla taranıp, öldürüldü.


Türkiye'de yılda 72 bin 110 eve hırsız giriyor diyor.
Türkiye'de halen saat başı yaklaşık 10 evin ve 5 iş yerinin soyuluyor.
Gün bazında 234 ev ve 114 iş yeri soyuluyor.
Ancak 13 milyon konuttan yaklaşık 10 milyonunun sigortası bulunmuyor.


Mayıs 2006'da Cumhuriyet gazetesinin İstanbul'daki binasına 1 hafta içinde 3 kez bomba ve molotof kokteyli atıldı.

Hrant Dink göz göre göre, gelen istihbarat bilgilerine rağmen öldürüldü.

Şubat 2006'da Trabzon'daki kilisede Rahip Santoro öldürüldü.

Nisan 2007'de Hristiyan öğretilerin yer aldığı kitapların ağırlıklı olarak basıldığı Malatya Zirve yayınevinde 3 kişi bıçaklanarak öldürüldü.

Mayıs 2006'da Ankara'da gerçekleşen Danıştay baskınında yargıç Mustafa Yücel Özbilgin öldürüldü. 4 üye yargıç yaralandı.



Suat Kılıç

"Türkiye'de son 7 yılda hiçbir faili meçhul cinayet işlenmemiştir. daha önceki dönemden gelenler de büyük ölçüde çözülmüştür."

''Biliyorsan konuş alim sansınlar, bilmiyorsan sus insan sansınlar''

Burhan Kuzu:
"Darbeciler heveslenmesin, askerin gücü kalmadı."

Mehmet Ali Şahin – Adalet bakanı – Tbmm başkanı

Pkk'nın esir aldığı 8 askerin kurtulması üzerine;
"Askerlerin kurtulmasına sevinemedim "

1 mayıs'ta sendikaların Taksim meydanında kutlama yapma kararında ısrar etmeleri üzerine,
"Bunu söylemek anayasal düzene baskaldırıdır"

Cemil Çiçek - Adalet Bakanı ;

"Her şeyi açıklamakta sakınca var "



Egemen Bağış;

"Son zamanlarda ortaya koyduğumuz kararlılıkla terör belasının sonuna doğru geliyoruz. terör örgütü tarihinde gördüğü en büyük zararları; akp'nin ortaya koyduğu kararlı politikalar, askerimizin, mehmetçiğin kararlı mücadelesi ile gördü. bize terör örgütü ile ilgili anlık istihbarat bilgilerini veriyorlar. bunların neticesinde de biz gerekli operasyonları gerçekleştiriyoruz. terör örgütünün belini kırmaya başladık."
Bir kaç ay sonrasında Egemen Bağış 29 mart 2009 yerel seçimlerinde doğu ve güneydoğu anadolu'da oy kaybetmesine ilişkin bir soruya karşılık;

"Terör örgütünün halkı ölümle tehdit ettiği bir bölgede seçim rekabeti yapmak zor."

Dolmabahçe'de yerde yatarken coplanan öğrenci fotoğrafından bahsedince önce,

"Ama o fotoğraftan önce öğrenci ne yaptı, küfür mü etti acaba
İtalya ve Yunanistan'daki öğrenci gençlik hareketlerinin eylemlerinden söz açılınca;
"Oradaki polislere bakarsanız bizim polisimizin daha merhametli olduğunu görürsünüz"



Selma Aliye Kavaf;

2009- 2010 arası bir yıl içinde kaybolan 1.667.700'ünün Shçek yurtlarından kaçmış olması gerçeği karşısında;
"Bu beni ilgilendiren bir sorun değil, emniyetin meselesi"

"En büyük idolüm Margaret Thatcher. "

"Bir saat az uyurum tenisimi oynarım"

22 mayıs 2010 samsun kız yetiştirme yurdu yangını ile ilgili olarak
"Bir ihmal, eksiklik görünmüyor görüntüde"
Haziran 2008'de Beşir Atalay,
“İşkence konusunda hamdolsun ülkemizde sorun yoktur“


Abdullah Gül;

İstanbul'daki Hsbc patlamaları ve sinagog patlamaları için;
"Hiç kimse kendisini emniyette hissetmesin, terör her yerde"


Recep Tayyip Erdoğan;

Abdullah Öcalan'a "sayın", şehitlere "kelle" kullandı.

Erdoğan'ın küçük oğlu Bilal ABD'de Dünya Bankası'nda çalıştığı için 5 bin 112 Euro karşılığı 21 gün bedelli Burdur 58. Piyade Er Eğitim Alay Komutanlığı'nda askerlik yaptı. Tezkeresini aldığında çıkışta başbakalık koruma ekipleri Burdur valisi tarafından karşılandı.
Ahmet Burak Erdoğan askerlikten muaf olduğu gerekçisiyle askerlik yapamadı.

Şehit yakınlarına;
"Askerlik yan gelip yatma yeri değil"

Şehit annesine;
"Ne konuşacam ben o kadınla yahu"

Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyada terörist ilan edilen ve aranan El Kadı hakkında;
"Kendisine kefilim, babam gibi güvenirim, ona kendime inandığım gibi inanıyorum.”




İÇ SİYASET
Son İktidar



Türkiye'de "ileri demokrasiye" geçiş oldu;

1987 yılında Turgut Özal tarafından konulan %10 seçim barajı değişmedi.


Türkiye'de seçmen sayıları,
2002 milletvekili seçimlerinde 41 milyon 407 bin 27,
2004 yerel seçimlerinde 43 milyon 552 bin 931,
2007 milletvekili seçimlerinde 42 milyon 533 bin 041,
2009 yerel seçimleri 48 milyon 6 bin 650,
2010 halk oylaması 49 milyon 446 bin 269,
2011 milletvekili seçimleri 52 milyon 758 bin 907.

Son 1 yıl içinde nüfus 1 milyon artmasına rağmen seçmen sayısında 3 milyon artış yaşandı.

2007'de bir partinin barajı aşmak için 4 milyon oy alması yeterli iken şimdi 5 milyon oy alması gerekiyor.



Milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılmadı.
2011'de dokunulmazlıktan yararlanan 3'ü başbakanın olmak üzere milletvekillerine ait toplam 768 dosya bulunuyor.



27 Nisan 2007'de Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt'ın sonrasında "ben yazdım" diyerek sahiplendiği bir e-muhtıra yayınlandı,

4 Mayıs 2007'de Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakanların kullanımı için ayrılan özel ofiste Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt yaklaşık 2,5 saat süren devlet arşivlerine geçirilmeyen ve içeriği "bizle beraber mezara gidecek" diye taraflar tarafından belirtilen gizli bir görüşme yapıldı.

Recep Tayyip Erdoğan;
“Benimle mezara gider. İnanıyorum ki, Büyükanıt da böyle düşünüyor. Açıklamaya kalkarsa, o zaman ben de yaptığımız görüşmeyle ilgili şeyleri açıklarım”

22 Temmuz 2007'deki seçimlerinde Akp %47 ile birinci parti oldu.

2008 yılı Ağustos'unda bugüne kadar emekli olan Genelkurmay Başkanlarına Renault Laguna verilirken emekliye ayrılan Org. Yaşar Büyükanıt`a o zaman için dünyada zırh gücü açısından bir numara olarak gösterilen, Türkiye'de iki kişide bulunan ve fiyatı 1.000.000 tl olan Audi A8L marka bir otomobil alındı.



Ülkede ağa ve aşiret sorunu çözülemedi,
Seçimlerde partilerle anlaşan ağa ve aşiretlere bağlı olan köy ve yerleşimlerde blok (toplu ve firesiz) oylar atıldı.

Yapılan demokratik açılım ile özerklik ve federasyon uygulanabilir bir model olarak sunulmaya başlandı.

İlk defa Türkiye Cumhuriyetinde sivil itaatsizlik eylemleri uygulandı,

Güneydoğu’ya gönderilen kadrolu imamların arkasında namaz kılınmaması çağrısı yapıldı.

Dünyada büyük devletler tarafından yüzyıllardır yoğunlukla uygulanan "böl-yönet" stratejisi ısrarla görmezden gelindi.



Türkiye'de düzenli olarak en az iki yılda bir seçim oluyor. Her seçimden 3 ay önce ve her yıl bir ay Ramazan ayında yoksul ve muhtaç insanlara yardımlar yoğunlaşıyor.

Yoksul ve muhtaç durumda olan insanlar ancak her 24 ayın sadece 5 ayında ailelerinin yeterli miktardaki ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.

Tunceli’nin elektriği, suyu olmayan köylerine 2009 yerel seçimler öncesi Tunceli Valisi Mustafa Yaman eliyle beyaz ve mobilya eşya dağıtıldı.
Hüseyin Çelik konuyla ilgili;
"Sosyal devlet işlemeye devam edecektir."

Seçimlerden önce AKP seçim otobüsleri ve araçlarının İl Özel İdaresi'nin garajında park ettiği ve bazı partililerin de İl Özel İdaresi istasyonundan benzin ya da mazot aldıkları görüldü.



Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kendisini 2004'te hasta yatağında ziyaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bir dizi tavsiyelerde bulundu.

2011 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim toplantılarında Chp'ye destek verdiğini iddia ettiği Süleyman Demirel için;
"Otur oturduğun yerde, ne işin var böyle gazete gazete dolaşıyorsun? Otur. Oturda bey zannetsinler yahu. Hala rahat durmuyorsun, 87 yaşında hala ortalığı karıştırıyorsun"



Türkiye'de kamu kurumlarında halkın parasıyla rüşvet ve gümrüklerdeki yolsuzluklar artarak devam etti.

The Economist'in hizmet alabilmek için rüşvet gereken ülkeler araştırması;

En çok rüşvetin yüzde 29 ile polise verildiğini gösteren ankette gümrük, eğitim, yargı, sağlık, evrak, emlak, vergi ve kamu hizmetleri için en çok rüşvet veren ülkeler;
The Economist'in de haberinde yer verdiği ankette 6. sırada Türkiye var.
Liberya, Afganistan, Irak, Hindistan, Gana, Türkiye.

Abd'li 3M firması Türkiye'de rüşvet dağıttığını itiraf etti.


Gümrükler üzerinden yapılan yolsuzlukta en başta, “dahilde işleme rejimi” kapsamında Türkiye’ye gümrüksüz sokulan malların iç piyasaya sürülmesi geliyor.

Çark şöyle işliyor: Hammadde ve mamul maddeler dahilde işleme rejimi kapsamında yurt dışından getirilen mallar, içeride işlenip tekrar dışarıya satılacağı garantisiyle, gümrük vergisi alınmadan Türkiye’ye sokuluyor.

Ancak vurguncular, ürünleri işlemeden veya işleyerek iç piyasaya sürüyor! Gümrüklere ise, göstermelik birkaç konteyner göndererek ihracat yapılmış gibi gösteriliyor. Kağıt üzerinden hayali olarak ihraç ediliyor.

Bu vurgun yönteminde en çok kullanılan ürünler ise, tekstilde kullanılan iplik, akaryakıt, değerli maden, elektronik aksamlar, tarımsal ürünler, makine ve ekipmanları.


2011 yılında İstanbul Gümrük ve Muhafaza Müdürü de gözaltına alındığı operasyonda, malların gümrükte 10'da 9'u oranında düşük gösterildiği ortaya çıktı.

Makam odasında zarf içinde 20 bin lira bulan polis, diğer gümrükçülerden de toplam 150 bin lira rüşvet parası ele geçirdi.


Başka bir gümrük yolsuzluğu tipi ise;

Yurtdışından mal getiren firmalardan rüşvet isteyen gümrükçüler, rüşvet vermek istemeyenlerin mallarını kırmızı bölgeye alıp, para gelene kadar burada bekletiyor,

Rüşvet geldiğinde de kırmızı bölgedeki mallar yeşil bölgeye alınıp işlem yapılarak gümrükten geçiriliyor, Memurlar daha sonra aldıkları öne sürülen rüşvetleri bir havuzda topluyor ve haftanın belli bir gününde de bu paralar dağıtılıyor.


Eski Gümrük yöneticisi ve Gazeteci Aykut Onur Kalaycı;

"Bugün cep telefonlarından ithalat aşamasında alman bir sürü vergi var. Bu vergilerden kaçabilmek için cep telefonlannı hafıza kartı gibi gösteriyorlar. Binlerce telefonun sokulduğunu biliyoruz. Telefon olarak değil hafıza kartı olarak gösteriliyor çünkü hafıza kartının vergisi yok."

Gümrükte çalışan bu memurlar bundan nasiplenir, ama en büyük payı gümrük müdürü alır. Mesela son olayda kargo gümrük müdürü en büyük payı almış."

"Tabii düzgün çalışan insanlar da var. Ama bu iş on lira beş lira verilen eski tabirle 'bahşiş' alman bir iş değil. Organizasyon yapılmadan kaçakçılığın yapılması mümkün değildir. Bu iş Ankara'ya uzanır"

"Aralarında üst düzey gümrük görevlilerinin, memurların, bir kargo ve bir yer hizmeti veren şirketin yöneticilerinin de bulunduğu şebeke en son tanesi bin 200 ile bin 800 TL arası değişen 13 bin 817 adet cep telefonunu, tanesi 25 dolar olan 'main board-bilgisayar ana kartı' olarak yurda sokmuş."


2009 yılında yapılan Bahçeşehir üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre;
Türk halkının yüzde 72’si içki içen,
yüzde 67’si nikâhsız yaşayan,
yüzde 35’i kızı şortla gezen,
yüzde 48’si aşırı sağ ve sol görüşe sahip olan,
yüzde 42’si sevmediği partinin üyesi,
yüzde 75’i Tanrı’ya inanmayan,
yüzde 32’si oruç tutmayan,
yüzde 14’ü türbanlı,
yüzde 13’ü çarşaflı,
yüzde 63’ü kökten dinci,
yüzde 43’ü Amerikalı,
yüzde 26’sı başka bir ırk veya renkten,
yüzde 52’si Hıristiyan,
yüzde 64’ü Yahudi komşu istemiyor.

Halkın dörtte üçü, terörist olduğundan şüphelenilen kişinin suçsuzluğundan emin olununcaya kadar cezaevinde tutulması gerektiğine inanıyor.

Zina yapan kadının taşlanarak öldürülmesini isteyenlerin oranı yüzde 22.
Toplumun üçte birinden biraz fazlası kız çocukların mirastan erkeklerin yarısı kadar pay almasını istiyor.
Mahkemelerde iki kadının şahitliğinin bir erkeğe eşit olmasını isteyenler de aynı oranda.
Kadınların plajda mayoyla gezmesinin günah olduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 58.

Türk halkının dörtte üçü ilk ihtiyaç olarak Kuran kursunu görüyor.
Dünyanın ve ülkenin karşı karşıya olduğu en büyük sorunun cehalet olduğunu söyleyen halkın; yüzde 56’sı dünyayı algılamak için din kitaplarının,
yüzde 44’ü ise bilimin önemli olduğunu ileri sürüyor.

En hoşgörüsüz kesimi 15-18 arasındaki grup, ve eğitim durumlarına göre en hoşgörülü kesimi ise üniversite mezunları oluşturdu.



2002'de 25 bin olan 'vesikalı' hayat kadını sayısı 2010'da 100 bine çıktı .


Dikili'de belediye otobüslerini ücretsiz yapan, otobüse binen öğrencileri evlerinin önüne kadar bıraktıran, belediyeye ait sağlık merkezinde 1 YTL'ye muayene, 6 YTL'ye röntgen çektiren, parası olmayandan bu ücretleri de almayan, Belediyeye ait ekmek fırınında ekmeği en ucuza satan Belediye Başkanı Osman Özgüven, ayda 10 tona kadar su kullanan tüketiciden de ücret almadığı için Başkan Özgüven hakkında `Suyu halka parasız dağıttığı' gerekçesiyle `görevini kötüye kullanmaktan' Danıştay'a suç duyurusunda bulunuldu.








Abdülkadir Aksu - İçişleri Bakanı

Valiliklere genelge;
"Gençleri kötü alışkanlıklara itici faaliyette bulunduğu tespit edilen bar, pavyon ve diskoteklerde kontrol yapılarak, 'uygunsuz hal'deki öğrencilerin rektörlüklere bildirilmesi"

Nazim Hikmet'in yeniden vatandas olması ile ilgili olarak;
"Eğer vatandaşlığı geri istiyorsa bizzat başvurması gerekiyor."

2006 yılında;
"Başta istanbul olmak üzere ülkenin her yerine huzur ve güven hakim."

"Ben Trakyalıları da severim"


Ömer Dinçer;

"Başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin de zayıfladığı ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerine daha çok katılımcı daha adem-i merkezi, daha müslüman bir yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum."

Siyasi öncelikli islami hareket devlet yönetimini ele geçirmeli. Şeriata karşı olup müslüman kalmak, modern devletin dayatması. Cumhuriyet ilkesi zayıfladı ve işlevini kaybetti, laiklik ilkesi de islamla bütünleşmeli”



Mehmet Ali Şahin - Meclis Başkanı ;

Dsp Başkan Yardımcısı başbakanın kendi partilerine saldırdığını savunup, söz istemesi üzerine;
'Siz kimsiniz?'
'Başkan yardımcısıyım'
'Sen git başkanın gelsin'

Adıyaman'da Tekel işçileri'nin protestosuyla karşılaşınca;
"Bu kadar işsiz insan varken, 500-600 liraya çalışmaya hazır insan varken, 900 liraya çalışmayacak bir de eylem yapacaksın"

Kamer Genç'e
"Ya adam kafayı çekmiş gelmiş"
"Siz dün benim hakkımda canlı yayında "adam kafayı çekmiş gelmiş" dediniz mi?"
"Tutanakları getirdim. burda öyle bir şey yazmıyor, deseydim yazardı."

"Görüntüleri izlerken 'geleceğin valileri, kaymakamları, idarecileri, diplomatları bunlar mı olacak' diye hayıflandım. Yumurta atan gençlerimize o yumurtaları kahvaltıda yemelerini, derslerine iyi çalışmalarını, bir an önce hayata atılarak Türkiye'ye en yararlı hizmetleri yapmalarını tavsiye ediyorum."



Köksal Toptan – Meclis Başkanı;

''İstanbul'un en çok şikayet konusu olan trafik sorununu çözmek için bir anda sihirli bir el otomobilleri trafikten alıkoysa, İstanbul İstanbul olmaz. O nedenle trafik yoğunluğu, bu karmaşa bile bu kente renk katıyor"

Nazım Hikmet'in yeniden türk vatandaşı olması hakkında;
"Çok güzel oldu. Kendi malımız olan birisinin başkasının etiketiyle dünyayı dolaşması hoş bir şey değildi"


Cemil Çiçek;

"Nijerya'daki Nijeryalılara Türkçe'yi öğrettik, Hakkari'dekine, Diyarbakır'dakine halen öğretemedik. Bu devletimizin ayıbıdır, bizim ayıbımızdır çünkü eğitime yeteri kadar önem vermedik, veremedik"


"Sünnetsiz Kamer Genç’in terör yuvası olan Nazımiye’deki hemşerisi Kemal Kılıçdaroğlu da sünnetsiz mi? Vahyin bir emri olmasa da sünnetin vazgeçilmez bir gelenek olduğu, toplumca dini bir vecibe ve erkekliğe ilk adım atma öneminden ötürü şölenlerle kutlanan bir âdeti Kılıçdaroğlu yerine getirdi mi? Marksist alevilerin ve öldürülen teröristlerin de sünnetsiz oldukları bilinen bir gerçektir."



Kürşad Tüzmen - Dış Ticaretten Sorumlu Bakan

"Ben zaten hep söylüyorum: "Benim asıl işim dalgıçlık, hobi olarak devlet bakanlığı yapıyorum!" diye. Su terimleriyle ekonomik terimler arasında çok büyük benzerlikler var. Bu da hoşuma gidiyor: Geminin karaya vurması- ekonominin karaya vurması; dalgalı kur; suya sabuna dokunmayan insanlar; sudan çıkmış balığa dönen insanlar; derin su; açık su; tatlı su, varacağı limanı bilmeyen yelkenli... Ben şunu iddia ediyorum: Su bir kültürdür ve bu kültürden gelen insanlardan zarar gelmez."

"Sevgi üretirdim evet. Kalbim çok büyük. Gerçekten. Yoksa, insan niye iki kere sözlenir, bir kere de nişanlanır? Ama sonra baktım, beceremiyorum, olmuyor, el ele tutuşunca, 30 santimden daha fazla yakınlaşınca, işin büyüsü bozuluyor, kendimi koruyup kollayamıyorum, kendime hakim olamıyorum."
"İki söz bir nişandan sonra, baktım ki ben bu işi beceremiyorum, işin tılsımı bozuluyor, 30 santim mesafeden yakın olduğum zaman iş bitiyor, o zaman dedim ki, "Bu işi erbabına bırak..." Annemden bana helal sütü emmiş bir aileden şöyle düzgün bir kız bakmasını istedim. Görücü usulü yani.
Anneme de ne istediğimi söyledim, bizim de bir takım şartlarımız var elbette. Boyunu posunu tarif ettim, ince bilekli olsun dedim.. "Liseyi bitirmiş olsun yeter" dedim. Bir de 20 sene kilo almayacak. Annem buldu birtakım adaylar, fazla da vaktim yok. Bir Ramazan günü sırayla hepsine gidelim dedim. Çiçek gibi giyindim, arka arkaya üç tane kızın evine gittim, ailesiyle tanıştım. İlk gittiğim evde birden içim ısındı. Benim için çok önemlidir bu, içimin ısınması."
"Biz Mersin’i Dubai yapacağız dedik ama yağmur yağdığı zaman Mersin Venedik oluyor yani herkes hak ettiğini bulur"

"Başbakan yalakalığı yapanın hesabını sorarız "
Ben içerde konuşurum tartışırım. ama bunu siz duymazsınız. içeride ne karar verilirse ona uyarız. başbakan uçurumdan atlıyorsa, bize yakışan onun arkasından atlamaktır. karar doğrudur yanlıştır önemli değil, Türk töresi böyle gerektirir”



Egemen Bağış;

'Başbakan Tayyip Erdoğan’la rektörlerin buluşmasını protesto eden öğrencilere yapılan müdahale sonucu hamile bir kadının bebeğinin düşürülmesine yolaçan gelişmeler için;
"Olaylar sırasında polise karşı kullanılan şiddet aşırıydı. maalesef birileri bizim gençlerimizi istismar ediyor"

"Siyah ceketimin sol omzu kirlendi" diyerek öğrencilere 2 yıl hapis cezası istemi ile dava açtı.

Kendisine takım elbise hediye eden CHP Milletvekili Mehmet Sevigen’e sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan;
"Sevigen'e burdan heryere saklanan, uzun süre çekim yapabilen mini kamera getireyim. O ve arkadaşları o kamerayı ne yapacaklarını iyi bilir."
"21 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin nasıl bir anda 4 tane avukatı olabiliyor? o avukatların geçmişte hangi davalara baktığına, hangi sivil toplum örgütlerinde ne tür görevler aldıklarına baktığınız zaman bu işin arkasında genç kardeşlerimizi istismar eden bir takım örgütlenmeler olduğunu görüyorsunuz.”

Dava açılan gence yargı ceza vermeyince;
"Gencimiz ceza alsa en cok ben uzulurdum."

"Abuk sabuk bıyıklar bırakıp el kol işaretleri yaparak vatan sevgisi göstermeye çalışmak bu ülkenin insanına haksızlıktır."
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer için;
Adamın biri bir anayasa kitapçığı fırlatmıştı”

"Sosyalizmin iphone'u olmaz "

Edirne halkına;
"Akp'ye oy vermesseniz hizmet alamazsınız"



Beşir Atalay – İçişleri Bakanı

Danıştay davası sürerken;
"Danıştay saldırısını kimin yaptırdığı ortaya çıktı"

"Polis öğrencileri dövmüyor öğrenciler kendilerini yere atıyor"

"2010 yılında bir tane bile işkence iddiasıyla bir dava, iddia söz konusu olmamıştır."

"Türkiye'de basın özgürlüğü sorunu yoktur"
"Türkiye'de en güvenilen kurum polis teşkilatıdır."

TOBB Sosyal Tesisleri'nde;
"Bugün gerçekten Türkiye'de işkence sıfır, tam anlamıyla sıfır''



Akif Beki Başbakanlık Sözcüsü

13.05.2009 tarihli yazisi;
"Eşcinselliğin türleri var tabi. Çift cinsiyetli yani 'hunsa' doğanlar, sonradan cinsiyet degistirenler"

"Hz. Nuh’un gemisi vardı; bunu biliyoruz"



Bekir Bozdağ – Grup Başkanvekili

Meclis basın toplatısında;
"Ancak şahsın el kol hareketleri yaparak 'bırakın lan beni ibneler' diyerek afedersiniz, bütün bizi izleyenlerden özür diliyorum"

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin ismi 'Cumhuriyet Halt Partisi' olarak değiştirilsin. Çünkü karıştırmadıkları halt kalmadı."


Nihat Ergün – Sanayi Bakanı

Alkol yasağının içip nağra atıp rezillik çıkaranları önlemek için olduğunu ifade etti.



TBMM Başkanı Arınç;
Haziran 2005, Manisa Dericiler Sitesi Başkanı Bülent Arınç'a;
"Sayın Başkanım size ağabey olarak hitap etmek isterim" diye izin istemesi üzerine;
"Bülent Ersoy deme de ne dersen de"

3 Şubat 2010:Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer hakkında verilen gensoru tartışmaları sırasında TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın odasını bastığını söyledi. Arınç, "Oda öyle basılmaz. Ona ’oda basmak’ denmez. Kapı açıktı, girdim" karşılığını verdi

Organ bagisi kampanyasi baslatıp sıra kendisine geldiğinde;
"Benim bu konuda terapiye ihtiyacim var, destekliyorum ancak bağışlamak icin erken"

23 Nisan resepsiyonu davetiyelerine eşinin adını neden yazdırmadığını soran gazetecilere;
"Bunun karşılığı, şeyini şey ettiğimin şeyidir. Bunu bana tekrar niye soruyorsunuz"

Ağustos 2004 Toplu Konut İdaresi’nin milletvekilleri için site yapması girişimiyle ilgili bir soru üzerine;
"TOKİ moki diye bir şeyler çıkarmayın. Bakın TOKİ moki derken, adamın (Hürriyet yazarı Bekir Coşkun) Pako’su öldü."

Mayıs 2006 Danıştay’daki silahlı saldırının ardından;
"Şu anda hastanede bulunan Sayın Bayan Ayfer Hanım’ın da bu karara çekince koyduğunu hepimiz biliyoruz. Yani bu saldırgan o karardan(türban kararı) infial duyarak bu karara imza atan kişilere karşı bir eylem düşünmüşse, bu karara muhalif kalan bir insana silahını boşaltmaması gerekirdi"


2006 Bülent Arınç;
"Afrikalı zombiler"

Ege’de 12 mille ilgili savaş nedeni kararını artık kaldırmak gerekiyor”

"Bu Anayasa Mahkemesi'ni mecliste yapacağım bir anayasa değişikliğiyle kaldırabilir miyim? kaldırabilirim. Avrupa ülkelerinin hiçbirinde Anayasa Mahkemesi'ne benzer bir kurum yok. Tartışmaya açmıyorum, bir şikâyetim yok. Bugün üye sayısını, görev sahasını değiştirebilirim. Yüce divan yetkisini alabilirim. Her kanunun Anayasa Mahkemesi'ne gitmesini engelleyebilirim. Her şeyi yapabilirim, ben meclisim. Ben yasama organı olarak istediğim yasa değişikliğini yaparım. İstediğim yasağı koyarım, istediğim yasağı kaldırırım. Tbmm'nin bu yetkisi üzerine kimse perde düşüremez.''

"Odun gibi hakikat sözler söylerim"

Kerbela'da katledilen Hz. Hüseyin'in anıldığı ve alevilerin yas ilan ettikleri gün olan aşure gününü,
"Alevilerin aşure gününü kutluyorum"

23 nisan çocuk bayramında 21 yaşındaki adamı meclis kürsüsüne oturttu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi;
"Kendinizi yeni Türkiye'ye ayarlayın"

Cumhurbaşkanlığı hakkında;
''O yedi yıl içerisinde çok büyük yetkiler kullanıyor. Olağanüstü, süpermen gibi... Yargıya ayrı, yasamaya ayrı, yürütmeye ayrı yetkileri var. Bu kadar yetki... Peki sorumluluk var mı? Sıfır sorumluluk. Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı tasarruflar bile yargı yetkisi dışında. Bunların hepsini yapabilir ama sorumsuzluğu var.''

Manisa’da şehit cenazesi töreninde tepkilerin hedefi olan TBMM Başkanı Bülent Arınç;
"Bütün bunlar önceden planlanmış. Bizim de istihbaratımız var. Biz uyumuyoruz. Sadece Manisa dışından gelenler değil, az da olsa kamu görevlileri de vardı. Hepsini isim isim biliyorum. Utanmaları gerekir. Bu kimsenin haddi değil. Bunları yapanlar pişman olacaktır.”

"Memleketin en önemli koltuğunu (cumhurbaşkanlığı) arkadaşıma (Abdullah Gül) verdim"

Memleketi Manisa'da Arınç konuşurken 70 yaşındaki bir çiftçi;
“Çifçiyi öldürdünüz. Alaşehir Suma Fabrikası'nı sattınız. Üzümün kilosu 40 Ykr'tan satıldı'' dedi.
Bu sözler üzerine sinirlenen Arınç çiftçiyi;
"Sağdan soldan laf atarsanız, hem kötü niyetli hem saygısız olursunuz''
"Kes sesini terbiyesiz adam, Ömer Bey bu adamin dersini ver, onun karsisinda Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskani konusuyor, sen dersini veremezsen bana bildir, ben icabina bakarim."


2007 seçimleri sonrası;
"Bu dönem bakan değil gören olucam"

Mehmet Gül'ün cenazesinde Akp kapatma davasının savcısını kastederek;
"Ölüm en büyük gerçek, bunu başsavcı da görmeli, tüm siyasetçiler de görmeli. Ölüm bize şah damarlarımızdan daha yakın, hepimiz faniyiz. Onun için o kapatma davasını falan bırakın bir kenarlara."

Ordu için;
"Allah'a çok şükrediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar."

Manisa'nın Turgutlu İlçesinde Mehmet Altan Anaokulu'nun açılısına AKP'li Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın milletvekili seçildiği Manisa'da katıldığı açılış törenine, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Ege eski Ordu Komutanı emekli Orgeneral Fikret Küpeli de katıldı.

Mahkemesi devam eden bir dava için Bolu Valisinin;
"Ülkemizde halkın iradesini bir türlü içine sindiremeyen kişi ve gruplar, içinde bulunduğumuz dönemde bile hala Baas rejimi ya da bir çeşit Pol Pot rejimi özlemiyle hükümeti devirmeyi, binlerce kişiyi yok etmeyi planlıyor. Bu kişi ve gruplar, halkın iradesine karşı plan yapmaktan ne usanıyorlar ne de utanıyorlar. Her türlü kanunsuz, ahlaka mugayir yol ve yöntemi kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Üstelik geçmişte bu işleri yapmış olanların cezalandırılması bir yana ödüllendirilmiş olmaları bu gibi kişileri teşvik ediyor. Ülkemizi jakoben bürokrasinin paşa gönlünden koptuğu kadar değil, sonuna kadar demokrasiye kavuşturalım." sözlerine Arınç;

"Artık Türkiye’de okuyan, inceleyen, araştıran, fikir sahibi, fikrini de cesaretle ifade eden devletin valileri var"
Eskiden akp aleyhinde konuşan üniversite rektörleri hakkında;
"Üniversiteler, artık olumluya doğru gidiyor. ateşli nutuklarla siyasi iktidarlardan hesap sormayı kendine görev bilen rektörlerimiz çok şükür gitmiş."

Mecliste pankart açan Chp milletvekillerine;
"Zamanında çocuklar pankart açtı hapse girdiler."

Kemal Kılıçdaroğlu için;
"Gandhi oldu dandi "

"Tabi bir insana bir suç isnat edildiği zaman, 'ben bu işi yaptım' derse bu ikrardır, yani kabul etmektir. 'Ben bu işi yapmadım' derse reddir, inkardır. 'Ben bu işi yaptım ama başka türlü yaptım, başka kişiye göre yaptım, başka amaçla yaptım' derse bu tevil yollu ikrardır. Yani içinde tevil taşıyan başka atasözleri de biliyorum ama sadece bugün bunu söylemeyeyim"

Meclis Başkan Vekili Güldal Mumcu'nun odasına gidip "Sarhoşlara söz veriyorsun" diyerek hesap sorması üzerine Güldal Mumcu;
“Ama demin, bakanlar kurulu üyesi bir bakan, Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç, makam odasına gelip, nasıl yöneteceğim konusunda bana talimat vermeye kalkıştı, bunu şiddetle kınıyorum”
Bülent Arınç;
"Ona oda basmak denmez. oda basmaya ben yalnız mı giderim?"

Başsavcı İlhan Cihaner'in göreve geri gelmesinden sonra;
"Türkiye yargıçlar devleti değildir"
"Siyaset yapacaksanız cüppeleri çıkarın"

Erzincan olayında 'Adliyeye baskın' diyen basına;
"Türkiye’de en önemli televizyon kanallarından birisi, bunu bilerek istismar ediyor. ‘Başsavcılık basıldı’ diyor. ‘Adliye basıldı’ diyor. Tuuu sana. Böyle basılma olmaz. Bu çok terbiyesiz. Onun yapması gereken şudur; ‘Başsavcı elinde arama kararıyla, başsavının evinde, işyerinde arama yaptı.’ Ama berduş dili nedir, ‘basmak’. Bunlar hep basmaya alışmışlar. Darbe geleneğinden geliyor bunlar, baskınlardan geliyor. Hep basmaktan geliyorlar. Ama kafaları basmıyor hala, Türkiye’de çok şey değişti."

Yasadışı Anadolu Federe İslam Devleti lideri Metin Kaplan hakkında ‘Anayasal düzeni silah zoru ile değiştirmeye teşebbüs gerekçesi ile yerel mahkeme tarafından müebbet cezasına ilişkin kararın Yargıtay’da bozulması üzerine;
"Yargıtay ‘tahta tüfeklerle darbe olmaz, ancak örgüt olarak cezalandırabilirsin’ diyerek bu kararı bozdu. Biz Yargıtay’dan böyle kararlar bekliyoruz. Acaba bu Yargıtay kararı bundan sonra birileri için emsal teşkil edebilir mi?"

"Ben Tayyip beyden farklı düşünüyorum. İyi ki o var partinin başında. Ben olsam ‘yürüyün seçime’ derim. Bugün seçime gitsek bunların nal toplayacağını biliyorum."

Çok şükür Yunanistan'ın içine düştüğü duruma Türkiye düşmedi ve düşmeyecek. Elbet esnaf sıkıntılar yaşadı, tarım sektörü sıkıntılar yaşadı, işsizlik arttı diyebiliriz ama felakete uğramadık, memur maaşını alıyor”
Nakşi ile mevlevi yan yana gelmişler. mevlevi demiş ki, biz öyle zikir yaparız ki Allah der döneriz, döner Allah deriz. Nakşi de demiş ki, bir kere Allah deriz bir daha dönmeyiz.”

Kılıçdaroğlu'nun parti başkanlığından sonra;
''Kemal Kılıçdaroğlu yenidir çok konuşuyor, az konuşsun, düşünüp konuşsun, Baykal her gün konuştu da bu ona pahalıya mal oldu, Kılıçdaroğlu'na da pahalıya mal olmasın''

Ergenekon soruşturmasında tahliye olan Mustafa Özbek'in “22 ay savunma yapmadan çıktım, 3 saat önce teröristtim, şimdi ne değişti” açıklamasının hatırlatılması ve “hala içeride suçlu olup olmadığı kesinleşmeden duranlar olduğu” belirtilerek sürecin ne zaman sonuca varacağının sorulması üzerine;

"Bu işin keyfini yaşasın, içerideki arkadaşları için de dua etsin onlar da özgürlüklerine kavuşsunlar ama kabadayılık olmasın. Çünkü öyle kabadayılar vardı, tahliye edilip çıktığında 1,5 saat kadar televizyon önünde konuşan sonra tekrar 'içeri buyurun' dendiğinde sesi çıkmayanlar var."

Wikileaks belgelerinde Bülent Arınç;
his(Recep Tayyip Erdoğan) attack dog;
mecazen sahibinin söylemediği/söyleyemediğini söyleyen kişi.


Muhteşem yüzyıl dizisi üzerine;
"Kanuni Sultan Süleyman gibi bütün dünyada ve Osmanlı döneminde büyüklüğü bilinen ve 'Muhteşem Süleyman' olarak tanıtılan bir insanın harem, içki düşkünü, hatta bazı sahnelerinde söylemeye dilim varmayan bir ilişki içerisinde göstermeye matuf... Fragmanlarından böyle anlaşıldığı düşünülebiliyor. Böyle büyük bir masraflarla dizinin çekilmiş olması ve gösterilmeye bir kaç gün önce başlanmış olmasından üzüntü duyuyorum."

"Orhan Pamuk'un Nobel'i almasından kendine pay çıkarıyor demeyin, ama bizim yarattığımız ortamla ilgisi var."

"Paramız eskiden afrikalı yamyamların paralarından daha değersizdi"

"Hayat içkiden ibaret değil hayat seksten ibaret değil"

İzmir konuşmasında;
"Halkın ortak paydası muhafazakarlıktır."

"Hizbullah adında türkiye'de dernek yok"

"Bak Tayyip Bey bile ne halden ne hale geldi. O civanım delikanlının gözlerinin altı morardı, düşünüyor. İktidar sorumluk ister”

"Komşumuz yunanistan'ın 1 trilyon dolar dış borcu var. Neredeyse mendil açıp yardım dilenecekler. Fabrikalarda üretim durdu, fabrikalar satılacak, alıcısı yok."

"Türkiye aslında Abd'nin gerçek anlamda güvenebileceği ve bölge sorunlarının çözümü için işbirliği yapabileceği bir dosttur. Bu böyle bilinmelidir"

"İşçiye de "mutlaka sen sendikalı olacaksın" diye baskı yapma imkanımız yok. Eğer cesaretleri varsa ve patronlarla iyi ilişkiler içinde olabiliyorlarsa patronlar da 'benim çalışanlarım elbette sendikalı olabilir' düşüncesindeyse bu mutlaka gerçekleşebilir."
''100 tane anket şirketine 'bu seçimleri kim kazanacak?' diye anket yaptırmaya gerek yok. belediye başkanları tedbil-i kıyafet etsinler, 10 tane taksiye binsinler, 'kardeşim, bu belediye başkanı ne yapıyor? nasıl, memnun musun?' diye sorsunlar, yemin ediyorum size yüzde 100'dür, kesin netice çıkar''

Salondaki taksi ve dolmuş şoförlerinin 'hayır' demesi üzerine;
''O ayrı. Ben şimdi size sormuyorum yahu. Dertlisiniz galiba, sormamış olayım''

"Ne zaman abdest alınacağını bilmeyecek kadar zavallı, ne İslam'dan ne abdestten, ne Kuran'dan habersiz olan insanlar Türkiye'de iktidar olmaya kalkıyorlar"

"Türkiye’nin muhtelif yerlerinde Barak aşireti veya barak boyu diye önemli bölgeler var. Barak’tan gelmiş Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmiş erenlerden biri olması gerekir. Sonra şu ’Barak’ ismini başka bir yerden de hatırlıyoruz. Ama benim daha önce aklıma gelmemişti Türkiye de yaşayan Baraklılar Amerika başkanının ismini duyunca bu olsa olsa bizdendir demeye başladı. Biliyorsunuz Obama’nın birinci ismi Barack’tır. O Barack Hüseyin’dir Biz de Barakfakih’in önündeyiz. Yani olur mu olmaz mı Allahın takdiridir. Babamız Hz Adem, anamız Hz. Havva olduktan sonra yüzyıllardan bu yana Amerika’ya başkan seçilenle Kestel’in Barakfakih arasında nasıl bir irtibat var derseniz, olmaz olmaz demeyin Çünkü burası Barakfakih. O adamcağız da Barack Hüseyin. İkisi de güzel isimler. Yani işin bu tarafında bile Türkiye’de yaşayan barak aşiretinin mensupları Van tarafında Obama’nın başkan seçildiği gün 40 tane kurban kestiler. Var onların bir bildiği. Biz sonradan öğrendik. O yüzden boş insan değil bunlar "

Arınç, değiştirilemez 3 madde arasında korunması gereken hususun sadece cumhuriyet ile ilgili olması gerektiğini düşündüğünü söyledi.Arınç, diğer iki maddeyle ilgili, "Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez' sözleri yerine, değiştirilmelerini nitelikli çoğunluğa bağlamak mümkün' ifadesinin konulmasını önerdi.


Hayati Yazıcı

"1 milyar dolayında insanın günlük geliri 1 doların altında. türkiye'de günlük geliri 1 doların altında bir kişi bile yok."



Selma Aliye Kavaf;

"Biz ülke olarak eşcinsel evliliği kabul etmediğimiz gibi eşcinsel aile ebeveynlik kurumunu da kabul etmediğimizi belirtmek isteriz"
"Eşcinsellik hastalıktır, tedavi edilmelidir"

"Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence. dolayısıyla eşcinsel evliliklere de olumlu bakmıyorum. Bakanlığımızda onlarla ilgili bir çalışma yok. Zaten bize iletilmiş bir talep de yok. Türkiye’de eşcinseller yok demiyoruz, bu vaka var. "

"Kürtajı önleyen ve azalan doğum oranlarının artmasını sağlayan politikaları ve projeleri destekliyoruz"

Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ilgili;
"600 yıl boyunca üç kıtaya hükmetmiş bir imparatorluktan bahsediyoruz. osmanlı'yı o şekilde anlatmak doğru değil."

"Parti erkek adayla daha fazla oy alacaksa neden kadın aday göstersin"

"Hayatın akışı içinde insanın nerede nasıl giyineceğine dair bir adap, usul olduğunu belirten kavaf, ''sadece Türkiye'de değil tüm dünyada bu böyledir ama onun dışında tacizin tek sebebi olarak kılık kıyafeti göstermek ya da kılık kıyafetin arkasına sığınmak doğru bir şey değil''

Konya Huzurevi’nde 3 yaşlının 15 ay içinde pencerelerden düşüp ölmesini, “bunama ve algılama sorunları” olmasına bağladı.
“Vefat eden 3 yaşlımızla ilgili olarak Konya İl İnsan Hakları Kurulu’nun raporunda da belirtildiği üzere, ‘yaşlıların ileri derecede bunama ve algılama sorunları olduğu’ görülmektedir.



Mehmet Ali Şahin

"Maaşlarımız yetmiyor, geçinemiyoruz" diyen memura;
"Ben de devletin belirlediği maaşı alıyorum"

"Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara'dan geçiremiyor. Maalesef bu türkiye'nin gerçeği. O nedenle halkıyla barışık, hükümetiyle barışık, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında olursa bizim sorunlarımız daha çabuk çözülür"

Başbakan'a "kıvırtan başbakan" istemiyoruz dediği için Kayseri milletvekili Kulkuloğlu'na Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin tarafından kınama cezası verildi.

Akp grup başkan vekili Suat Kılıç'ın "kıvırtan Chp" benzetmesi yapması üzerine kınama cezası verilmesi mecliste Akp'nin çoğunluk oylarıyla reddedildi.

Suat kılıç başka bir konuşmasında;
"Kılıçdaroğlu'nun soyadında darlık var"

Cemil Çiçek

Herkesin maaşını düzenliyoruz ama kamuoyundan çekindiğimiz için kendi maaşlarımızı düzenlemiyoruz”



Abdullah Gül

Sırça Köşk'te ikamet eden cumhurbaskani;
"Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 'çok geliyor' diyerek iade ettigi köşk butcesi Abdullah Gül için 21 milyon ytl arttırıldı.

Böylelikle memura yüzde 7.6'lık zam yapılırken, Cumhurbaskani Abdullah Gül'ün harcama yetkisi yuzde 60 yükseldi.

Yeni bütçede Çankaya Köşkü'nün onarımı ve yeni mobilya satın alımı için; 19.8 trilyon tadilat, 11.9 trilyon da yeni mobilya için olmak üzere toplam 30.7 trilyon ayrıldı.

İstanbul'daki Cumhurbaşkanlığına ait Huber köşkü için 6,5 trilyonluk mobilya ve dokrasyon
çankaya'nın 2009 bütçesi 55 trilyon.

Önceki cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer, kendisine bütçeden 'buyurun harcayın' diye verilen her 100 liranın 26 lirasını 'hiçbir şeyimiz eksik değil, harcayacak yerimiz yok' diyerek geri vermişti.

Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olunca köşk'ü 'oturulamaz' bulduğu için bütçesinde yüzde 63 artış yapıldı."

Kendisine onay için gelen Tobb yasasıyla iligili bir yasa değişikliği sonucu genel sekreterlik için hırsızlık ve rüşvetten "mahkum olma" şartı getirildi.

Bayram mesajı;
"İnanın ki Türkiye köklü bir değişimden geçiyor. Bazen mum dibine ışık vermez. Bazen evin içinde büyüyen çoçuğun büyüdüğünün farkına varmayabiliriz"
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'ye kefil olduğunu açıklaması için;
"Siyasetçi olsam çok şey söylerim ama kendimi tutayım"

2009 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Akp'nin demokratik açılımı öncesi;
"Tarihi fırsat kaçıyor"


Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonra;
"Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta koyduğu laiklik, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik gibi bir çok temel ilkenin yerini daha müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu olduğu ve artık bunun zamanının geldiğini düşünüyorum."

2008 1 Mayıs'ının tatil olması ve Taksim'de kutlanmak istenmesiyle ilgili;
Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar”

2009 Şanlıurfa'daki yerel seçimler öncesi;
Ceketimizi koysak seçtiririz”
Şanlıurfa'da bağımsız aday Fakıbaba seçimi kazandı.
Recep Tayyip Erdoğan alkolün meyvelerden elde edildiğini bu sebeple içki yerine meyve yenebileceğini söyledi.
'Bu işin sulusuna da kurusuna da karşıyım. Objektif tıp temsilcilerinden 'bu faydalı' diyeni görmedim. 'Belli miktarda alınırsa faydalıdır' diyeni de var. Sen bunları meyveden elde etmiyor musun? Üzümden elde etmiyor musun? Onları ye!"

Partisinin il başkanlarına yaptığı konuşmada;
"Öfke bir hitabet sanatıdır"

"Hayatında iki koyun güdemeyenler çıkmışlar ortaya seçim hakkında konuşuyorlar"

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e;
"Aç tavuk kendini buğday ambarında sanar"

İzmir için;
"İzmir'in üzerinde zaman zaman yakıştırılan bazı ifadeler var. O ifadelerin olmadığı da görülecektir. Çünkü, İzmir'in aslı bu değildir. O yakıştırmalar değildir, inşallah bu yakıştırmaları da ilk seçimde silip atacaktır. Ben buna inanıyorum"

Seçim konuşmaları sırasında vatandaşa;
"Dur dinle be! Dur dinle! 9 ay 10 gün be!"

"Seksen yıllık bedeli bu iktidar ödüyor"

"Çocuğum işsiz" diyen bir babaya;
"Senin oğlun da işsiz kalsın"

"Sen bana sen diyemezsin"

"Sana üç nokta koyarım"

2004;
"CHP'nin kökü berektsizdir."

%10 seçim barajı için;
Barajla demokrasinin ne alakası var?”







İLETİŞİM
Son İktidar




Dünyada geçmişi 1960'lı yıllara kadar giden internet ile Türkiye 12 Nisan 1993'te Ankara-Washington arasında kiralık hatla kurulan bağlantı ile tanıştı.

İngiltere, İtalya ve Fransa gibi OECD ülkelerinde aylık ortalama 30 dolar olan internet abonelik ücreti, Türkiye’deki abone sayısı az olmasına karşın yüksek fiyatları nedeniyle ortalama 135 doları geçiyor.

Minimum internete giriş fiyatı 6.3 dolarlık fiyatla Türkiye internetin en ucuz olduğu ülke konumuna gelmesine karşın, 10 megabitin üzerindeki internet tarifelerindeki 110 ile 599 TL arasında değişen fiyatlar Türkiye’yi internetin en çok el yaktığı ülkeler sıralamasında açık ara birinci yapıyor.

Avrupa ortalamasında 9 megabitlik hıza karşın, Türkiye ortalama 4.8 megabit ile dünyada 63. sırada yer alıyor.

Hiç bir ülkede internet erişiminden yüzde 66 vergi alınmıyor. Cepten ya da sabit internetten ödenen 3 liranın 2′si vergiye gidiyor.


Türkiye'de 2011 yılında 5.000 yasaklı site bulunuyor.

Birleşmiş Milletler Demokrasi Fonu için hazırladığı "İnternette Özgürlük 2011" adlı rapor;

Kısmen özgür” ülkelerin onuncu sırasında Türkiye var. Kenya, Meksika, Güney Kore, Gürcistan, Nijerya, Hindistan, Malezya ve Ürdün, internet özgürlüğü bakımından Türkiye’nin önünde.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nca (BTK) hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” 22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek.
Bu uygulamayla kullanıcılar BTK’nın belirlediği 4 internet filtresinden birini seçmek zorunda bırakılacak.
Filtreyi aşmak suç sayılacak.
Filtre kıstasları ise tamamen BTK’nın keyfine göre belirlenecek.
Bu uygulama dünyada Çin, Küba, İran gibi internetin “tutuklu” olduğu ülkelerde kullanılıyor.


Ergenekon soruşturması kapsamında muhalif Odatv adlı haber sitesinin binasına baskın yapıldı.



TÜİK’in Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması 2010;

Türkiye'de hanelerin yüzde 30’u internet erişimine sahip
İnternet kullanan bireylerin yüzde 72.4’ü e-posta göndermek-almak, yüzde 70’i gazete ya da dergi okumak için interneti kullandı.
ADSL yüzde 85.6 ile Türkiye’de kullanılan en yaygın internet bağlantı türü oldu.
16-74 yaş grubundaki bireylerde Bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla erkeklerde yüzde 50.5 ve yüzde 48.6, kadınlarda yüzde 30 ve yüzde 28 oldu.
Bilgisayar kullanan bireylerin yüzde 61.2’si bilgisayarı, internet kullanan bireylerin yüzde 59.3’ü ise interneti hemen hemen hergün kullandı.
Bu dönemde, bilgisayar kullanılan yerler, yüzde 65.1 ile ev, yüzde 32 ile işyeri, yüzde 21.1 ile internet kafe, internet kullanılan yerler ise yüzde 57.6 ile ev, yüzde 32.4 ile işyeri, yüzde 24.1 ile internet kafe olarak sıralandı.
Bilgisayar ve internet kullanım oranlarının en yüksek olduğu yaş grubunun 16-24 görüldü.
Eğitim durumuna göre incelendiğinde ise yüksekokul, fakülte ve üstü mezunları en yüksek bilgisayar ve internet kullanım oranlarına sahip oldu.



Microsoft ile Avrupa İnteraktif Reklamcılık Birliği'nin (EIAA) ortak yaptığı 'Mediascope 2010' araştırması;

Normal bir haftada, Türkiye nüfusunun üçte biri yani yüzde 33'ü İnternet kullanmaktadır.

Haftalık ortalama kullanım süresi ise 10 saat civarında.

'Yoğun kullanıcılar' olarak adlandırılan yüzde 24'lük kesim ise haftada ortalama 16 saatini internete ayırıyor. Türk halkı gazete ve dergi okumaya ayırdığı (haftada ortalama 4,4 saat) süreden çok daha fazlasını internet başında geçiriyor.

Türkiye'de her 10 İnternet kullanıcısından altısı, her gün İnternete girmektedir. Bu yüzde 60’lık oran, Avrupa ortalaması olan yüzde 53’ün üzerindedir. Türkiye'de İnternet kullanıcılarının yüzde 35'i ise, İnternet olmaksızın yaşayamayacaklarını dile getirmektedirler.

Türkiye interneti en çok e-posta okumak (yüzde 57), sohbet etmek (yüzde 55), film, TV ya da video klip izlemek (yüzde 39), sosyal paylaşım sitelerinde zaman geçirmek, (yüzde 38, yorum okumak, (yüzde 35) ve film, TV programı ya da video klip indirmek (yüzde 34) için kullanmaktadır.

Kullanıcıların yüzde 53'ü İnternet'i aile ve arkadaş çevreleri ile teması sürdürmek için kullanırken; yüzde 44'lük bir kesim tüm finansal işlemlerini İnternet kullanarak gerçekleştirmektedir. Yüzde 41 oranında kullanıcı, İnternet sayesinde daha iyi ürün ve hizmetleri seçebildiklerini, yüzde 38'lik bir kesim ise çevre konularında daha güncel bilgiye ulaşabildiğini dile getirmektedir.

Türk kullanıcıların en çok ziyaret ettiği İnternet siteleri ise, yüzde 49 ile haber, yüzde 37 ile emlak, yüzde 34 ile bankacılık ve finansal hizmetler, yüzde 32 ile fiyat karşılaştırma ve yine yüzde 32 ile kişisel bakım ürünleri ve yüzde 31 ile giyim kuşam olarak sıralanmaktadır.

Bir ürün ya da hizmet hakkında araştırma yapan kullanıcılar, fiyat karşılaştırma sitelerini yüzde 47 oranında önemli bir bilgi kaynağı olarak nitelendirmektedir.

Türkiye'de kullanıcıların yüzde 91'i, İnternet üzerinde alış veriş yapıyor. Son altı ayda, her bir kullanıcının satın aldığı ürün adedi ortalaması 15'tir. Yine bu dönemde kişi başı ortalama harcama da 623 Euro olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye'de yüzde 58 oranında internet kullanıcısı araştırma sonunda satın almayı planladıkları elektrikli cihaz hakkında fikir değiştirebilmektedirler.



Türkiye'de insanların iletişim kaynaklarını dinleme oranı 1000 kişide 1 kişi oldu.
ABD’de bu rakam 137 bin kişide 1 kişi.

Anayasa Mahkemesi Mayıs 2011'de hakimlere "süresiz" dinleme yetkisini onadı.

2005 yılında kanunda yapılan gece yarısı değişiklikleriyle "telekomünikasyon iletişim başkanlığını" tek başına Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı belirler maddesi eklendi.



Bilgi Teknoloji Kurumunun verilerine göre 2010 yılı sonu itibariyle Turkcell’i kullanan abonelerin attığı SMS sayısı 71,6 milyar ulaşırken Avea’da bu rakam 40 milyar adedeyükseldi.
Vodafone atılan SMS rakamları ile ilgili bir açıklama yapmazken, BTK tahminine göre 2010 yılı sonu itibariyle Vodafone’dan atılan toplam SMS sayısının 33.1 milyar olması bekleniyor.
Tüketicilere operatörler ile ilgili en çok şikayetçi oldukları konu sorulduğunda
birinci sırayı (%37) fatura şikayeti alıyor.
Fatura şikayetini ise sırasıyla tarife (%20),
hizmet kalitesi (%15),
müşteri hizmetleri (%12),
kampanya (%9)
diğer şikayetler (%7) alıyor.

Hizmet aldığı işletmeciye şikayette bulunan tüketicilerin sadece %16’sı şikayetinin çözüme kavuştuğunu iletirken , şikayetlerin %86’sının çözüme ulaşmadığı belirtiliyor.


Türkiye'de hane içi internet bağlantısı için Türk Telekom'dan zorunlu olarak sabit telefon hatları alınıyor. Ayda en düşük 20 lira olan sabit ücretlerle abone bir sene içinde telefonunu hiç kullanmasa dahi 240 tl ödüyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlunun düğününde nikah şahidi olan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin ricasi üzerine, Aycell -Aria birleşmesinden dogan Avea'nın yaklaşık 3 milyar $'lik zararı, Hazine'ye yüklendi.




ÖZELLEŞTİRME


Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin toplam yüzde 70'e ulaşan hissesinin devrinden elde edilen toplam 8 milyar 423 milyon dolarlık gelir elde edildi.

Türk Telekom'un önce 55'inin 6.55 milyon dolara blok satışı 2005 yılı Kasım ayında Oger grubuna, yüzde 15'lik hissesinin halka arzı ise 2008 yılı Mayıs ayında yapıldı.
Telekom 21bin hatlik santrele, 19 bin sabit, 80 bin ankesörlü telefona, 750 bin ADSL(Asimetrik SAyisal Abone Hatti), 250TTNET, 100bin km.F/O kabloya, 850 isyerine, 3000 Telekom bayiisine, %40 Avea hissesine ve 35milyon km uzunlugunda ki bakir kablo sebekesine yeralti sebekelerine ve binlerce gayrimenkule sahip. Sadece istanbul´da 300 malzeme ve kablo deposu var.
Yeralti kazi ruhsat bedelleri, kamulastirma bedelleriyle, ilk maliyeti 200 milyar dolar olmasina ragmen satisi 6,5 milyar dolara yapildi.
Türk Telekom kamu kurumuyken 75 bin çalışan istihdam ediyor, 1 milyar 800 milyon dolar vergi ödüyordu. Kurum özelleştikten sonra, çalışan sayısı yaklaşık 27 bin kişiye ve ödediği vergi yaklaşık 830 milyon dolara düştü.

İşçi sayısını azaltan, işçilerin haklarını tırpanlayan Telekom, bu yıl önemli miktarda kâr etti. Telekom’un “rekor” kârı gazetelerde öne çıkartılırken, bunun nasıl mümkün olduğu konusunda hiçbir şey söylenmemesi dikkat çekti.

İşçi haklarını gaspederek önemli kazançlar elde eden Türk Telekom, ADSL ile de vurgun niteliğinde para kazandı. Halen en pahalı interneti kullanan ülkelerden biri olan Türkiye’de, internetten yararlanabilmek için sabit telefon kullanımının zorunlu olması da Telekom’un önemli kâr kalemleri arasında.

Sonuç: Özelleştirmelerden sonra Türk Telekom’da 35 bin 519 kişi işsiz kaldı.

Özelleştirme sürecinde önceden kimseyi işten çıkarmayacağız sözüne rağmen işçilerin tepki göstermesini eleştiren Başbakan Erdoğan, işçilerin bundan sonra yan gelip yatamayacağını söylemişti.
Meydanları dolduranların ne istediğini anlamakta güçlük çekiyorum. Türk Telekom çalışanları sokağa atılmayacak. Ancak bundan sonra yan gelip yatamayacaklar. Olay bu kadar basit.”





Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım;

İnternet yasakları üzerine;
"Ne işimiz var elalemin sitesinde"

''Biz interneti yasaklayan değil, Türkiye'de interneti geliştiren, geniş bant uygulamasını başlatarak bugün bu yayınları yapabiliyorsanız bu bizim yaptığımız çalışmalar ve altyapı sayesindedir.'

Kendisine seçim bölgesi Erzincan’ın bir köyünde 70 yaşında bir kadın köyünde ADSL çekmediğini anlatırken;
“Evladım okuyup bakan olmuşsun ama cahil kalmışsın, sen şimdi messenger’ı da bilmiyorsundur?”

"Dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın"

"İnternetin gücü tahminimizden fazlaymış"

Cebit bilişim eurasia 2009 3g için;
3g’yi getirdik, karadan giden bilişim otobanlarına havadan giden bilişim otobanlarını da ilave etmiş olduk. Şu anda cep telefonu şirketlerimiz abone yetiştiremiyorlar, talebi karşılayamıyorlar. Süratle o yan tarafına takılan zımbırtıdan imal etmeye çalışıyorlar ki talepleri karşılasınlar. Adı aklıma gelmedi, internete girmek için seyyar modem, vın-mın bir şey diyorlar”

"Uydunun kaportası bitti"
Bilgisayarlar hakkında;
"Yeter ki bilgisayarı daha çok kullansınlar, bilgiye daha ulaşsınlar, evlerinde de ailelerine, büyüklerine de bu meredi, bu işi öğretsinler"

"Yaşımız ne olursa olsun bu bilişim denen hastalık hepimizin kapısını çalacak"

"Türk halkı Google'ın vergi vermemesinden rahatsızdır."

"Genişbant yoktu bu ülkede, genişbandı kim getirdi? Bir tane karın gurultusu gibi bir sesle internete bağlanmaya çalışıyorduk. Giremeden düşüyorduk, gur gur gur gur... Şimdi internet otobanları var, herkes giriyor. Bilgi toplumu hedeflerimiz var, projelerimiz var"

"Alt tarafı bir video paylaşım sitesi olan Youtube Türkiye Cumhuriyeti ile mücadeleye girişti "

"Yasa dışı dinlemeyi önlemeye imkan var mı? Arkadaşlar maalesef buna imkan yoktur. Türkiye'de de yok, dünyanın hiçbir yerinde de yok. Bunun tek yolu konuşmamak"


Egemen Bağış;

Egemen Bağış Youtube yasaklıyken 10 yaşındaki oğlunun dahi bir sekilde Youtube'a girdigini ve yasagı saçma buldugunu ifade etti.

Bülent Arınç Tüsiad başkanı Ümit Boyner'in "Son zamanlarda özel hayatımızın sınırlandırılması, kontrol altına alınması yönünde artan bir baskı hissediyoruz " sözü üzerine;
"Sayın Boyner ya da onun gibi düşünenler iktidara gelirse porno siteleri ya da diğer konularda istediklerini serbest bırakabilirler. "



Abdullah Gül;
"Türkiye'de internet sansürü yok"


Recep Tayyip Erdoğan Basın mensuplarının ''Youtube'a girilmiyor'' itirazı üzerine;
'Ben giriyorum, siz de girin'' karşılığını verdi.






KÜLTÜR / SANAT
Son İktidar



Türkiye'de toplam bütçenin binde 5'i, 1 milyar 560 milyon TL kültür bakanlığına ayrılıyor.

Avrupa ülkelerinde kişi başı kültür harcaması 100 euro iken Türkiye'de devletin kişi başı kültür harcaması 10 euro.

Türkiye;

Kültür Bakanlığı bütçesi: 690 milyon euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 10 euro
Sahne sanatlarına ayrılan pay
Devlet Tiyatroları: 62 milyon euro
Opera Bale: 76 milyon euro

Almanya;

Doğrudan kültür harcamaları: 8.3 milyar euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 101 euro
Hükümetin kültür harcamaları içindeki payı: 14.6 (%)
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/müzik): 3 milyar euro

Fransa;

Doğrudan kültür harcamaları: 12 milyar euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 197 euro
Hükümetin kültür harcamaları içindeki payı: 51 (%)
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/müzik): 4.2 milyar euro

İtalya;

Doğrudan kültür harcamaları: 6.7 milyar euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 112 euro
Hükümetin kültür harcamaları içindeki payı: 26 (%)
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/müzik): 1 milyar euro

İspanya;

Doğrudan kültür harcamaları: 5.1 milyar euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 119 euro
Hükümetin kültür harcamaları içindeki payı: 15 (%)
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/müzik): 150 milyon euro

İngiltere;

Doğrudan kültür harcamaları: 8.8 milyar euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 143 euro
Hükümetin kültür harcamaları içindeki payı: 34 (%)
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/müzik): 416 milyon euro

Rusya;

Doğrudan kültür harcamaları: 4.4 milyar euro
Devletin kişi başı kültür harcaması: 30 euro
Hükümetin kültür harcamaları içindeki payı: 30 (%)
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/müzik): 200 milyon euro

Yunanistan;

Devletin kişi başı kültür harcaması: 32 euro
Sahne sanatlarına ayrılan pay (tiyatro/opera): 42 milyon euro



Türkiye'de türkçe tabela, marka ve tv program adları azınlıkta kaldı.
Tam olarak manası bile bilinmeyen ingilizce sözcükler ve cümleler günlük dile yerleşti.

Türkiye'de İngilizceyi orta ve ileri derecede bilen insan sayısının 500.000 civarında olduğu tahmin ediliyor.



Japonya'da toplumun %14, Amerika'da %12, İngiltere ve Fransa'da %21'i düzenli kitap okurken Türkiye'de bu oran on binde 1

Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda 1 kitap okuyor!
Türkiye'de okuma alışkanlığına sahip 70.000 kişi bulunuyor

Kitap için bir Norveçli 137, Alman 122, Güney Koreli 39 $ ayırırken ve Dünya ortalaması 1,3 $ iken Türkiye'de bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 $ harcıyor

İngiliz the Sun gazetesi Türkiye'deki gazetelerin toplam tirajı kadar satıyor

Türkiye'de gazete okuyucularının %85'i yalnızca spor ve magazin okuyor

Türkiye'de bir kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın; bir Norveçli 300, Amerikalı 210, İngiliz ve Japon 87 katını ayırıyor

Türkiye'de en çok basılan yerli kitaplar; Keloğlan masalları, Nasrettin Hoca fıkraları, Karadeniz fıkraları, cinsel içerikli kitaplar ve dini bilgiler içeren ilmihal kitapları

Türkiye'de en çok basılan yabancı kitaplar; La Fontaine'in fablları, Ezop masalları, Andersen masalları, Çocuk Kalbi ve cinsel konulu kitaplar

Günde ortalama 5 saat televizyon seyreden Türk halkı, kitap okumaya yılda 6 saat ayırıyor



2011 yılında Türkiye'de ilk defa basılmamış bir kitap bütün nüshalarıyla beraber toplatıldı,
kitabın yazarı gazeteci Ahmet Şık ve yayınevinin sahibi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandı.

Kitabın toplatılması konusunu soran Avrupalı bir parlementere Recep Tayyip Erdoğan;
“Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın hazırlanmasındaki malzemeleri kullanmak da suçtur. Diyelim ki bir yerde bombanın kullanılmasında ne varsa, fitilinden ta diğer maddelerine varıncaya kadar ne varsa bunun ihbarı gelmişse, güvenlik güçleri gidip bunları toplamaz mı, almaz mı? Çünkü bu da bir suç teşkil etmektedir. Gider onları alır."


Kasım 2006'da, 74 bin Sümer tableti üzerinde çalışmış olan 93 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ kanıtlanmış tarihsel bulgular yüzünden sanık sandalyesine oturtulup, yargılandı.



Taksim'de bulunan Atatürk Kültür Merkezi tadilat yapılacak diye hiçbir şey yapılmayarak 2007 yılından bu yana çürümeye bırakıldı.
AKM'nin açık olması halinde opera, tiyatro, bale, senfoni, Türk müziği, sinema ve yabancı konukları da dahil olmak üzere yaklaşık 1.500 temsil yapılacaktı ve bu temsilleri yaklaşık 100 bin seyirci izleyecekti.
Sadece opera ve senfoninin rutubetten hasar gören enstrümanları milyonlarla ifade ediliyor.
AKM bünyesinde kurulan devlet tiyatroları tarihinin ilk ve tek birim tiyatro uygulamasının yapıldığı mekan Aziz Nesin Sahnesi de AKM ile aynı kaderi paylaşıyor.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin 29 yıl 6 aylığına kiralandı.
İBB Akp Grup Başkan Vekili Ergün Turan, Muammer Karaca tiyatrosunun deprem riski var diye yıkılması hususunda;
“Binanın güvenli olmadığına dair raporlar var. Mevcut bina yerine aynı ölçekte yeni bir bina yapılacak. Bina kapsamına turizm fonksiyonu da eklendi. Otel olabilir, kültür tesisi olabilir. Tiyatro yer alabilir ama olmayabilir de. Tiyatronun eklenip eklenmeyeceği sonraki karar. Ama Muammer Karaca ismi aynı yerde olmasa da yaşatılmak zorunda”

İstanbul'da en eski ve simge olmuş tiyatrolardan sadece Ses Tiyatrosu kaldı.



2011 Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, 177 kere kapalı gişe oynayan tiyatro oyununda Sümeyye Erdoğan'ın tiyatro izlerken sakız çiğnemesine destek verip, bunu eleştiren oyuncu Tolga Tuncer'e;
"Densiz"
"Hiç kimse kendisini halktan üstün görmeyecek"
'Ama seyirciler karanlıkta oturuyor, sahne aydınlık bir tek; oyuncu da seyircilere bakmayıversin'
"Sanatçı seyirciye ağız burun işareti yapamaz. ülkem adına dehşetle karşılıyorum"

2011 Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, devlet tiyatrolarının kapatılması ve o paranın özel tiyatrolara verilmesi hakkında;
"Devlet hala bu kurumu taşımak zorunda mıdır? Bugünkü Türkiye'de devletin kadrolu sanatçısı olması gerekir mi?
Bunu bütünüyle özel kurumlara terk etsek harcadığımız cari gideri doğrudan sivil toplumun bu organizayonlarına mı versek? sanatın yoğunluğu bu şekilde artar.
Özel tiyatrolara yardım veriyoruz. cari giderlerden kurtulsak sivil toplumun faaliyetlerine destek versek daha faydalı olur.
Yılda 100 milyon tl cari masraflar var oysa 50 milyon tl'yi özel tiyatrolara dağıtsak her yer tiyatro sahnesi olur. Devletin sanata asıl desteği böyle olur"



İstanbul 2010 yılında bir alışveriş merkezine dönüştürülmesi planlanan Emek sinemasının yıkılmasını öngören proje açıklandı
Sinemaseverlerin "Emek Sinemasını Yaşatalım" başlıklı bir platform kurarak imza kampanyası başlatması üzerine mahkeme Mayıs 2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi.

1994 yılından bu yana estetik kaygı ile çekilen ve sinema sanatına katkıda bulunan filmleri izleyiciyle buluşturmayı amaç edinen Alkazar Sineması uzun süredir yaşadığı zorluklar nedeniyle 1 Mart 2010'da perdelerini kapattı.


Diva lakaplı Leyla Gencer 2008 yılında vasiyeti doğrultusunda külleri İstanbul Boğaz'ına atılınca, Vakit Gazetesi, " Türkiye çöplük mü" manşeti attı, Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş'ın 'niye kirletiyorsunuz suyumuzu' diyerek karşı çıktı.

İstanbul Tophane'de sanat galerisi sergi açılışında alkol alınıyor gerekçesiyle, davetliler toplanan 20 kişi tarafından saldırıya uğradı, 3 ayrı galeride maddi hasar meydana geldi.



Kars Belediyesi eski Başkanı Naif Alibeyoğlu'nun yaptırdığı "insanlık anıtı" heykeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kenti ziyaretinde 'ucube' diye nitelendirildi.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay,

"Ucube heykel" tartışması üzerine;;
"Sanıyorum biraz haksız ve abartılı bir yorum oldu. Ben Kars gezisinde Başbakan ile birlikteydim, Başbakanın
ağzından hiç bir mekanda heykel sözü çıkmadı" ile Recep Tayyip Erdoğan’ın ucube lafı ile Kars'taki gecekonduları kastettiğini ileri sürdü.

Hüseyin Çelik
"Heykelin yapımı, sonradan Chp'ye geçen, dönemin Akp'li belediye başkanının döneminde başlamıştı. şu an sit alanı olduğu için yıkılmak istendiğini iddia ediyorsunuz. peki o zman sit alanı değil miydi?"sorusuna,
"Yav tamam da o zaman başlanmış ama sayın Başbakanımız gidip görmüş müydü o heykeli? Heykel bitmiş miydi o dönemde?"

Recep Tayyip Erdoğan’ın ucube lafını heykel için kullandığını belirtmesi üzerine;
"Basın üzerinden konuşmam, görüşümü Başbakan’a bizzat sunacağım "
"Yapmam gerekeni yaptım"

Bülent Arınç Ertuğrul Günay için;
"Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin"

Ressam Bedri Baykam Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ucube" dediği Mehmet Aksoy’un Kars’taki "İnsanlık Anıtı"yla ilgili yürüyüş düzenlemek amacıyla yapılan toplantının ardından bıçaklı saldırıya uğradı.

Kars'taki "insanlık anıtı" heykelinin yıkımına başlandı.



Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 2010 yılı vergilendirme döneminde vergi rekortmeni sanatçılar;

1. Acun Ilıcalı, 2.819.388,49 TL
2. Seda Sayan, 2.192.769,08 TL
3. Cem Yılmaz, 1.984.806,83 TL
4. Şafak Sezer, 1.289.000 TL
5- Serdar Ortaç 1.153.000 TL



Atilla Koç – Kültür Bakanı
"Zaman zaman gözüm kayar, herkes uyuduğumu zanneder, siz de öyle sanmayın"

Gazetecilere;
"Beni çekmeye devam ederseniz ben de uyurum"

''Ben tabiatım icabı kötü söz söylemem ama milletvekili olmadan önce çok küfür ederdim.'

"Uyursam beni eşim uyaracak"

"Bizdeki Yunan eserlerini batı ülkelerine verelim, onlarda bize İslam eserlerini versinler"

"Ben şimdiki Türk sinemasına edepsiz demek istemiyorum; ama eski Türk sineması daha edepliydi."

Kutsal sayılan Sakal-ı Şerif''i ayağına getirtmesine yönelik soruya
‘Bürokrat yanlış anlamış, sakalı buraya getirdi... ama ben tarihe geçtim...’

Kastamonu da yaşayan Azeri seramik ve minyatür sanatçısı Adalet Bayramoğlu'nun sergisini gezerken sergide Bakan Koç ile üç bayanın resminin bulunduğu seramik üzerine Bakan Koç'un eşi;

"Niye ben yokum, bu kadınlar kim?" diye sorması üzerine;
"Sen minyatür müsün senin ne işin var orda"
"Turşu nihayetinde yenmek içindir"

"Dangoz"

"Büyük sevaplar için büyük günahlar gerekir" sözünün açıklamasını yaparken;
"Önce büyük bir günah işleyip büyük bir tövbe etmek gerek ki büyük sevaplar işleyelim" mantığıyla yapan

"Hasankeyf'te kültürel varlığımız yok"

"Bazı sanatçılar sahnede değil evinde ölmeli"

Kendisinin efe olarak resmedildiği hediye yağlıboya tablo için;
"Efeler gülmez, kıvırtmaz ama gülen bir efe yapmışsın, güzel olmuş. Hem gözlük de var. Hiç gözlüklü efe olur mu?''



Ertuğrul Günay – Kültür Bakanı

Can'lı ana haber;
"Türk halkı kültürsüz"
"Nice yalanlar gördük. Ben bir yıl hatırlıyorum, Zeki Müren Türkiye'nin en büyük erkek sanatçısı, Bülent Ersoy en büyük kadın sanatçısı seçilmişti, böyle bir absürt, dramatik, toplumun aklının karıştırılmaya çalışıldığı dönemlerden geçtik"

"Başbakan demokratik açılım ile nobel alabilir"

Emek Sineması'nın yıkılmasını protesto edenler için;
"Kimi protesto ettiklerini sanırım kendileri de bilmiyorlardı”

"Chp kapatılsın vakıf olsun"

"Bugüne kadar hiçbir siyasetçi bu insanlar için iki damla gözyaşı dökmedi. onların yerine millet ağladı. Şimdi ise sayın Başbakan ağlıyor ki, milletimiz ağlamasın. artık milletimiz gülecek, onun yerine başbakanımız ağlayacak."

"Allianoi konusunda abartılı bir duyarlılık gelişti"

Bireysel özgürlüklerin mahalle adabıyla sınırlandırılabileceğini ifade etti.

Konya Beyşehir Eflatunpınar anıtının bakımsız olması nedeniyle oranın sorumlusunu
"Ben olsam bakan geliyor diye çevre düzeni yapardım"

"Herkes yaptığı işin saygınlığını koruyacak dikkati gösterecek. yani kimse sahnede sanat gösterisi yaparken fıkra yazarlığına soyunmasın"

1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanması hakkında;
"Bir günü kutlamak için illa tatil olması gerekmiyor. Şimdiye kadar bunun için adım atılmamış. 1 mayıs bakanlar kurulu kararı ile kutlanacak. Asıl önemli olan budur, bunun görülmesi lazım. Bir şeyden de memnun olun."

Ordu valisi kendisini il sınırında karşılamayınca basın önünde orada bulunan vali yardımcısına;
"Ne demek vali nerede bilemiyorum"


Kürşat Tüzmen;

Ankara'daki Tunus Filmleri Haftası'nın açılışında bir konuşma yaptı. Ancak açılış filmini izlememek bir yana, Tunus büyükelçisinin konuşmasını bile dinlemeden gitti.

Ayşe Arman'ın yaptığı röportajda kendisini "denizlerin farklı barbunyası" olarak tanımladı.


Erkan Mumcu – Kültür ve Turizm bakanı

Arkeologlara;
"Mezar hırsızları sizin mesleğin atası mı?"
Egemen Bağış

"Türkiye'de işkence gören aydın,sanatçı,yazar yok"

Ucube, içki yasağı ve "Muhteşem yüzyıl"a yapılan uyarı Avrupa Parlamentosu’nda konuşulunca;
"Pireyi deve yaptılar"


Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım:

Marmaray projesinde tarihi eserler bulunduktan sonra;
"1,5 yıl geç kaldık bile arkeologlar bizi daha fazla geciktirmesin"

Recep Tayyip Erdoğan;

"Benim zamanımda nice arkadaşım vardı. Çok okurlardı, hep 10 alırlardı. Şimdi sefilleri oynuyorlar."





ÖZELLEŞTİRME
Son İktidar



Türkiye'nin 1986-2002 dönemindeki özelleştirme miktarı 8 milyar dolar iken 2002-2011 döneminde toplam 34 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirildi.
Son iktidarın göreve geldiği günden bu yana özelleştirdikleri kamu kuruluşları;

Türk Telekom,
Erdemir,
İşdemir,
Divrigi Demir Madeni,
Hekimhan Demir Madeni,
İskenderun İsdemir Limanı,
Ereğli Erdemir Limanı
Çelbor
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Tüpraş Blok Satış,
Tüpraş Usaş Hissesi,
Tüpraş 18 Taşınmaz
Amasya Şeker Fabrikası
Kütahya Şeker Fabrikası,
Adapazarı Şeker Fabrikası
Esgaz,
Bursagaz,
Eti Elektrometalurji,
Eti Gümüş,
Eti Bakır,
Eti Krom
Çayeli Bakır İşletmesi
K.B.İ. Samsun İşletmesi
K.B.İ. Murgul İşletmesi
Tdçi Ait Deveci Demir Madeni Sahası
K.B.İ.- Giresun'da 2 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
K.B.İ.- Sinop'da 1 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
K.B.İ.- Murgul İşlet. Hid. Elek. Sant. Samsun'da varlıklar
K.B.İ. A.Ş.'ye ait188 Arsa, 154 Taşınmaz, 41 Arsa, 89 adet Lojman, 3 Taşınmaz
Seydişehir Eti Alüminyum,
Oymapınar Barajı,
Alümina Madeni ,
Antalya Limanı,
Eti Alüminyum'a ait 4 Taşınmaz,
Ssk Eczaneleri,
T.D.İ. Çeşme Limanı,
T.D.İ. Kuşadası Limanı
T.D.İ. Trabzon Limanı,
T.D.İ. Dikili Limanı
T.D.İ. M/F Ankara Feribotu,
T.D.İ. Samsun Feribotu
T.D.İ. Karadeniz Gemisi,
T.D.İ. Nak. İnş.Tur. İh. Paz.A.Ş.,
T.D.İ. Şehir Hat. Hiz. ve Gemiler,
T.D.İ. Turan Emeksiz Yolcu Gemisi,
T.D.İ. İstanbul'da 21 taşınmaz ve Samsun'da eski acente binası
TDİ- Yakıt II Gemisi
TDİ Samsun'da taşınmaz
TDİ- Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri
TDİ Çanakkale'ye ait ait 9 Gemi
Sümer Holding -Bumas
Sümer Holding A.Ş.-Merinos Halı Markası,
Sümer Holding A.Ş.-Eryağ,
Sümer Holding A.Ş -Adıyaman İşletmesi,
Sümer Holding A.Ş -Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.,
Sümer Holding A.Ş -Sarıkamış İşletmesi ,
Sümer Holding A.Ş -Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi,
Sümer Holding A.Ş -Beykoz Deri Ve Kundura Sanayi İşletmesi,
Sümer Holding A.Ş -Yeşilova Halı Yün İpliği Ve Battaniye Fabrikası,
Sümer Holding A.Ş -Bakırköy İşletmesi,
Sümer Holding A.Ş -Çanakkale Sentetik Deri,
Sümer Holding A.Ş -Diyarbakır İşletmesi,
Sümer Holding A.Ş -Tercan, Merinos ve Akdeniz İşletmesinin Makine ve teçhizatları,
Sümer Holding A.Ş -İstanbul İmar Ltd. Şti, çeşitli illerde 21 arsa, 115 Taşınmaz, 5 bina ve16 dükkan,
Tekel Alkollü İçkiler San. ve Tic. AŞ,
Tekel - Kayacık Tuzlası,
Tekel - Kaldırım Tuzlası,
Tekel - Yavşan Tuzlası,
Tekel - TEKA ile Sigara Sanayi İşletmesi A.Ş.'ye ait puro mar. ve varlıkları,
Tekel İstanbul Tütün Mamülleri San. ve Tic. A.Ş.
Tekel'e ait 5 bina, 25 Daire, 12 arsa ve 332 Taşınmaz
Tekel Tuzluca, Sekili, Yavşan, Kağızman, Çankırı Kaya, Kaldırım ve Kayacık Tuzlaları ile Kristal Tuz Rafine,
Tekel ikiz kuleler,
Tekel - Erciyes DSİ, Bayındırlık, Karayolları Sosyal Tesisleri
Tekel - Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları
Ditaş,
Taksan,
Gerkonsan,
Tümosan İşletmesi,
T.Z.D. A.Ş.
Sakarya Traktör İşletmesi,
Seka Afyon, Balıkesir İşletmesi,
Seka Yibitaş Kraft Torba İşletmesi,
Seka Çaycuma İşletmesi,
Seka Aksu İşletmesi,
Seka Kastamonu İşletmesi,
Seka Karacasu İşletmesi,
Seka Akkuş İşletmesi,
Seka'ya ait Çeşitli illerde 3 arsa, 7 taşınmaz,
Ankara Alım Satım Müdürlüğü Binası
Havelsan A.Ş.
Aspilsan Askeri Pil San. ve Tic. A.Ş.
Meybuz A.Ş.
İstanbul ve Kütahya'da 3 Arsa ve çeşitli İllerde 24 Taşınmaz
Usaş Hissesi ve Usaş'ın 11 Lojmanı
Tügsaş A.Ş. Gemlik Gübre,
Samsun Gübre,
İgsaş,
İstanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası,
Kütahya Gübre A.Ş. Varlıkları,
Şanlıurfa depoları arazisi, Fatsa ve Tekirdağ Depoları,
Petkim Çanakkale'de 1 arsa
Petkim Yarımca'da 5 taşınmaz *
E.B.K. A.Ş. Manisa Et Ve Tavuk Kombinası,
E.B.K. A.Ş. Çeşitli illerde11 Mağaza, 23 büro, 12 lojman, 4 arsa, 4 Daire,1 Bina,131 taşınmaz, Samsun ve Mersin Soğuk Hava Deposu,
Sütaş,
Sütaş Malatya İşletmesi
Sütaş Muhtelif yerlerde 6 arsa, 5 bina, 13 daire, 51 Taşınmaz, 1 dükkan
Ortadoğu Teknopark A.Ş.
Manisa Saruhanlı'da 1 tarla, Adana ve Gebze'de 3 taşınmaz, K.Maraş Elbistan'da 1 arsa, 1 bina, Konya Ereğli'de 1 arsa 1 bina, Erzurum'da 1 daire, Muhtelif İllerde 3 arsa, Konya'da 1 dükkan, Kırıkkale ve Manisa'da 2 Taşınmaz,
KTHY,
EBÜAŞ 6 adet Taşınmaz,
Deniz Nakliyatı T.A.Ş. 3 Tanker,
Başak Sigorta A.Ş.,
Başak Emeklilik A.Ş.,
Tedaş - -Zonguldak'ta 19 pilon yeri,
Tedaş'a ait 144 taşınmaz,
Tedaş Manisa Kula'da ve İstanbul Beykoz'da 2 direk yeri,
Tedaş USAŞ Hissesi,
Taşucu Limanı Tersane Alanı,
İSKENDERUN LİMANI,
İZMİR LİMANI,
MERSİN LİMANI,
Ataköy Marina Ve Yat İşletmesi A.Ş.
Ataköy Otelcilik A.Ş.
Kuşadası Tatil Köyü,
Hilton Oteli,
Emekli Sandığı Çelik Palas Oteli,
Emekli Sandığı Büyük Ankara Oteli,
Emekli Sandığı Büyük Efes Oteli,
Emekli Sandığı Kızılay Emek İşhanı,
Emekli Sandığı Büyük Tarabya Oteli,
Araç Muayene İstasyonu I. Bölge,
Araç Muayene İstasyonu II. Bölge,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Tercan Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Kuzgun Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Mercan Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait İkizdere Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Çıldır Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Beyköy Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Ataköy Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ait Denizli Jeotermal Santrali.

İhalesi Tamamlanmış Olanlar:

T.C.D.D. İzmir Limanı,
Tekel - 1 Taşınmaz,
Petkim Petrokimya Holding A.Ş,
T.C.D.D. Derince Limanı,
Sümer Holding A.Ş.'ye ait Mazıdağı Fosfat Tesisleri,
Sümer Holding A.Ş. Nitro Makine Kimya Nitro Nobel Kimya Sanayi A.Ş. Sümer Holding A.Ş. Barit Öğütme Tesisi,


Akp
'nin satmayı planladıkları;

Edirne-İstanbul- Ankara Otoyolu
Pozantı-Tarsus- Mersin Otoyolu,
Tarsus-Adana- Gaziantep Otoyolu,
Toprakkale-İskenderu n Otoyolu,
İzmir-Çeşme Otoyolu,
İzmir-Aydın Otoyolu,
Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu,
İzmir ve Ankara Çevre Otoyolu.
Boğaziçi Köprüsü,
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü,

Enerji alanında;

Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.
Tedaş İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.
Tedaş Engil Gaz Türbünleri: Edremit / VAN
Tedaş Denizli Jeotermal Santrali: Sarayköy/ DENİZLİ
Tedaş Ataköy Hidroelektrik Santrali: Almus/TOKAT
Tedaş Beyköy Hidroelektrik Santrali: Sarıcakaya/ESKİŞEHİR
Tedaş Çıldır Hidroelektrik Santrali: Arpaçay/KARS
Tedaş İkizdere Hidroelektrik Santrali: İkizdere/RİZE
Tedaş Kuzgun Hidroelektrik Santrali: Ilıca/ERZURUM
Tedaş Mercan Hidroelektrik Santrali: Ovacık/TUNCELİ
Tedaş Tercan Hidroelektrik Santrali: Tercan/ERZİNCAN
Tedaş Akdeniz Elektrik A.Ş. Antalya, Burdur, Isparta İl sınırları
Tedaş Aras Elektrik A.Ş. Erzurum, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Iğdır,Kars
Tedaş Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş.Trabzon, Artvin, Giresun, Gümüşhane, Rize
Tedaş Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak
Tedaş Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. Elazığ, Bingöl, Malatya, Tunceli
Tedaş Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. İzmir, Manisa
Tedaş Göksu Elektrik Dağıtım A.Ş. Kahramanmaraş, Adıyaman
Tedaş Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. Sivas, Tokat, Yozgat
Tedaş Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş Aydın, Denizli, Muğla
Tedaş Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. Eskişehir, Afyon, Bilecik, Kütahya, Uşak
Tedaş Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. Sakarya, Bolu, Düzce, Kocaeli.
Tedaş Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Yalova
Tedaş Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş Bitlis, Hakkari, Muş, Van
Tedaş Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş İstanbul ili Rumeli Yakası.
Tedaş İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. İstanbul ili Anadolu Yakası.
Tedaş Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.Samsun, Amasya, Çorum, Ordu, Sinop
Tedaş Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. Edirne, Kırklareli, Tekirdağ.
Tedaş Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.Adana, Gaziantep, Hatay, Mersin, Osmaniye, Kilis
Tedaş Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Konya, Karaman.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü

Tekel İşletmeleri;

Tekel Adana Sigara Fabrikası Müdürlüğü
Tekel Bitlis Sigara Fabrikası Müdürlüğü
Tekel İstanbul Sigara Fabrikası Müdürlüğü
Tekel Malatya Sigara Fabrikası Müdürlüğü
Tekel Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası Müdürlüğü
Tekel Tokat Sigara Fabrikası Müdürlüğü
Tekel Kıbrıs Türk Tütün End. Ltd. Şti.
Tekel REYTEK Tütün San. ve Tic. A.Ş.
Tekel Adana Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Adıyaman Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Besni Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Kahta Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Malatya Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Akçaabat Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Akhisar Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Aydın Yaprak Tütün İşl. Müd.
Tekel Muğla Yaprak Tütün İşl. Müd.
Tekel Milas Yaprak Tütün İşl. Müd.
Tekel Bafra Yaprak Tütün İşl. Müd.
Tekel Batman Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Bekirhan Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Beşiri Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Kozluk Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Kurtalan Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Sason Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Bitlis Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Bursa Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel İnegöl Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Hamdibey Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Denizli Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Acıpayam Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Güney Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Tavas Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Buldan Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Kale Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü
Tekel Diyarbakır Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Silvan Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Bismil Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Hatay Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel İskenderun Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Yayladağ Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Altınözü Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel İstanbul Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel İzmir Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Cumaovası Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Kemalpaşa Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Tuzla Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Yazıbaşı Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Manisa Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Kula Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Salihli Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Sarıgöl Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Selendi Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Osmancalı Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Saruhanlı Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü
Tekel Muş Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü,
Tekel Samsun Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü,
Tekel Tokat Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü,
Tekel Erbaa Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü,
Tekel Gümüşhacıköy Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü,
Tekel Taşova Yaprak Tütün İşl. Müdürlüğü,
Tekel Diyarbakır Yaprak Tütün İşl. Fab. Müdürlüğü,
Tekel Adana Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Afyon Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Ankara Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Antalya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Aydın Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Balıkesir Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Bursa Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Çanakkale Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Çorum Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Denizli Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Diyarbakır Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Edirne Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Elazığ Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Erzurum Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Eskişehir Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Gaziantep Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Hatay Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel İstanbul Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel İzmir Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Kahramanmaraş Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Kars Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Kastamonu Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Kayseri Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Kocaeli Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Konya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Kütahya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Malatya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Manisa Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Mersin Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Muğla Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Ordu Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Sakarya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Samsun Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Sivas Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Tokat Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Trabzon Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Van Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Zonguldak Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü,
Tekel Çamaltı Tuz İşletmesi Müdürlüğü,
Tekel Ayvalık Tuz İşletmesi Müdürlüğü,
Tekel Ambalaj Fabrikası Müdürlüğü,
Tümaş Türk Mühendislik Müşavirlik Ve Müteahhitlik A.Ş.
Bumas-Karaman Bulgur Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
Beslen Makarna Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
Petkim'e ait Yarımca Sosyal Tesis Alanındaki Yarımca Köyü Tesisleri

Şeker fabrikaları;

Afyon Şeker Fabrikası
Ağrı Şeker Fabrikası
Alpulu Şeker Fabrikası
Ankara Şeker Fabrikası
Bor Şeker Fabrikası
Burdur Şeker Fabrikası
Çarşamba Şeker Fabrikası
Çorum Şeker Fabrikası
Elazığ Şeker Fabrikası
Elbistan Şeker Fabrikası
Ercincan Şeker Fabrikası
Erzurum Şeker Fabrikası
Eskişehir Şeker Fabrikası
Ilgın Şeker Fabrikası
Kars Şeker Fabrikası
Kastamonu Şeker Fabrikası
Kırşehir Şeker Fabrikası
Malatya Şeker Fabrikası
Muş Şeker Fabrikası
Susurluk Şeker Fabrikası
Turhal Şeker Fabrikası
Üşak Şeker Fabrikası
Yozgat Şeker Fabrikası
Afyon Makine Fabrikası
Ankara Makine Fabrikası
Erzincan Makine Fabrikası
Eskişehir Makine Fabrikası
Turhal Makine Fabrikası
Elektromekanik Aygıtlar Fabrikası
Afyon Tarım İşletmesi
Sarımsaklı Tarım İşletmesi
Tohum İşleme Fabrikası – Ankara




Kemal Unakıtan – Maliye Bakanı

Telekom için;
20 bin Dolar veren herkese,
Telekom'a ait bilgileri veririz.
20 bin dolar veren herkes kızımızı görür."

Seka için;
"Stratejik yer imiş. Ne stratejisi? Önemli olan müşteri bulmak.
Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına.
Seviyorum bu işleri arkadaş."

Şeker Fabrikaları için;

"Kâr edeni de, zarar edeni de, hepsini satacağız."

Sümerbank için;

Yakında, Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı gibi, ismini de kaldırıyoruz."

Petkim için;
''Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler."

Tekel için;

'‘Babalar gibi satarız.”

Tüpraş için;

Parayı veren düdüğü çalar.
Tüpraş’ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş"

Limanlar için;

Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız"


Recep Tayyip Erdoğan;
Türkiye’yi pazarlıyorum.
Bizim için verilecek para önemlidir.
Herşeyi pazarlar satarız, parayı veren düdüğü çalar.”







SAĞLIK
Son İktidar




Sağlık harcamaları 9 yılda 8 kat: 28 milyar tl arttı, paranın çoğu ilaç ve teknoloji tekellerine gitti.

Türkiye'de sağlıkta katkı paylarıyla hastalar müşteri haline getirildi,

Devlet hastanelerinde sadece muayene başına 5 TL, özel hastanelerde her muayene için 12 TL katılım payı ödenmeye başlandı.

2003’te özel hastaneler sağlık sektöründen yüzde 8 pay alıyorken 2010 yılı sonunda bu pay yüzde 35'e çıktı.


Özel bir dal merkezine dahiliye branşı için ödediği tutar : 20 tl
Özel dal merkezinin vatandaştan devlet adına aldığı katkı payı : 12 tl
Eczanenin vatandaştan devlet adına aldığı katkı payı : 3 tl
Devletin merkezden aldığı kurumlar vergisi : 4 tl
Devlet böyle bir muayene için sadece 1 (bir) tl ödeme yapmaktadır.
TC. vatandaşının maaşından kesilen 1 aylık prim ile yaklaşık 200 muayene yapılabiliyor.

2010 yılında devlet ezcanelerden katkı payı adı altında 353 milyon tl aldı. Eczacı ve vatandaş karşı karşıya getirildi.

Eczanelere gidildiğinde reçete başına 3 TL alınıyor.

4 kişilik aileden kesilen sağlık katkı payı adı altındaki para yıllık 572, aylık 48 TL. En düşük memur maaşına yapılan zam aylık ortalama 37,5 TL oldu.



Avrupa'da her 100 bin kişiye 350 doktor düşerken
Türkiye’de 153 doktor düşüyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde 100 bin kişiye 745 hemşire düşerken,
Türkiye’de bu rakam 141.

2009 ve 2010 yılında 65 doktor darp edildi, 1 doktor hayatını kaybetti.
2011 yılının son 4 ayında ise 40’tan fazla doktor ve sağlık çalışanı, hasta ve hasta yakınının saldırısına uğradı.


Performans uygulaması adı altında hastalar puan olarak kabul edilmeye başlandı.
Ne kadar fazla hasta bakarsanız o kadar puan kazanırsın dönemi başladı. Bir hastaya ayrılan süre kısaldı.
Hastalardan ne kadar fazla tahlil istenir, hastaya ne kadar fazla uygulamada bulunulursa puan olarak hesaplanıyor. Hastalardan gereksiz tahlil istemenin, gereksiz müdahalede bulunmalar arttı.
Asistan hekimlerin nöbet ertesi izin hakları olmadığından aralıksız çalışma saati 33'ü buluyor.
Performans uygulaması ile asistan hekimlerin eğitimi geri plana atıldı.

14 Mart 2011 Tıp bayramı, Adana Valisi İlhan Atış doktorlara,
Benden 3 bin 500 lira daha fazla maaş alıyorsunuz, ağlamayın”



Türkiye'de işsiz kalan kişilerin sağlık hizmetinden yararlanma süresi 6 aydan 3 aya indi.

Türkiye’de binde 17 olan bebek ölümü oranı (2008) binde 4.6 olan OECD ortalamasının üç katından fazla ve tüm OECD ülkeleri arasında bir numarada.

2009 temmuz ayı Ankara'daki bir hastanede bir ay içinde 27 bebek ölümü gerçekleşti.

1983 ve 2008 yılları arasında ortalama yaşam süresini en fazla arttıran ülke olan Türkiye’de 73.6 olan ortalama yaşam süresi, tüm OECD bölgesinde en alt sırada.
Japonya 82.7 yıl ortalaması ile OECD bölgesinde ilk sırada geliyor.



Afyonkarahisar'ın Kışlacık köyünde 20 bin liradan başlayan, 30-40 bin liraya kadar ulaşan rakamlarla böbrek satışı yapan bazı köylülerle, böbrek nakli bekleyen hastaları buluşturduğu, suç örgütü aracılığıyla 14 organ naklinin yapıldığı tespit edildi.

İfadelerinde; böbreklerini, çocuklarını evlendirmek ya da kredi kartı borçlarını ödemek amacıyla sattıklarını öne sürmüşlerdi.

45 milyon nüfusa sahip İspanya’da her bir milyon kişiye 33 kadavradan 33 organ düşüyor. Nüfusu 75 milyon olan Türkiye’de bu rakam milyonda 4.1.
Türkiye'de ekonomik zorluk içindeki insanlar internetten de organlarını satmaya başladı;

Adı Ayten. Antakyalı. Hemşire. Yaşı 33. Evli, iki çocuğu var. İnternete verdiği ilanda şöyle yazıyor: “İhtiyaç nedeniyle böbreğimi acilen satmak istiyorum. Bana …. nolu telefondan ulaşabilirsiniz. Kan grubum B RH pozitif. Acil ihtiyacım var.”

Ayten, Hatay’da yaşadığını, 50 bin TL borcu olduğunu söylüyor. Anlaşırsak istediğimiz şehre geleceğini söylüyor. Eşinden ayrı yaşadığını ve iki çocuğuna bakmak zorunda olduğunu anlatıyor. “Bir, iki haftaya kadar bu parayı bulmak zorundayım. Yoksa ev sahibi beni çıkaracak” diyor.

"Kod adı Bulut. Bursa’da yaşıyor. Yaşı 29. Evli, bir çocuk babası. “Herkese Allah şifa versin. Geçmiş olsun. Her türlü böbrek bulunur. Komisyondan geçirilir. Bana mail atın.”
Aslen Diyarbakırlıyım, Bursa’da yaşıyorum. Evliyim. Bir çocuğum var. Maddi zorluklar nedeniyle böbreğimi satmak için internete ilan verdim. Konya’dan bir alıcı çıktı. 50 bin TL’ye anlaştık. Konya’ya giderek, ikametgâhımı bu şehirde gösterdim. Sahte nüfus cüzdanları düzenledik. Antalya’da bir hastaneye gittik. Görevli, belgelere bakmadan ‘Akraba mısınız?’ diye sordu, ‘Evet’ dedim. Onay verdi. Nakil yapıldı.”

Dördüncü dereceden akrabalar dışında, canlıdan organ alınması yasak iken, böbrek ve karaciğer ihtiyacını karşılamak için, Sağlık Bakanlığı Nisan 2010’da il sağlık müdürlükleri kapsamında ‘etik komisyonu’ kurulması yönünde bir yönerge yayınladı. Mayıs 2010’da çalışmaya başlayan ‘etik komisyonu’, altı üyeden oluşuyor.


Antalya'da 2005-2007 yılları arasında çok sayıda vatandaşın sağlık karnesinin, bilgileri dışında usulsüz olarak ilaç yazımı ve sahte heyet raporu düzenlendiği ve 2 milyon YTL'lik vurgun yapıldığı anlaşıldı.

2'si doktor, 1'i eczacı, 3 ilaç mümessili, 2 eczane çalışanı (kalfa) tutuklandı.

2008 yılında işten atılan bir mümessil doktorlara verdikleri bazı rüşvetleri açıkladı;

derbi maç bileti,
uçak bileti,
koltuk takımı,
muayenehane badanası,
klima,
tenis maçı bileti,
muayenehane tadilatı,
otomobil lastiğinin yanı sıra,
buzdolabı,
televizyon,
dizüstü bilgisayar,
bulaşık makinesi,
cep telefonu,
kamera,
klima,
uydu anteni,
plazma tv,
mp3 çalar,
dvd

Doktorların rüşvet amacıyla eşleriyle birlikte yurt dışı seyahatlerine çıkarıldığı iddia edilen dosyalarda;

Yurtdışı seyahat belgelerinden, pasaport bilgilerinden, telefon numaralarından, eşlerinin isimlerinden, uzmanlık alanlarına kadar her bilginin olduğu belirlendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Roche, Abdi İbrahim, Bayer, Glaxo Smith Klein ve Pfizer'ın olduğu 30 ilaç şirketine kamuya yüksek fiyatla ilaç sattıkları iddiasıyla dava açtı.



Türkiye'de muayehane sahibi doktor sayısı 1.800.

Avrupa'da çalışan başına ortalama sağlık izni bir yıl içerisinde 4,6 gün ile en az hastalık izni alan işçiler Türkiye'de. Bulgaristan 22 gün, Portekiz 11,9, Çek cumhuriyetinde 10,8
Türkiye dünya ülkelerinin 4'te 3'ünden daha az ücretli izin hakkına sahip.

10 sene önce 7 kişiden 1'inde gözüken psikolojik rahatsızlıklar şu anda 4 kişiden 1'inde gözüküyor, 15 milyon kişide strese bağlı uyku bozukluğu yaşanıyor.




Recep Akdağ – Sağlık Bakanı

"Sağlık insanlar, canlı insanlar için çok önemlidir..."

Kırım Kongo salgını için:
Ortada düşünüldüğü veya aksettirildiği gibi büyük bir salgın yok”

"Keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun"

Erzurum'da milletvekili seçimleri öncesi elini sıkmayan bir vatandaşın;
"Ben iktidar olup da bu vatana ve millete faydası olmayanların elini sıkmam" demesi üzerine;
"Sen bana vatan haini mi demek istiyorsun. Vatan haini sensin. Senin anan vatan haini, baban vatan haini"
Bakan Akdağ'ın kahveden ayrılmasından yaklaşık 45 dakika sonra İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden gelen polisler, vatandaş ve iki arkadaşını gözaltına aldı. Bakan Akdağ, kendisine hakaret ettiğini düşündüğü vatandaştan şikayetçi oldu. Nöbetçi savcılık, karakolda ifadeleri alınan 3 genci, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk etti.

Batman'daki incelemeleri sırasında Bölge Devlet Hastanesi'nde engelli vatandaşın;
"Asgari ücretle çalışıyoruz. Koşullarımızın düzeltilmesini istiyoruz" demesine üzerine;
'Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Daha ne yapalım"
"Müteahhit şirketlerin yanında çalışmaya devam edeceksin"

Erzurum'da lokanta sahibi vatandaşa;
“Kaç yaşındasın?”
“60 yaşındayım”
bakan; “Hacca gittin mi?”
“Henüz nasip olmadı sayın bakanım” karşılığını alınca,
“Bu yaşa gelmiş hâlâ hacca gitmemişsen ne işe yaradı?”
“Henüz nasip olmadı sayın bakanım. Gidersem de gizli gideceğim, her hacca giden iyi inançlı demek değil. Hacca gitmedim ama bende hafızlık var.”
bakan; “Valla eğer hacca gitmediysen öbürlerinin önemi yok.”

Erzurum'un Tekman İlçesi'nde yaptırılan Devlet Hastanesi'nin açılışına katılan Sağlık Bakanı Recap Akdağ, ilçe merkezi dışında olduğu için hastaneye servis isteyen bir vatandaşa;
Değerli kardeşim. Ben senin gibi provokatörleri çok gördüm. Senin ne olduğun belli. Şimdi kendini gösterdin sen. Değerli vatandaşlarım. İlginizi bana yönlendirin. Biz bunlara alışkınız. Biz bunların daha başkalarına da alışkınız.”

Bursa'da hastanede çıkan yangın sonrasında nakil olurken hayatını kaybeden 8 hasta için;
"Zaten iki tanesinin beyin ölümü gerçekleşmiş, ölmeleri bekleniyordu"

Bilkent Üniversitesi, oğlunun mezuniyet törenindeki protestolar üzerine;
"Ben bugun kendimi Bilkent Üniversitesi'nde degil, sanki bir 3.dünya ülkesinde hissediyorum"

"Vatandaşımız kahvehaneye gidip okey oynadığında en fazla 5. kişiye diyecek ki ’arkadaş, benim taşlara 2 dakika bak, ben bir sigara içip geleyim"
Bakan tüm sağlık çalışanlarının domuz gribi aşısı olmasını istedi. İl sağlık müdürlerinden aşı olmayan sağlık personelini isimlerinin bakanlığa gönderilmesini de talep etti.
Başbakan kendi ailesine domuz gribi aşısı yaptırmadığını ve yaptırmayacağını açıkladı
Bakanın kendi 5 çocuğunun da aşı yaptırmadığı ortaya çıktı.

Sigara paketinin üzerindeki yarı çıplak ve küskün çift resmi için;
"Türkiye gerçeğine uymuyor"

Şeker hastası 106 kilo olan bir bayana hastane bahçesinde diyet tanımını "az yemek" olarak açıkladı.

Türkiye'ye yabancı doktor getirilme projesi üzerine
"Elbette iyi yetişmiş hekimleri getireceğiz. Türkçe bilmeyeni de getirmeyiz.
Türkiye'de doktor sayısını hem öğrenci yetiştirerek hem de yurtdışından doktor getirerek artırmamız elzemdir.
Bunun milli değerleri ve milliyetçiliği zedeleyen bir yönü yok."
"Şu anda Türkiye’deki her 3 kişiden biri obez.’Şişko’ demek daha doğru, çünkü kabullenmiyoruz."

Sağlık çalışanlarının yaptığı grev için;
"Mağdur hasta varsa derhal gelsin bana başvursun ya da gitsin savcılığa suç duyurusunda bulunsun, onların hakkını sonuna dek savunacağız"

“Organ mafyası ve uluslararası mücadele’’ konusundaki önergeye;
“Ülkemiz açısından bu tür söylentileri doğrulayan bilimsel araştırmalar yoktur’’


Bülent Arınç;
Yoğun bakımdaki İbrahim Tatlıses'i ziyareti sonrası;
'Tabii uyuyordu, uyandırılmamasını rica ettim. Dış görünüşüyle, bildiğimiz Tatlıses'ti. Allah selamet versin."

Cemil Çiçek kuş gribi konusunda;

“Bakanlar kurulunda ilgili arkadaşa sorduk, ilgili bakan arkadaş şu ana kadar böyle bir olayın sözkonusu olmadığını söyledi. ben de bu konuyu kamuoyuna aktardım. yoksa benim bilebileceğim bir olay değil”






SPOR
Son İktidar



Sporda donanımlı antrenör eksiği, altyapıda gerekli iyileştirmelerin ve yeni tesislerin yapılmamasının yanına medyanın da rating ilgisizliği eklenince, Türkiye yabancı sporculara yatırım yapıp Türk vatandaşlığına geçirerek çeşitli spor dallarında başarı arar hale geldi.

Türkiye Çin'in Pekin kentinde düzenlenen son 2008 olimpiyatlarında 1 altın, 4 gümüş, 3 bronz madalya aldı.



Sporda şiddeti önlemek için idari para cezalarının adli para cezasına çevrilmesi, taraftar ile emniyet kuvvetlerinin karşı karşıya getirilmesini sağlamak gibi değişiklikleri içeren Sporda Şiddet Yasasıyla bir tür sıkıyönetim getirildi.

Stada giriş turnikelerinde alkol kontrolü yapılmaya başlandı.

'Alkollü olarak spor müsabakasına gelen kişi zor kullanılarak alandan çıkarılır ve 1 yıl men cezasına çarptırılır."

"Seyirden yasaklama tedbiri, kişinin yakalanmasıyla birlikte başlar ve hüküm kesinleştikten sonra 1 yıl sürer."

"Aslolanın müsabaka güvenliğini sağlamaktan" başka taraftar hakları diye herhangi bir madde yasalarda bulunmuyor."

Kulüplerin taraftarları arasında herhangi bir örgütlenme bulunmuyor.



2010 – 2011 bonservis gelir-gider tablosuna göre Türkiye futbolda dünyada 3. sırada.
Türkiyenin transfer gideri 111.985.000 euro
Türkiye'nin transfer geliri 29.430.000 euro
Gider gelirden çıkarılınca ortaya çıkan rakam - 82.555.000 euro


Kayıtlara göre 2010-2011 sezonunda futbolcu transferine Süper Lig’de 573.5 milyon, Birinci Lig’de 86 milyon, İkinci Lig’de 82.45 milyon ve Üçüncü Lig’de 82.45 milyon TL harcandı.

Toplam 824.4 milyon TL’yi bulan bu rakama sadece futbolculara verilen yıllık transfer ücretleri dahil. Yani, bonservis bedelleri,maç başı ücretleri, galibiyet şampiyonluk, kupa vs. primleri, ev, araba, uçak biletleri gibi ekstralar ve teknik direktör transferlerine harcanan paralar dahil değil.

Dahil edilip te hesaplanığında ortaya çıkan rakam 1 milyar euro.

FIFA, lisanslı futbolcu temsilcilerinin, aracılık yaptıkları transferlerde hem kulüpten hem de oyuncudan komisyon almasını yasaklamış durumda. Türkiye'de menejerler bu kurala uymayıp %20'lere varan komisyonlarla çalışıyorlar.

Türkiye’de 4 bin 650 profesyonel futbolcu, 117 de lisanslı menajer bulunuyor. Ama bu menajerlerin sadece 9-10’u iş yapıyor.



Türkiye’de asgari ücretle çalışan bir işçinin stadyumda maç izlemesi imkansız hale geldi.


Mart 2011'de oynanan Galatasaray – Fenerbahçe maçında;
Standart tribün biletleri 100-350 TL arası
Kale arkası tribünlerinin biletleri ise 60 TL oldu.

Yiyecek-içecek ağırlamanın da dahil olduğu çok sınırlı sayıdaki Özel VIP biletler ise 600-700 TL fiyat aralığında oldu.


Karaborsa bilet satışları ile biletlerin satışa çıkarıldığı ilk saat itibariyle biletler çoğu maç öncesinde bazı gruplar tarafından tükendi.

Trilyonlarca liranın bazı grupların eline geçmesi kulüp başkanları ve ilgili kurumlar tarafından görmezden gelindi.


Türkiye Futbol Federasyonu’nun 4 sezonu kapsayacak olan maç yayın ihalesini yıllık 321 milyon dolarla Digitürk kazandı.

Digitürk, 321 milyon dolarlık ihalenin dışında; yüzde 10 federasyon payı, yüzde 2 organizasyon payı, yüzde 18’lik KDV bedeliyle 2010-2011 sezonu için toplam 424 milyon 233 bin 600 dolar verecek.

Türkiye bu fiyatla Avrupa'daki ligler arasında 6. sırada yer aldı.


Yeni ihaleyle birlikte Türkiye liginin kısa 3 dakika ve geniş 15 dakikalık özet görüntülerinin yayın ve satış hakkı da 40 milyon 210 bin dolar karşılığında sadece TRT´ye verildi.

Diğer kanallar Trt ile anlaşırlarsa maç özetlerini ancak 3 gün sonra yayınlama hakkını elde ediyor.
Diğer kanallar teknik direktörlerin basın toplantılarını 1 saat sonra yayınlanabiliyor.
Diğer kanalların kameramanları röportaj yapmaları için maçtan sonra saha içi ve bina içine alınmıyor.
Bazı yorumcular ve Aldıkları yıllık ücretler;

NTV Yüzde 100 Futbol - Rıdvan Dilmen - 2 milyon dolar
Lig TV Maraton - Mustafa Denizli - 500 bin euro
NTV Spor Gecesi - Sergen Yalçın - 600 bin dolar
TRT 1 Stadyum - Hakan Şükür - 750 bin lira
TV 8 Herşey Futbol- Sinan Engin - 350 bin dolar
Lig TV - Alman Hakem Markus Merk - 100 bin Euro



2011 Nisan ayında Ali Sami Yen stadının yıkımı sırasında betonun kalitesiz ve demir yoğunluğunun az olmasından 75 günde bitecek yıkım 15 günde bitti.

Ali Sami Yen stadının yerine 1 milyar tl'ye mal olacak 34.450 m2'lik arazide 4,5 emsal oranıyla 3 kule yapılacak.

43 katlı 2 kulede lüks konutlar yer alacak, 39 katlı 3. blokta ise ofis katları bulunacak.

İstanbul'un en yoğun nüfus ve trafiğinin olduğu bölgede proje ortalama 10.000 kişiye ev sahipliği yapacak.


Ocak 2011'de Ali Sami Yen stadının yerine Galatasaray kulübünün kullanacağı Türk Telekom Arena stadının açılışında Galatasaray'lı taraftarların yoğun ıslıklı protestosu sonrasında konuşma yapacağı belirtilen Başbakan Erdoğan, konuşmasını iptal edip bakanlarla birlikte Türk Telekom Arena'yı terk etti.

Başbakan Erdoğan'ın ardından açılış için gelen bakanlar ile Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Kulüpler Birliği Vakfı Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ ve bazı kulüp başkanları stadı terk ettiler. Ayrıca Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat da Galatasaray - Ajax maçının bitiş düdüğünü beklemeden stadı terk etti.

Galatasaray Başkanı Adnan Polat en kısa sürede bu protestoyu yapanları tespit edeceklerini söyledi. Galatasaray Kulübü stattaki 200 kameradan belirlediği 150 kişiyi İstanbul Emniyeti'ne bildirdi.


İddaa, oynatılmaya başlandığı Nisan 2004 tarihinden Aralık 2010 tarihine kadar toplam 14,4 milyar TL hasılat elde etti. Bu hasılat üzerinden bugüne kadar oyunculara dağıtılan ikramiye miktarı ise 7 milyar TL olarak gerçekleşti. Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, 2010 yılında 3,746 milyar TL ciroya ve %34’lük rekor büyümeye imza atarak devlet kontrollü spor organizasyonları arasında dünya ikincisi oldu.


Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü kanunlarına aykırı olarak Türkiye'de İddaa başka bahis firması rakibi olmadığı için tekel durumunda.
Bu durum İddaa'nın belirlediği oranlar konusunda serbestisini arttırıyor.

İddaa'nın yurtdışında oynanan bahislere göre oranları çok daha düşük,

Bahislerde uygulanan formuller sonrası ortaya çıkan ham rakamı;
yurtdışında bahis şirketleri 1.1'e bölerken,
Türkiye'de bu ham rakam 1.2'ye bölünüp bahis oynayan kişinin karşısına çıkarılıyor.

Yurtdışında tek maça oynanabilirken Türkiye'de 4 maç oynama zorunluluğu var.

Herhangi bir maçı doğru tahmin etme olasılığı yüzde 70 olan bir oyuncunun 4 maçın tümünü doğru tahmin etme olasılığı yüzde 25.

Herhangi bir maçı doğru tahmin etme olasılığı yüzde 50'ye düştüğünde ise dört maçı da doğru tahmin etme olasılığı bir anda yüzde 6'ya iniyor.

Türkiye'de iddaa oynayanların günde sadece % 7'si kazanıyor.

2005 yılında içinde bazı eski ve yeni futbolcular, kulüp başkan ve çalışanlarının da yer aldığı bahis skandalı ortaya çıktı.


1976 yılında kurulan Efes Pilsen basketbol takımının yeni adı olan "Anadolu Efes" ismine TÜTÜN ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) onay verdi.

2010 Türkiye'de düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Akp'li yetkililerin seyrettiği Türkiye'nin maçlarında dansçı kızlar sahaya çıkmadı.

Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Başbakan’a Dünya Şampiyonası finalinin de referandumla beraber 12 Eylül’de yapılacağını hatırlatarak;
‘İnşallah 12 Eylül’de çifte zafer"



Formula 1'in bir ayağının da Türkiye’de yapılması onayının alınması sonrası, yapılacak yer olarak adaylardan meryem ana ve efes harabelerinin yer aldığı turizm merkezi İzmir - Selçuk yerine seçilen İstanbul - Kurtköy'e 11 kuruluş tarafından itiraz edildi.

Kurtköy’deki 2 bin 250 dönümlük arazinin Ömerli Barajı su toplama havzası içinde bulunduğu, alanın orman sınırları içinde olup Orman Yasası’na tabi vakıf alanı olduğu ve pistin yapılacağı parseller turizm alanı ilan edilse de, turizm amaçlı tesislerin yapılmasına İSKİ yönetmeliği ve havza planının elvermediği kaydedildi.

2002 yılında İTO Başkanı Mehmet Yıldırım tarafından pistin 25 milyon dolara mal olacağını söylendi.
Maliyet arttıkça önce TOBB, sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediye ve İstanbul valiliği de projeye dahil oldu. Dört iştirakçinin kurduğu şirkete Formula 1 Yatırım AŞ (FİYAŞ) adı verildi.

FİYAŞ, 2 yılda 8 milyon dolar zarar edildiğini açıkladı.

İstanbul Kurtköy’deki Formula 1 pistinin bulunduğu İstanbul Park 290 milyon dolara mal oldu, pist aynı zamanda Formula 1 yarışlarının yapıldığı en pahalı pist ünvanını taşıyor.

İstanbul Park'ın hiçbir yerinde bir seyirci iki tane virajı üst üste göremiyor.

2003’te yapılan anlaşmaya göre;

Bilet gelirlerinin yüzde 45’i FOA’nın olacak,
ana sponsorluk anlaşmasının yüzde 75’i FOA’ya aktarılacak,
yiyecek içecek standlarının geliri FOA’ya ait olacak,
yayın hakkının 4 milyon doları FOA’ya aktarılacak. (formula 1 şifreli yayınla veriliyor.)

Formula 1 Birliği FOA’ya her yarış için 13.5 milyon dolar ödeniyor.
Formula 1'in başkanı Ecclestone’un 13.5 milyon dolarlık yıllık (garanti) ödemenin 2012 için 26 milyon dolara yükseltilmesini istedi.

Kurtköy'deki pist 3.5 milyon dolar yıllık bedelle 2021 yılına kadar Ecclestone'a
kiralandı. Bu kirayla 96 yılda yatırım bedeli ancak çıkartılmış olacak.

Formula 1 başkanı Ecclestone adına burayı işleten şirket, motosiklet aktivitesi yapmak isteyen kuruluşlardan günde 70 bin euro talep edildi.

FIAT Rallisi'nin merkezi olarak kullanılması planlanan İstanbul Park'ın sadece giriş alanını kiralamak için Otomobil Federasyonu'ndan 95 bin euro istendi. Yüksek fiyat nedeniyle organizasyon Pendik Sabit Pazar Alanı'nda yapıldı.

Dünyanın çoğu yerinde pistler 300 gün çalışırken Formula 1 için kulllanılan 3 gün dışında İstanbul Park'taki pist 362 gün boş duruyor.

Formula 1'in 2011 bilet fiyatları;
Ana Tribün Platinium: 600 tl
Ana Tribün Gold: 450 tl
Silver Tribün: 270 tl
Bronz Tribün: 170 tl

İstanbul F1’ini izleyenlerin yüzde 50’si yabancılardan oluştu.
Bilet satışlarının yüzde 70’i bireylere, kalanı kurumlara yapıldı.


Ertuğrul Günay;
Beşiktaş'ın stad projesinin Anıtlar kurulundan geçmiş olmasına rağmen;
"Dolmabahçe sarayı'nı tehlikeye atamam. Kararı yüksek kurul gündemine taşıdım ve durdurdum. Burası dolgu bir bölge, Swissotel yapıldığında Dolmabahçe sarayı etkilendi. Ardından Gökkafes ortaya çıkarıldı."
"Siz bu tarafa on binlerce insanın tepineceği bir alan yaparsanız, zaman içinde Dolmabahçe denize doğru akmaya mahkumdur. "

Suat Kılıç;

Türk Telekom Arena açılışı için;
"Yüzlerce trilyon harcandı o stadyum için, rüya bir proje gerçekleşti başbakan sayesinde. idraktan mahrum sefillere yazıklar olsun!"

Ben olduğum sürece Samsun’da Trabzonspor'un hiçbir taraftar grubu hatıra ormanı, dernek gibi, reklama kayan faaliyetlerde bulunamaz. bunun iki güzide kulüp arasında dostluğa sebep olacağını da asla düşünmüyorum. yoksa bir tribün grubunun yapacağı işler değildir bunlar. tekrar söylüyorum, biz Samsun’da bu gibi girişimlere müsaade etmeyeceğiz. "


Egemen Bağış;

Türk Telekom Arena için;
"Bu yapılanlar nankörlük, sayın başbakanımızın bu stadın yapılışında büyük emeği var."

Müsteşarı Yasin Ekrem Serim'in Twitter'a yazdığı;
"Kuş beyinliler, kim yaptı lan o stadı size, nankörler" gibi ifadeler geçen iletisi için;
'O anki hislerini yazmış arkadaşımız'
Galatasaray Başkanı Adnan Polat'a;
"Camian sana ihanet etti. tribünlere hakim olamıyor musun?"
'Yapılan çok büyük ayıptır, bunu telafi etmeniz lazım artık basın toplantısı mı yaparsınız ne yaparsınız bilemem'
'Galatasaray yönetimi özür dilemekten daha büyük bir şey gerçekleştirmiştir, protestocuları tespit edip bir daha TT Arena'ya sokmayacaklarını peşlerine düşecek olmalarını söylemeleridir'.




TARIM
Son İktidar



Türkiye'de tarımın toplam istihdamdaki payı % 26.

Tarım bakanlığının bütçeden aldığı pay; 2007 yılında % 3,29 iken (6 milyar 609 milyon 407 bin TL),
2008'de 3,10'a (6 milyar 888 milyon 486 bin TL), 2009'da 2,94'e (7 milyar 591 milyon 559 bin TL),
2010 bütçesinde ise % 2,44'e düştü. (7 milyar 640 milyon 67 bin TL.),
2007'de Bakanlık bütçesinin % 75'i tarım desteklerine ayrılmışken bu oran 2010'da % 65'e düştü.
Tarım kredilerinin sayısı 200 bini aştı. Sadece Aydın´da borçlarını ödeyemedigi için hapis cezasına çarptırılmış işçi sayısı 235'i buldu.

2010 yılında bankaların el koyduğu tarla sayısı 452.

Devletin bütçeden ayırdığı tarım destek tutarı 5 milyar TL iken bankacılık sektörünün verdiği tarımsal kredi miktarı 4 katına çıktı.

1-2 bin 500 TL'lik kredilere ödeme gecikince yılda yüzde 40-45 faiz işletilmesiyle banka tarafından kredi kartıyla tanıştırıldı.

Borç batağına saplanan küçük tarım üreticisinin köyleri, toprakları, hayvanları, traktörlerini 3-5 misli borçlarına karşılık bankalara devrediyor.

Antalya Elmalı'ya 7 km uzaklıkta 340 haneli Düdenköyü 8 milyon tl'ye varan borcuyla banka kredi borcu nedeniyle toptan icralık oldu. Köyde sadece 3 hanenin bankalara borcu yok.

Ardahan'da 350 çiftçinin borcu 3.5 milyonu geçerken İzmir Kiraz'da 31 köyün toprakları yabancı ortaklı özel banka tarafından haczedildi.



Türkiye'de 2002 yılında 26,5 milyon hektar olan işlenen tarım alanı 2007 yılında 24,5 milyon hektara indi.
Türkiye dışarıdan sarımsak, pirinç, şeker, mısır, barbunya, mercimek, arpa, buğday ithaline başladı.

2002 yılında Ekmeğin kilosu 1 TL iken, 2011'de 2.12 TL oldu.
2002 yılında çiftçi 1 litre mazot almak için 3 kg buğday üretmek zorunda iken,
2011 yılında aynı çiftçi 6 kg buğday üretmek zorunda
1 torba gübre fiyatı 12 liradan 38 liraya çıktı.


AKP döneminde buğday ekim alanlarının 1,3 milyon hektar daraldı.
Nohut üretimi 650 bin tondan 530 bin tona, kuru fasulye üretimi 250 bin tondan 205 bin tona, kırmızı mercimek üretimi 500 bin tondan 422 bin tona, yeşil mercimek üretimi 65 bin tondan 24 bin tona geriledi.
Türkiye, baklagil ithalatçısı oldu. Kanada'dan ithalata başlandı. 2009 yılında toplam 213 bin ton bakliyat ürünleri ithal edildi, 207 milyon dolar para harcandı.

10 yıl önce 200 bin ton olan tütün üretiminin 2010 yılında 55 bin ton'a düştüğü aynı dönemde ekici sayısının 411 binden 73 bine, ekim alanının 195 bin hektardan 116 bin hektara geriledi.

2000'li yılların başında 19 milyon tona yakın olan şeker pancarı 17 milyon tonlara geriledi.

AKP döneminde 4,9 milyon ton pamuk ithalatı yapılmış ve karşılığında 6,7 milyar dolar ithalat parası ödendi.
Yağ bitkilerinde net ithalatçı pozisyon devam etmektedir. Türkiye'nin soya talebi 1,5 milyon tona yakınken, 2002 yılında 75 bin ton olan soya üretimi 2010 yılı itibariyle 55 bin tona düşmüştür.
2003 -2009 döneminde yağlı tohum ithalatına 5, ham yağ ithalatına 5,5 ve küspe ithalatına 1,8 milyar dolar verildi.


Verilen mazot desteği 550 milyon, mazottan alınan vergi 3.5 milyar oldu.

Şubat 2011 itibariyle Türkiye'de 1 litre mazot için ödenen 3,37 liranın 1,8 lirası ÖTV + KDV'den oluşuyor.. Türkiye, dünyada mazota en yüksek para ödeyen çiftçilerin yaşadığı ilk beş ülke arasına girdi.



2010 Eylül genetiği değiştrilmiş gıdaların halka satışına resmi destek verildi.
Türkiye’ye 32 çeşit GDO’lu ürünün girişine izin verildi.
Bugüne kadar gıda üreticilerinden hiç biri GDO ibaresini etiketine yazmadı.



Dünyanın fındık üretiminin %61'i Türkiye'de gerçekleşiyor.
Fındığın başkenti lakaplı Giresun'da fındık üreticileri yabancı çukulata fabrikaları, aracılar, siyasi baskılar gibi faktörler yüzünden kendi fındığının fiyatını belirleyemiyor.
Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği fındığı kendi tesislerinde işleyerek iç ve dış piyasaya kendisi sürerken, artık üreticiden alan depolayan, sonra tekrar ihracatçılara satan bir anlayışa geçti.
Üreticilerin 2006 yılında verdiği fındığın borcunu bitiremeyen,
kooperatifin depolarını, gayrimenkullerini ve iştiraklerini satan, satılığa çıkaran,
tarımsal ilaç, gübre gibi tarımsal girdileri üreticilere borçlarına karşılık satarken fahiş fiyatlar uygulayan, çalışanlarının maaşlarını dahi ödeyemeyen
Fiskobirlik borçları yüzünden kapanmakla yüzyüze.
Giresun halkına fındık yerine kivi yetiştirin önerisi getirildi.


Giresun Seka Kağıt Fabrikası 1970 yılında 32 milyondolar harcanarak 700 dönüm arazi üzerine 125 adet lojmanı, 1500 kişilik istihdam imkanıyla yapıldı.
2003 yılında bilirkişiler tarafından 60 milyon dolar değer biçilmesine rağmen 3.5 milyon dolar'a MILDA şirketine “üretime devam etme şartıyla” verilerek özelleştirildi.
2009 yılında işçilerin alacaklarını dahi vermeden tamamen kapandı.
Çalışan işçiler 3 milyon lira alacakları için fabrikayla mahkemelik durumda.
Fabrikanın hazineye de 23 milyon dolar borcu bulunuyor.
Seka fabrikasının kapanmasından dolayı Giresun'da 1.500 kişi işsiz kaldı.

Giresun'dan 100.000 üzerinde insan göç etti, Giresun halkının seçtiği milletvekili sayısı göçler sebebiyle 5'ten 4'e düştü.


Zeytinyağı üretimi yapan bir çiftçi eğer yeni bir traktör almak istiyorsa;

2002 yılında ürettiği zeytinyağının 6.1 tonuyla bu isteğini gerçekleştirebiliyorken; 2006 yılında bu isteğini 7 ton zeytinyağı üretimiyle gerçekleştirebiliyor.

Aynı çiftçi 2002 yılında 71.2 gram zeytinyağı üretimiyle 1 kilo gübre alırken; 2006 yılında 90.7 gramla 1 kilo gübre alabiliyor

2002 yılında bir litre mazot için 470.8 gram zeytinyağı üretimi gerekliyken, 2006 yılında ise 582.9 grama çıkıyor.


Niğde'de verimsiz geçen yıllarda biriken elektrik borçlarının faizleri yüzünden traktöründen kamyonuna kadar hacizlenen üreticiler aracılardan daha az kazanmaya başladı.

Niğde'de tarlada patates 50 kuruş iken son tüketiciye ulaşana kadar 1.5 lirayı buluyor.


2002'de dana etinin kilosu 8 TL iken, 2011'de 36 TL oldu.
Türkiye ithal et alır hale geldi.
Hayvancılık ve Bayburt örneği;

2002 yılında küçükbaş hayvan adedi; 97.115,
Büyükbaş hayvan adedi ise; 58.223 adet.

2011'de küçükbaş hayvan adedi sıfıra yakın,
Büyükbaş hayvan adedi ise 20.000 civarında.

Et üretimi; 2003 yılında 230,1 ton, 2010 yılında ise 104,8 ton
2002 yılında 97.358, 2009 yılında ise; 74.710 kişi.

2002 yılında milletvekili sayısı 2,
2011 milletvekili sayısı 1.


Çiftçinin elinden tarla alma yöntemleri;
Çiftçinin bankalardan aldığı krediye karşılık toprağı ipotek ediliyor. Çiftçi temerrüde düşünce, yani borcunu ödeyemez duruma düşünce haciz geliyor, toprağı elinden alınıyor.
Girdi maliyetleri artan, ürünü de para etmeyen çiftçi; bu durum karşısında yabancı bankaların cazip imkânlarla sunduğu kredilere başvurdu, başvuruyor, tabii tarlasının ipotek altına alınması karşılığında.
Tarım üreticisi özel bankaların önünde kuyrukta. Hayatını döndürebilmek için kredi kartına yükleniyor. Çünkü ürünü para etmiyor, gübre iki katına çıkmış, açık kredi kartı almaktan başka bir çaresi kalmamış. Bu durum da, üretim araçlarının, tarlasının, traktörünün yakın gelecekte elinden çıkacağı sürecin başladığına işaret ediyor.


ÖZELLEŞTİRME
İşletme hakkı devri çerçevesinde yapılan özelleştirmeler çerçevesinde en yüksek rakam TEKEL'in 6 sigara fabrikasının satışından elde edilen 1 milyar 720 milyon doları bulan özelleştirme oldu. Taşınmaz devirlerinde de TEKEL'in çeşitli illerde bulunan 140 taşınmazının satış yoluyla özelleştirme sonucunda toplam 930 milyon dolarlık özelleştirme yapılmış oldu.
2003 yılında 292 milyon dolara Nurol Limak Özaltın Tütsab ortaklığına satıldı. 2006 yılında aynı ortaklık alkol tesislerini 2006 yılında 950 milyon dolara Amerikalı Amerikan Texas Pacific Group'a satıldı.
Yıl 2011, bu kez Amerikalılar satışa çıktı ve MEY İçki, 2 milyar 100 milyon dolara, Dünyaca ünlü, içkide dünya devi olarak tanınan İngiliz DİAGEO Şirketine satıldı.

TEKEL’in sigara fabrikaları ve markaları ise 2008 yılında yıl 1 milyar 720 milyon dolara British American Tobacco (BAT)’ya satıldı. Bu satış yapılırken çalışanlara Yaprak Tütün İşletmelerinin satılmayacağı/kapatılmayacağı sözü verildi.
Özelleştirme İdaresi 2006 yılında 23 Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü’yle 5 Yaprak Tütün İşleme Atölyesi’ni kapattı. Bunun sonucunda binlerce tütün işçisi TTA’da kızağa çekildi, binlerce üretici hane üretimden vazgeçti.
Türkiye’de tütün üreticisi hane sayısı 2002-2006 döneminde 400 binden 200 bine düştü. Bu rakam tüm fertleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon tütün üreticisinin işsiz kalması anlamına geldi.

Tütün üretimiyse aynı dönemde yüzde 40’a yakın gerileme kaydederek 1962 yılından bu yana ilk defa 100 bin tonun altına indi.

TEKEL’in sözleşmeli üretimini sonlandırması sonucu Güneydoğu başta olmak üzere üreticiler geniş kitleler halinde üretimi terk etti.
1984 yılında “0” olan tütün ithalatı, 2006 yılında 250 milyon dolara yükselirken, 2006 yılında ihracat 500 milyon dolara geriledi.
Tekelin satilisiyla birlikte 3 anonim sirket, 55 Yaprak, 2 Tuz isletmesi, 39 Basmüdürlükle birlikte 15 bin uzman personel ve 12 bini daimi olmak üzere 13 bin işçinin yazgısı yabancı şirketlerin eline gecti.



"Türk gıda kodeksi - çiğ kırmızı et ve hazırlanmış kırmızı et karışımları tebliği''ne domuz ilave edildi.


Sami Güçlü

2003 yılı buğday taban fiyatı olarak belirlenmiş olan 310 bin tl'yi beğenmeyen çiftçilere
"Gözünüzü kara toprak doyursun"


Mehdi Eker – Tarım Bakanı

Kuş gribi;
Bir kanalda katıldığı programda pişirilmiş tavuğun yenebileceğini söyledikten sonra ikram edilen tavuğu hangi koşullarda kesildiğini bilmediği gerekçesiyle yemeyi redetti.

Demokratik açılım paketinin içerisinde "toprak reformu var mı?" sorusuna;
"O sosyalist model, o model çoktan iflas etti."

"Gdo içermeyen ürünlerin üzerinde bu yönde bir ibare bulunması yasak çünkü içinde olmayan şeyi yazmak zaten anlamsız"

Çiftçi ve hayvan üreticilerine devlet kasasından yapılacak 280 milyonluk pirimi
halka "helali hoş olsun" diyerek dağıtacağını açıkladı.


Recep Tayyip Erdoğan;

Erzurum’da çiftçilere;
"Yahu, bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak."

Mersin’de bir çiftçiye;
"Ulan terbiyesizlik yapma! artistlik yapma ulan! hadi ananı da al git burdan'"





TURİZM
Son İktidar



Türkiye'nin hazinesine net giriş oranı en yüksek sektör turizmin 2010 yılı geliri 20 milyar 806 milyon 708 bin 444 dolar.

2009 yılında 21 milyar 249 milyon 337 bin 258 dolar olan turizm gelirleri,
2010 yılında 20 milyar 806 milyon 708 bin 444 dolara geriledi.

Buna karşılık, 2009 yılında 32 milyon 6 bin 149 olan ziyaret sayısı, Kişi başına düşen harcama: 664 dolar
2010'da 33 milyon 27 bin 943 kişiye çıktı. Kişi başına düşen harcama: 630 dolar


2009 yılında 5 milyon 561 bin 355 vatandaş yurtdışına giderken,
2010 yılında 6 milyon 557 bin 233 kişiye yükseldi.

Bu dönemde yapılan harcamaların;
4 milyar 491 milyon 557 bin 397 dolarını kişisel,
767 milyon 886 bin 704 dolarını ise paket tur oluşturdu.

Yabancıların Türkiye'de ortalama kalış süresi 9,8 gece

Yurtdışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerin Türkiye'de ortalama kalış süresi 37 gece,
kişi başı ortalama harcaması ise 1.514 dolar.

2009 yılında 5 milyon 561 bin 355 vatandaş yurtdışına giderken,
2010 yılında 6 milyon 557 bin 233 kişiye yükseldi.

2009 yılında 4 milyar 145 milyon 740 bin 850 dolar olan turizm giderleri,
2010 yılında 4 milyar 825 milyon 214 bin 101 dolara yükseldi.
Kişi başı ortalama harcama: 735 dolar.



Kültür ve Turizm Bakanlığı istatistiklerine göre büyük çoğunluğu otel statüsünde Türkiye’de 3.615 turizm işletme belgeli tesis bulunuyor.

Tesis bakımından en zengin il 803 tesisle İstanbul, ikinci sırada 701 tesisle Antalya ve üçüncü sırada 390 tesisle Muğla geliyor.

Diğer taraftan belediye belgeli sayıları yedi bini aşan turizm tesisi bulunuyor.


Kayıtdışı ekonomi ve işgücü açısından turizm sabıkalı sektör haline geldi.

Özellikle ilk defa işgücü piyasasına giren, genç çalışanlar işsizlik nedeniyle sigortasız çalışmaya razı oluyor.

Sigortalı gösterilenlerden gerçek ücret ve gün sayısına göre daha az bildirimde bulunma kayıtdışılığın ikinci boyutunu oluşturmaktadır. Aşçıbaşı, genel müdür, departman sorumluluğunu taşıyanların bildirimleri asgari ücret seviyelerinde yapılabilmektedir.
Diğer bir kayıtdışılık, stajyerlere eğitim amacını aşan çalışma yüklenmesidir. Böylece otel bünyesinde açık işler stajyer tarafından doldurulmakta, çalışması gerekli istihdam engellenmektedir.
Bazı otellerde İş Kanunu hükümlerine aykırı şekilde, asıl iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler bölünerek alt işverene veriliyor.
Kayıtdışılık, niteliksiz ve eğitimsiz çalışanlar arasında sıklıkla rastlandığından hizmet kalitesini büyük oranda düşük.

Turizm işletmelerinin kimi zaman devredilmesiyle işçiler mağdur edilebiliyor. Devralan işverenlerin önceki işçileri almadaki isteksizlikleri, ihbar, kıdem tazminatlarının alınmasında işçilerin zorluk yaşamasına neden olabiliyor.


İşçilerin günlük 12 saati de geçen ve ağır çalışma koşulları iş kazalarına yol açan en önemli nedenler arasında.

Yılın belirli aylarında otellerde çalışan sayısının artması, sezonun kapanması veya konaklayan sayısına paralel işçi sayısı azalması nedeniyle işsiz bir kesim oluşmaktadır.

İşçiler Avrupa ülkelerinin hepsinde var olan en az 30 günlük ücretli izin hakkından da mahrum durumda.

Sektörde sendikalaşmanın zayıflığı da çözümü zorlaştıran başka bir etken.

En büyük istihdamı oteller sağlıyor. Ancak oteller kış aylarında yeterli doluluğa ulaşamadığı için personel çıkarmak zorunda kalıyorlar. Sadece otellerden kış aylarında 200 bin çalışan çıkarılıyor. Bu çalışanların bir çoğu kalifiye eleman.

2009 krizi sonrası konaklama ve yiyecek hizmetleri sektöründe reel ücretler yüzde 9,19 oranında azaldı.


Türkiye'de hizmet sektöründe yoğun olmak üzere işi ya da mekanı devralacak kişi ve kişilerden hava parası adı altında yüksek miktarlarda illegal bir para alınımı devam ediyor.

MADDE 16 - Hava parası olarak veyahut her ne nam ve suretle olursa olsun bu kanuna göre taayyün eden kira bedelinden fazla para alanlar, bunlar namına hareket edenler veya bunlara tavassut edenlere 15 inci madde hükmüne aykırı hareket edenler hakkında altı aydan bir seneye kadar hapis ve üç yıllık kira bedeli tutarınca ağır para cezası hükmolunur. Mükerrirler hakkında bu cezalar bir misli artırılır.



Yabancı turistler türk turistlerden (üst kesim hariç) herkesin görebileceği bir şekilde çok daha fazla ilgi, alaka ve hizmet görüyor.

Yabancı turistler otel, bar, restoran ve turistik işletmelerden daha ucuza özel fiyatlar alabiliyor.
Türkiye'yi görmek için gelenlere tamamıyla bir semt sadece İngiliz barlarıyla donatılabiliyor.

Türkiye'de gerekçe olarak "yabancı değilsin" denip yabancı turistlerin yoğun olduğu bölgelerde turistik işletmelere Türkiye vatandaşları alınmadı.
2011 yılında Türkiye'de turistik bölgelerde daha yoğun olmak üzere insanlara kıyafet, milliyet ve cinsiyet ayrımı uygulanıyor.


Dünyanın en zengin mutfaklarından sayılan Türk mutfağında tüm bölgelerde ve illerde beslenme kültürü ile yemek çeşit ve pişirme teknikleri de büyük farklılıklar göstermektedir.
Her yörenin kendine özgü tanınmış kebaplarının yanı sıra, hamur işleri ve sulu yemekleri de çok yaygın, tarih boyunca çok çeşitli milletlerle iç içe yaşamış, yiyecek ve içecek kültürü alışverişinde bulunmuş olması da ülke mutfağını zenginleştiren bir başka etkendir.

Bu faktörlere rağmen Türkiye'de turizmin yoğun olarak yapıldığı yerlerde Türk mutfağı adeta üvey evlat durumuna getirildi.

Türkiye'de turizm, otelcilik bölümlerinde okuyan öğrencilere, açılan ahçılık kurslarına giden kişilere Türk mutfağı yerine İtalyan ve Fransız mutfakları öğretiliyor.



Türkiye'de turizm eğitimi veren okulların çoğunda atolye, malzeme, ve en önemlisi kaliteli eğitmenler bulunmuyor, bölümlerde öğrenciler hiç birşey öğrenemeden mezun oluyorlar.


Okulun yarısı demek olan stajların çoğu kalitesiz işletmelerde yapılıyor, yapıılan stajlarda yaşanan zorluklar;

Yorucu, yoğun çalışma saatlerinin uzunluğu, haksızlığa karşı boyun eğip oturmak, sürekli şefe müdüre senden üst mevkide olanlara yalakalık yapıp itaat etmek, staj süresi boyunca ezilip her işi yapmak, otellerin kalmaya uygun olmayan lojmanlarında kalmak, okulun kat hizmetleri dersinde tuvalet temizlemek,çarşaf sermek,azarlanmaya alışmak.


Türkiye'de servis konusundaki en önemli sorunlar;

servisin gecikmesi,
yemeğin yanlış gelmesi, içinde değiştirilmesi istenilen şeylerin değiştirilmemesi,
garsonun saygısızlığı, ilgisizliği, hatada inat, menüye hakim olmadığı için müşterinin bilgilendirilememesi,
hijyen,
mekanlarda standartın oluşamaması; yeni açılan yerlerde güler yüzle sunulan lezzetli yemekleri, kokteylleri, mekan tuttuktan sonra ne aynı lezzette ne de aynı sunuluş şekliyle bulunamayabiliyor.
Türkiye'de mevcut olan masanın arkasında asker gibi durup, kül silkildiği anda tablayı değiştiren, bir lokma bir şey yendiğinde hemen tabak değiştiren garson tipinin Dünya'nın çok az yerinde örnekleri mevcut.


Denizlerin temizliği bir ülkenin turizminin değer ve kalitesini arttıran baş faktörlerden biri olarak sayılmasına rağmen;

Sahillerde kanalizasyon sisteminin bulunmayışı,
balık çiftliklerinin kontrolsüz çoğalması,
halkın bilinçsiz bir şekilde denizleri kirletmesi,
karaya 50m'ye yakın yerlere yatların demirlemesi sebebiyle bir çok turizm bölgesi zarar gördü.


Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarına göre Türkiye’de yıllık 2,6 milyon ton tehlikeli atık üretiliyor.
Türkiye’de tehlikeli atıkların yüzde 50’si su ve toprağa atılıyor.

Küresel ısınmanın ana nedenlerinden biri olarak deniz kirliliği gösteriliyor.
Türkiye’de sanayi tesislerinin %98’inde, belediyelerin %95’inde, turizm tesislerinin % 81’inde atık arıtma tesisi yok.

Türkiye’nin ilk ve büyük tehlikeli atık bertaraf şirketi olan İZAYDAŞ, yıllık 35 bin ton tehlikeli atık bertaraf ve 60 bin ton da depolama kapasitesine sahip.

2004'te Lafarge MV Ulla gemisi yaklaşık 4.5 yıl boyunca İskenderun açıklarında bekledikten sonra ambarındaki 2.200 ton toksik atıkla beraber İskenderun Limanı'nda sulara gömüldü.

Geminin denize boşalttığı 2 bin 200 ton toksik atığın bugüne kadar sadece 150 tonu çıkartılabildi, 200 tonu deniz dibinde kabuk bağladı, 1850 tonu ise kayıp.



2006 yılında Tuzla'da hazine arazilerinde toprağa gömülü halde yüzlerce varil kanserojen madde içeren varil bulundu.

Dünyada ekonomik ömürlerini tamamlayan gemilerin yüzde 98'i Hindistan, Pakistan, Çin, Bangladeş ve Türkiye'de sökülüyor. Bu yaşlı gemilerin çoğu asbest vb. zehirli maddeler içeriyor.

Zehirli gemilerini söküme gönderen şirketler gemi son yolculuğuna çıkmadan önce geminin bandırasını değiştiriyor, böylece uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerinden kaçmaya çalışıyor.


Kuşadası denizi, kumu kadar astım hastaları için bir dönem tedavi merkezi olarak havası ile de turizmde isim yapmış bir merkezken günümüzde gerek çarpık yapılaşmanın hava sirkülasyonunu engellemesi gerekse bahse konu kötü ısınma koşullarının yarattığı klirlilik astım hastaları için tedavi değil ölümcül bir ortam yaratmakta.
Kısa vadeli rant, sürdürülebilirliğe; aç gözlü kar beklentisi kültürel birikime tercih edilerek bugünkü Kuşadası meydana geldi.
Dünya da 8 km sahili olan çok az deniz mevcutken, Davutlar içinden gelen dere sahile pislik boşaltıyor, sahilin arkasındaki yazlıklar kanalizasyonlarını denize akıtıyor yetmiyormuş gibi tüm sahildeki oteller kanalizasyonlarını sahile boca ediyorlar.

Yine Karaova bölgesindeki Güzel çamlık sahili, Güvercin ada bölgesi, Kadınlar Denizi ve yat limanı bölgeleri de kirlilikle mücadele ediyor.
Kuşadası çarpık kentleşme, ilkel ve illegal mimariye teslim olarak tahtını komşuları Bodrum ve Çeşme'ye kaptırdı.


1 golf sahası 1 günde 12.000 kişinin kullandığı suyu kullanıyor. Bir bölgede turnuvalar açısından en az 10 golf sahası gerektiğini düşünüldüğünde su miktarı ve diğer bütün zararların 10'la çarpılması gerekiyor.

Bodrum Yarımadası bir “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilerek, Yarımada ile ilgili daha alt ölçekli imar kararları alma yetkisi de belediyelerin ellerinden alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığına verilmiştir.

Belediyelerin elinde sadece uygulama imar planlarını yapma yetkisi kalmıştır. Sit alanlarında belediyeler bu yetkilerini de koruma kurulları ile paylaşmak durumundadırlar.



Allianoi, Hasankeyf ve Munzur’daki doğal güzellikler ve tarihi eserlerin sular altında kalmasına göz yumuldu.
AKP Hükümeti, Allinoi Antik Kenti üzerinde kurulması planlanan Yortanlı Barajı’nın yapılması için kamuoyunun tüm karşı çıkışına rağmen kararından vazgeçmedi.

Bakan Eroğlu, ‘’Allianoi diye bir yer yoktur. Bu tamamen Paşa Ilıcası adıyla bilinen ve zaman içinde tadilatı yapılmış olan bir kaplıcadır’’ açıklamasında bulundu. Tepkiler her geçen gün artarken, antik kentin üzerinin tamamen kumla kapatılmasına karar verildi. Allianoi’nin antik merkez olduğunu gösteren hiçbir işaret bırakılmadı. Yine Munzur’da tüm karşı çıkışlara rağmen tarihi eserlerin ve Munzur Vadisi üzerinde bulunan Munzur Milli Parkı’nı yok edecek baraj projesinden vazgeçilmedi.

2010 yılında İstanbul Beyoğlu’nda bulunan tarihi Emek Sineması’nın bir alışveriş merkezine dönüştürülmesi planlandı. Sinemaseverlerin bir platform kurarak imza kampanyası başlatması üzerine, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.

2006 yılında Maraş’ın Izgın beldesinin AKP’li Belediye Başkanı Seydi Ahmet Aslan’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi tarihi eser kaçakçılığı ihbarıyla gözaltına alındı.

2009 Kasım ayında Mersin’de jandarma tarafından gerçekleştirilen operasyonda Roma ve Bizans dönemlerine ait çok sayıda tarihi eser ele geçirildi. Operasyonda, AKP Mersin İl Genel Meclisi üyesi gözaltına alındı. AKP Mersin İl Genel Meclisi üyesine ait olduğu söylenen evde çok sayıda tarihi eser ele geçirildi.


Yurtdışına çıkış vize başvurusu sırasında bazı konsolosluk görevlilerinin Türk vatandaşlarına karşı kaba ve hoşgörüsüz tavırları ile Türk vatandaşlarından bankadan kredi kullanırken bile bazıları istenmeyen, gayrimenkul tapularından araç ruhsatlarına, kredi kartı fotokopilerinden, banka hesap dökümlerine, işe giriş bildirgelerinden, son 4 aya ilişkin SSK dökümlerine kadar bir çok belge talep ediliyor;

Evlilik cüzdanı, vukuatlı nüfus kayıt örneği, maaş bordroları, eski ve yeni pasaportların tüm işlem görmüş sayfalarının fotokopileri, personel kurum kimlik kartı, maaş bordrosu, banka hesabı, banka cüzdanı gibi geliri gösterir evrak, şahsa veya aileye ait mal-mülk tapuları, vergi beyannamesi, şirket personeline ait maaş bordroları, bankadaki para akışını gösteren banka cüzdanları, yıllık bilanço veya gelir gider tablosu, kar zarar tablosu, imza sirküleri, ticaret odası kaydı gibi şirketin finansal durumuyla ilgili belgeler, işvereni tarafından izin mektubu (başvuru sahibi tarafından yapılan işler, çalışmakta olduğu süre ve Danimarka/Schengen ülkelerindeki seyahatinden sonra işe geri döneceğine dair beyan dahil edilmeli), başvuru sahibi çalışan ise, en son dört ayın maaş bordrosu, SGK işe giriş bildirgesi, son dört ayın SGK bildirileri ve işverenden faaliyet belgesi, vergi levhası, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi, banka hesap özeti gerekiyor.

Bazen seyahat günü sabahı vize alınabilirken, bazen de seyahat süresine vize yetişemeyebiliyor.



Zamlarla, vergilerle fahiş fiyatlara çıkartılan sigara ve içki yasaklanmadı, fiyatla, zamla, vergiyle adeta yasak, ulaşılmaz konuma getirildi.
Türkiye hane halkı gelir ve harcama düzeyine göre bakıldığında dünyanın en pahalı alkollü içecek satılan ülke durumuna geldi.

Türkiye'de sahte içki yapımı arttı.

İçkili yer ruhsatını almak zorlaştırıldı, açık olan içkili yerlerde denetimler çeşitli cezalarla sıklaştırıldı, işletmeler kapanmaya zorlandı.

Kıyı ve birkaç büyükşehir haricinde kentlerde oteller dışında içkili işletme kalmadı.

Gece saat 01.00’e kadar açık tutma ruhsatı bulunan tekel bayisinde saat 22.45'te gelen Keçiören Belediyesinin sivil ekibinde görevli iki kişinin tarafından üzerinde çivi olan sopalarla dövüldü.

Ankara'nın en büyük ilçesi Keçiören'de 1994'te 22 olan içkili restoran sayısı son iktidarla birlikte 0'a indi.

Çin’den, Irak’tan, Suriye’den, dünyanın dört bir yanından gelen kaçak sigaralarla Türkiye kaçak sigara cenneti oldu.


Ocak 2011'de Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (TAPDK) yayınladığı yönetmelikte;

Hiçbir catering şirketi veya alkollü içki satış ruhsatı olan ve çeşitli davet, organizasyon,sergi ve konserde giderek hizmet veren firma artık bunların hiç birisini yapamayacak.

Yazın deniz kenarında, ormanda, seyir yerlerinde içki servisi yapıp kır düğünü veya kutlama yapmak yasak.

Belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde alkollü içki satışı yapılamaz.

Belediyelerin çoğu kırmızı nokta uygulaması ile zaten pek çok içkili yeri şehir dışına gitmeye zorlamışken, şimdi şehir dışındaki, yol kenarındaki turistik tesisler dahil tamamının içki ruhsatları iptal edilecek ve içkisiz restorana dönecek.

Ege ve Akdenizde otoyolun denize paralel yapıldığı kıyı şeritlerinde deniz manzarası eşliğinde balık eşliğinde bir kadeh rakı içmek mümkün olmayacak.

Yılbaşı sepetlerine içki koymak yasak, bedelsiz içki sunumu yasak.

Alkollü içki üreticilerinin artık hiçbir organizasyon, festival, etkinlik vb. sponsor olma veya yardım amaçlı Dernek organizasyonlarına içki temin etme imkanı kalmayacak.

İndirimli fiyattan içki satışı, bir şişe içkinin yanında bir bardak vs. promosyon malzemesi vermek satış artırıcı faaliyet olarak kabul edilip yasaklanıyor.

Rakı-balık, rakı-meze, şarap-yemek uyumu vb. her türlü içki ve yemek görselinin bir arada kullanılması yasak. Bu yasak nedeniyle, restoranların ekonomiyi canlandırmak için yaptıkları restoran haftaları, tadım günleri gibi etkinlik duyurularında içinde içki ve yemek olan menüler kullanılamayacak, özel şarap- yemek geceleri yapılamayacak.

İçki satan işyerinin tabelasına dahi içki satıldığını belli edecek marka yazması, işyerinin kapısına bir reklam asmak yasak.

Tabelalarda hiçbir içki markası yer almayacak. Bakkalın camında, kapısında içki reklamı olmayacak.

10 metrekarelik bakkalda gofretle rakının yan yana konulması yasak.


Türkiye nüfusunun Yüzde 87,4'ü 'evden uzakta bir haftalık tatili', kendi ilini bırakın ölmesine yakın hala yan ilçesini görmemiş insanlar mevcut.

Türkiye'de yasalarla sahillerin halka ait olmasına rağmen halk çeşitli sebeplerle bir çok plaja alınmıyor.

Halkın gidebileceği gösterilen plajlarda aşırı yoğunluklar yaşanıyor, plajda servis ve ihtiyaçlarını giderebilecekleri işletmeler olmazsa olmaz bir çok standarttan uzak.
Bazı turist rehberleri ve çeşitli aracılar çeşitli mağaza ve restoranlarla anlaşarak mağazaların sattıkları mallardan %40'lara varan komisyonlar alıyor.



Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Rus turistler için;
"Sonradan görme, görgüsüz"

Alanya'da Alman vatandaşların dinlerini özgürce yaşadığını anlatan Atilla Koç;
"Gerçi onların dinini şey edeyim ben..."
"Ben ıbık gıbık dedim, bundan da başka anlam çıkarırlarsa yuh olsun!"

Ben bu işin anasını biliyorum be. Mass turizm sayesinde dış ticaret açığı kapanıyor. Bunu inkar etmeden alternatif turizm yollarını aramak mecburiyetindeyiz’

"Turizm eğitimi alanlar bir şey bilmiyor"

"Turizmde artık hedef açıklayamam çünkü tutmuyor"

Türkiye İsviçre maçlarındaki olaylardan sonra turizmi kastederek;
"İsviçrelilerin gıcıklığı devam ediyor"






ULAŞTIRMA
Son İktidar



Türkiye'de 2010 yılında ülke genelinde 4.041 kişi meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybetti, 211.034 kişi yaralandı.

Trafik kazalarında günde yaklaşık 11 kişi yollarda hayatını kaybederken, yaklaşık 586 kişi de yaralanıyor.

Kazaların başlıca nedenleri arasında 'Araç hızını yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmamak' birinci sırada yer alırken, 'Kavşak, geçit veya kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymamak', 'Dönüş kurallarına uymamak', 'Takip mesafesine uymamak', 'Şerit ihlali yapmak', 'Aşırı hızla araç kullanmak', 'Alkollü olarak araç kullanmak' geliyor.

2010 yılında İstanbul’da sadece polis sorumluluk alanında meydana gelen kazalarda 233 kişi hayatını kaybederken, 16 bin 960 kişi de yaralandı.
İstanbul'u 167 ölü ve 14 bin 717 yaralı ile Ankara
ve 136 ölü, 6 bin 965 yaralı ile Antalya takip etti.

Türkiye'de ayrıca emniyet şeridini kullanmak, gerekli gereksiz korna çalmak, yayaya yol vermemek, bisiklet ve motor kullananları yolun dışına itmek, bayan sürücüleri sıkıştırmak, park yeri çıkışı ve bir yolu uzun süreli kapatmak gibi trafikte saygı kurallarında hiç bir gelişme olmadı.



Egzoz dumanında bulunan kurşun, karbonmonoksit, uçucu organik maddeler, azot monoksit havayı kirleterek birçok hastalığa zemin hazırlıyor.
Birçok Avrupa ülkesinde yoğun trafikte çalışan taksi şoförlerinde akciğer kanseri oranı yüksek.
Dizel motorlu araçlar ise daha vahim sonuçlar doğuruyor.

Türkiye'de trafiğe kayıtlı 7,5 milyon otomobil bulunuyor.
Yarısı 12 yaşını geride bıraktı.
Türkiye’de sadece beş otomobil sahibinden birinin 4 yaş ve daha genç arabası bulunuyor.

Türkiye’de 125 bin makam aracı bulunuyor.
Fransa aldığı kararla makam aracı sayısını 7 bine indiriyor, bakanları iş seyahatlerinde uçak yerine trenle gidecek.

Karadeniz Sahil Yolu Projesi ile Karadeniz'in kıyıları, koyları ve turizmi zarar gördü ve görmeye devam ediyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma sırasında “Bu 2002 öncesi bölünmüş yolların haritası” diyerek bölünmüş yollarla ilgili haritayı milletvekillerine gösterince vekiller alkışlamaya başladı, bunun üzerine Erdoğan;
Bunu niye alkışlıyorsunuz? Alkışlanacak harita şimdi geliyor”

Tren Kazaları;

Başbakanlığa bağlı Tübitak'ın 2 gün içerisinde yazdığı olumlu raporu üzerine hızlandırılmış tren projesi uygulamaya koyulduktan sonra;

22 Temmuz 2004 Pamukova tren kazası 41 ölü

11 Ağustos 2004 Kocaeli tren kazası 8 ölü
13 Ocak 2005 Ankara tren kazası 2 ölü 3 yaralı
3 Haziran 2005 Tren kazası 2 ölü
23 Kasım 2005 Tarsus tren kazası 9 ölü, 18 yaralı
4 Ocak 2007 Dörtyol tren kazası 9 ölü
27 Ocak 2008 Pamukkale tren kazası 9 ölü
19 Şubat 2008 Sincan tren kazası. 13 yaralı
23 Şubat 2008 Sivas tren kazası. 5 yaralı
17 Mayıs 2009 Sivas tren kazası. 1 ölü
27 Ağustos 2009 Bilecik tren kazası, 5 ölü
3 Ocak 2010 Vezirhan tren kazası. 1 ölü


Uçak / Helikopter Kazaları;


8 Ocak 2003 Tk634 kazası 75 ölü, 5 ağır yaralı
30 Kasım 2007 Isparta uçak kazası 56 ölü
25 Şubat 2009 Thy uçak kazası 9 ölü, 25'i ağır 50 yaralı

19 Temmuz 2006 Antalya helikopter kazası 5 ölü
31 Ocak 2009 Mudurnu helikopter kazası 2 ölü


25 Mart 2009 tarihinde Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket eden Bbp lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasında;
içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü.

Kazadan sonra uçuş bilgilerini muhafaza eden Argus 5000 CE ve Skymap IIIC cihazları enkazdan çalındı.
Daha önce helikopterde ani bir alçalma veya yükselme olduysa gösteren aletlerden biri olan Argus 5000 CE'nin görüntüsü basına yansımıştı.

Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin kanlarında olduğu iddia edilen zehirli gaza ait otopsi belgeleri yayımlandı.
Kazadan sonra yapılan otopside helikopterdekilerin kanlarında herhangi bir olağan dışı duruma rastlanmazken,
Devlet Denetleme Kurulu'nun isteği üzerine tekrar edilen otopside özellikle pilot Kaya İstektepe'nin kanında %26,6 karbonmonoksite rastlandı.
20-50 arası olan bir oran 'ağır akut zehirlenme' teşhisine giriyor.

DDK raporunda, karbonmonoksitin, kaza sonrası çıkan yangından kaynaklanabileceğinin akıllara geldiği belirtilirken otopsi raporunda ölenlerin bronşlarında herhangi bir partiküle veya yanma izine rastlanmamasının bu ihtimali ortadan kaldırdığı değerlendiriliyor.


13 Ağustos 2007 Bostancı-Avşa seferini yapan deniz otobüsünün, Ukrayna bayraklı yük gemisine çarpması sonucu 40 kişi yaralandı.

7 Nisan 2007 Üskudar gemi kazası 1 ölü İstanbul Boğazı'nda Eminönü-Üsküdar seferini yapan Turyol Kooperatifi bünyesinde çalışan bir yolcu teknesi ile kum kosteri sisin de etkisiyle çarpıştı. Kazada 1 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.


Tenik personelini motive amaçlı Uçak Bakım Başkanı "Uçakların teslimatını 24 Aralık’tan önce tamamlayın, deve keseceğim" dedi ve Şanlıurfa'dan gelen deveyi İstanbul Atatürk Hava Limanında uçakların park ettiği yer olan apronda teslim edilecek uçağın altında kesti. Kesilen deveden 700 kilo et çıktı ve THY çalışanlarına dağıtıldı.


100 milyon dolara 25 milyar dolar gelir elde eden turizme karşılık

Türk Hava Yolları aralarında futbolda Barcelona, Manchester United,
Shakhtar Donetsk, Ajax Amsterdam, Maroussi (Yunanistan 1. Lig basketbol takımı, Avrupa Basketbol Ligi (Turkish Airlines Euroleague, basketbolcu Kobe Bryant, Golf: Gloria Giants Düsseldorf, The European Challenge Tour ve ünlü tenisçi Caroline Wozniacki ile 73 milyon $'lık sponsorluk ve reklam anlaşmaları yaptı. Karşılığında 300 milyon dolar kar etti.


THY’nin, Özelleştirme kapsamında iken halka arzı %51′den fazlası amaçlandığı halde,
THY’nin uçak alımını özelleştirilmeden sonra gerçekleştirilmesi beklenirken,
çıkartılan bir yasa ile THY uçak alımlarını,
İhale Yasası’na tabi olmadan gerçekleştirilmesi imkan dahiline getirildi.

THY Genel Müdürü, uçaklara 1,5- 2 milyar $’lık bir ödeme yapılabileceğini söylemesine karşın AirBus rakamın 3 milyar doları geçecegini açıkladı.
Uçakların kaç liraya alındığı, başka firmalarla bir görüşme yapılıp, fiyat istenip istenmediği açıklanmıyor.


Binali Yıldırım – Ulaştırma Bakanı

"Hızlı trenle Ankara-Eskişehir arası 1 saate inecek. Bunun iyi ve kötü yanları var, önceden yılda 1-2 kez gelen kaynana şimdi her hafta gelmek isteyecek. Ankara'dan evli olanlar yandı. Allah yardımcıları olsun.''
Hızlı tren sonrası meydana gelen kaza sonrası;
"Valla fazla hızlandırmadık, sadece 16 km hızlandırdık"

"Sıfır kilometre araba bile alındığı gün kaza yapabilir"

"Limit 80 km idi, trenin hizi 118 km başka bir şey söylemiyorum."
Gazeteler ve makinistlerin savunmasından olayın gerçekleştiği yerde hiz limitinin 130 km olduğu ortaya çıktı.

"Biz hiçbir şey yapmasaydık, hiçbir şey olmazdı. hiçbir iş yapmayan hata da yapmaz"

"Ne alakası var, tren değil ki tek olay, o kadar trafik kazası da oluyor"

''Ömrü veren Allah alan da Allah''

"Niye istifa edeyim, treni ben mi kullanıyordum?"

"Dünyada hızlı trenler 200 km hızla başlıyor, biz 106 yaptık bu oldu, nesi hızlı bunun? Normal bir kazadır bu"

2008'de Karaköy vapur iskelesinin batması sonrasında;
''Karaköy iskelesi şiddetli lodosa dayanamadı ve battı. Herhangi bir can ve mal kaybı yoktur."

25 Şubat 2009 Thy uçak kazası için;
"Kimseye birşey olmadi" açıklamanın kısa bir süre sonrasında;
"Kimisi 7 diyor, kimisi 9 diyor, karışık bilgiler geliyor"

Çin'e hızlı tren ziyareti sırasında;
"Tren bizim eskişehir hattı hızlı trenimizden pek farklı değil, tek farkı hız farkı"

Bankaların geçtiğimiz yıl çok yüksek kârlar elde ettiklerini ve getirilen harçla 400 milyon lira toplanacağını belirten Yıldırım, “Bankalar zekatını verecek. Bu da kazançlarının zekatıdır” dedi. Yıldırım, kendi bakanlığı için 400 milyon liranın leblebi,çekirdek olduğunu belirterek, “Biz bu parayla 1.000 km. bölünmüş yol yaparız”

“Yolların albenisi konusunda yetersiz kalıyoruz. Yeni yaptığımız bir yolun çevre düzeni yapılmayınca yol sanki eski bir yolmuş gibi görünüyor. Bu yıl yolların estetik tarafıyla ilgili artan bir çalışma yapacağız.”
Bunun maliyeti ne olacak?” sorusuna;
“Ucu açık. Ne kadar gerekirse” “Para sıkıntımız yok. Para bol, para bol”.

Bakan’ın bu sözlerine karşılık gazetecilerin “Tekel işçilerine gelince para yok diyorsunuz, yolları makyajlamaya gelince para bol diyorsunuz” demesi üzerine;
“Bakın arkadaşlar, öyle değil. Herkes hakkına razı olacak”

Haydarpaşa'da çıkan yangın sonrası;
"Valilikle de temas halinde olarak her ihtimale karşı 2 adet yangın söndürme uçağını Sabiha Gökçen'e gönderdik biz zaten ama ihtiyaç kalmadan yangın söndürüldü."

Yollarda sollamayı, Türkiye’de solu bitirdik”

Zor hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır. biz bu anlayışla çalıştık. yaptığım hiçbir işten pişman değilim."


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül;

Devlet büyüklerinin şehir içinde seyahat ederken trafiğin kesilmesi Türkiye’de zaten olağan bi durumken, Eskişehir – Ankara şehirlerarası otoyolu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Akp'li bakanın kızının düğününde nikah şahitliğine yetişebilmesi için 2 saatliğine trafiğe kapatıldı.








YARGI
Son İktidar



1982 Anayasası diğer bir adıyla 12 Eylül Anayasası, 2002 yılına kadar geçen 20 yıl içinde 8 kez (ortalama 2,5 yılda bir) değiştirildi, bunlardan 7’si yürürlükte iken,
8 yıllık AKP döneminde 13 kez (ortalama 7,4 ayda bir) değişim girişimiyle karşılaştı.
Bunlardan, 8’i yürürlükte olup 9’uncusu 12 Eylül 2010 halk referandumunda oylandı.


12 Eylül referandumunda oylanan,
HSYK ve Anayasa mahkemesinin iktidarın eline geçmesine olanak sağlayacak olan Anayasa değişikliği kabul edildi.


7 üyeli Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunda hükümetin 2 üyesi vardı.
Yapılan HSYK seçimini daha önceden basına da sızan Bakanlığın listesi hiç delinmeden kazanıyor.
Yeni çıkarılan yasa ile 22 üyeli HSYK’da iktidarın 17 üyesi olacak.

Yüksek mahkemenin yarıdan fazlasının hukukçu olmayanlardan oluşması sağlandı.

Hsyk'nın asli görevleri

1-) Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçmek.

2-) Adalet Bakanlığı’nın, bir mahkemenin veya bir hâkim veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak.

3-) Hâkim ve savcıların; mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma, işlemlerini yapmak.

4-) Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.

Son Hsyk seçimlerinden sonra atanan üyelerden;

Ankara Cumhuriyet Savcısı Harun Kodalak Memur Suçlarını Araştırma Bürosu’nda görev yapıyor. Kodalak, yıllardır hiçbir mesafe alınamayan Deniz Feneri Derneği soruşturmasında görev alan savcılardan biri olarak biliniyor. Kodalak ayrıca YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun MİT ve Emniyet’in Türkiye’deki tüm iletişimi izlemelerine ilişkin kararlar nedeniyle yaptığı suç duyurularına takipsizlik kararı vermişti.

Üsküdar Cumhuriyet Savcısı Celal Avar, yakın zamanda ateist bir internet sitesi ile ilgili açılan davada, dinsel değerlere saldırı suçundan sanıkların cezalandırılmasını istemişti. Avar, açtığı davada, sitenin felsefik olarak ateizmi savunmamasını cezaya gerekçe göstermişti.

HSYK’nın yeni üyelerinden Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Serter ise taş atan çocuklara ilişkin davalarda verdiği ağır mahkumiyet kararları ile tanınıyor. Serter’in başkanlığını yaptığı mahkeme çok sayıda gösterici çocuğa örgüt üyesi olmadığı halde gösteriye katıldıkları için örgüt üyesi gibi ceza verdiği için eleştirilmişti.

Yeni HSYK Bakan’ı ve Müsteşarı’nı koruduğu gibi, kurula ilave olarak personelden sorumlu Adalet Bakanlığı müsteşar yardımcısını, Adalet Bakanlığı personel genel müdürünü ve eğitimden sorumlu Adalet Akademisi Müdürü’nü de soktu.


Yargıtay üye sayısını 250'den 387'ye, daire sayısını 32'den 37'ye ,
Danıştay üye sayısını 95'den 156'ya daire sayısını ise 13'den 15'e çıkaracak olan kanun tasarısı görüşülmekte olan torba yasanın da önüne alınarak kanunlaştırııldı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kozmik odalarında arama yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kadir Kayan Yargıtay üyesi oldu.

Uğur Mumcu ve diğer faili meçhullerin kovuşturulduğu Umut davası ile Sivas katliamı davasına da bakan bu mahkemenin bir diğer hakimi Halit Dönmez Yargıtay’a seçildi.

Eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’i İsmailağa cemaati soruşturması nedeniyle arayarak uyardığı iddia edilen Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Çetin Şen,

Atabeyler ve Küre (Sauna çetesi) soruşturmalarını yürüten Ankara Savcısı Dilaver Kahveci,

Malatya Zirve Yayınevi katliamı davasına bakan 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Eray Gürtekin,

Anayasa referandumunda evet oyu verenleri gaflet içinde olmakla suçlayan eski Danıştay Başsavcısı ADD Başkanı Tansel Çölaşan’ı Ankara B. Şehir Belediye Başkanı Gökçek’e 5.000 tl tazminat ödemeye mahkum eden hakim Eyüp Sarıcalar,

Yargtıay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Sincan hakimi Osman Kaçmaz’ın da aralarında olduğu çok sayıda hakim-savcı hakkında Ergenekon iddiasıyla soruşturma yürütüp telefon dinleme kararı aldıran müfettişler İbrahim Kır ve Mehmet Arı,

Melih Gökçek’i imar kirliliği davasında beraat ettiren hakim Mehmet Tanriseven


1983 yılından bu yana yargıda en fazla kadro alımı AKP iktidarında oldu.
AKP'nin 8 yıllık iktidarı döneminde 3 bin 683 hakim ve savcı adayı göreve başladı.
1983'ten 2002 yılına kadar geçen 19 senelik süreçte ise bu sayı 6 bin 301 oldu.

AKP'nin iktidarda olduğu 8 yıllık dönemde icra müdür ve icra müdür yardımcısı olarak 1.150 kişi işe alındı.
1983'ten 2010 yılına kadar toplam rakam 1.842 oldu.


Özel Yetkili Mahkemelerde görevli savcı ve hakimlerin haksız, hukuksuz eylem ve klişe alabileceği kararlarının bedelini ödememeleri için haklarında açılan tazminat davalarının bedelini devletin, yani halkın ödemesi için özel yasa çıkarıldı.

Özel olarak çıkarılan bir yasa ile “soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargıyı etkileme” suçlarını işleyenlere af getirildi.


Ocak 2011'de 188 kişinin ölümünden 84 kişinin yaralanmasından sorumlu tutulan 8 Hizbullahçı tutukluluk süresini belirleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 102. Maddesi'nin yürürlüğe girmesiyle ve Yargıtay 9. Ceza Dairesine giden dosyanın karara bağlanmaması nedeniyle, yeni düzenlemeden sonra CMK'nın 102. maddesinden yararlanmasıyla serbest bırakıldı.

Diyarbakır Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi'nde 2010 yılında 14 bin karar verildi. 27 bin dosya devretti.


Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında idari soruşturma Cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve bazı bakanların da aralarında bulunduğu 235 şüpheliyi kapsayan soruşturma dosyası üzerinde çalıştığı aşamada (cemaatin etkin isimlerinin de aralarında bulunduğu 9 kişiyi gözaltına alması üzerine) gözaltına alındı. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin talebiyle Cihaner’in, diğer savcılarla yaptığı özel nitelikli telefon görüşmelerinin bile kayda alındığı, telefonları dinlemeye alındı.
Hükümetin etkin bir bakanı olan Cemil Çiçek savcıyı telefonla arayarak seçim öncesi şüphelilerin bırakılmasını istedi.



Anayasa mahkemesi üyesi Osman Paksüt'ün telefonları dinlendi. Eşinin Ergenekon soruşturması kapsamında sanık olarak ifadesi alındı.


Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanması yönünde karar vermesinin ardından soruşturma başlatılan Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın meslekten ihraç edilmesini istedi.

Otelde kaldığı odaya "yabancı uyruklu kadınların zorla tutulduğu ve kokain kullanıldığı" gerekçesiyle polisler baskın yaptı.
İnceleme sonunda hiç bir şey bulunamadı. Polisler ihbarın asılsız olduğunu söyleyip, özür diledi.



Habur'dan geçen 34 Pkk'lıya Türk hukukuna aykırı olarak alelacele çalışma saatleri gözetilmeksizin gezici mahkemeler kuruldu.

Yüce Divan'da yargılanma olasılığına karşı Anayasa mahkemesinin yapısı değişirildi.

Akp kapatma davası için mahkemenin karar gününden günler önce Abd Ankara Büyükelçisi "6-5 biter" diyerek sonucu önceden ilan etmiş oldu.

Mayıs 2011'de Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi 2 yıl 8 ay sonra tahliye edildi.
Dava sırasında 139 adet telefon numarasının polis tarafından "sehven" Çelebi'nin telefon rehberine kopyalandığı" belirlenmişti.


Haziran 2007'de Ergenekon soruşturmasıyla Kuddusi Okkır örgütün finansörü olduğu suçlamasıyla tutuklandı.
Cezaevinde akciğer kanseri, beyin ve kemik metastasına yakalandı, delilleri karartabileceği öne sürülerek hastanede tedavi olmasına izin verilmedi.
1 Temmuz 2008'de tedavi olmasına izin verildi, 6 Temmuz 2008'de vefat etti.
Tedavi olacak kadar parasının olmadığı anlaşıldı, cenazesini belediye kaldırdı.
Kendisine yapılan hiçbir suçlamaya kanıt bulunamadı.


Ergenekon soruşturmasıyla Türkiye'de ilk defa gizli tanık uygulaması başlatıldı. Yönetmeliğe göre tanıklar, mahkemenin karar alması halinde duruşma salonu dışında dinlenebilecek. Gizli tanığa soru sorma hakkı saklı tutulabiliyor.



Burhan Kuzu – Anayasa Komisyonu Başkanı;

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı zaman Başbakan'ın Almanya'ya gidecek olmasına dair;
"E geziyor, dünyayı geziyor Başbakan. En çok gezen Başbakan, ne var?

Rektörlerin türban konusunda ayaklanmalarının sorulması üzerine;
'İsterse amuda kalksınlar''

"Eşcinseller de özgürlük istiyor verecek miyiz?"

Gelir harçlığı benden alır, basın mikrofonu tatarsa ‘Zıkkım yesin’ der. Birşey demiyoruz da bilinsin istiyoruz”

Referandum anayasa değişikliklerin yetersizliği üstüne;
"Bir dur bakalım, yavan ekmek buldun da katık mı arıyorsun?"

70 bin kişilik iftar yemeğinin paketlerinde evet yazması konusunda;
"İftarlarda siyaset yapmıyoruz zaten insanlar 15 dakika yemeklerini yiyip kalkıyorlar"

"Ana dilde eğitime karşıyız. dünyada 300 tane etnik grup var hepsi kendi dilinde eğitim alsa, kendi ülkesini kurar... o kadar ülke olsa birleşmiş milletlere sığamayız. hem adam gidiyor ingilizce, almanca, fransızca öğreniyor... Kürtçe'yi kim öğrenip ne yapacak? dört dil bilen bile işsiz."

"Seçim barajı %10'un altına düşemez... çünkü o zaman mecliste 3-4 partili koalisyonlar olur. bu da beni çıldırtır... koalisyon hükümetlerine kesinlikle karşıyım! ancak bir şekilde düşer o da başkanlık seçimine gidilirse... çünkü bu durumda koalisyon olmaz, seçim barajına da gerek olmaz."

''Asıl diktatörlük parlamenter sistemde var''
Kendisine yapılan yumurtalı protesto sonrası Ankara Üniversitesi rektörü ve dekanını istifaya davet etti.
'Bu kadar beyinsiz öğrenci grubunu ilk kez bir arada görüyorum. bu yumurtaları yeseler beyinlerine daha iyi gelir.'
"Yazık, yazık bu ülkeye... o yumurtaları yesinler, zihinleri açılır belki"
"Arkalarında Ergenekon var "

Aralık 2010 Ntv programında;
"12 eylül'ü 68 kuşağı yaptırmıştır"

"Şimdikiler maalesef okumuyor. daha cahil ve daha tehlikeliler. Bu yüzden doldurulmaları kolay oluyor."

"Yumurta yeseler beyinleri çalışırdı sözü hakaret olmaz"

"Öğenciye destek veren gazeteciler, yarın dizinize vurursunuz"

"Para yok diyorlar. Yumurtayı nasıl aldın?"

"Yüzde 10'luk barajı indirelim diyorlar. doğru hakikaten dünyada böyle bir baraj oranı yok. indirelim 5'e makul olan. o zaman parlamentoya 10 tane farklı parti girer. bu defa 4'lü koalisyonlar olunca ne oluyor. rant bölüşülüyor. bakanlık yetmiyor, bakanlıklar bölüşülüyor."

"İdam cezası yasalarda dursun ama uygulamayalım"

"Ben bu %10 barajını ölene kadar savunacağım"

''Türkiye'de bugün eğer parlamenter modele devam edecek olursak açık söylüyorum; bir iki dönemin sonunda gelecek olan bir koalisyon bu memleketteki bütün birikimi 6 ayda bitirir''



Mehmet Ali Şahin

"Hakim ve savcılara yüzde 40 zam yaptık. onlardan beklentimiz haktan ayrılmamaları."

Deniz feneri derneği davası ile ilgili olarak;
"Türk vatandaşlarının hüküm giymesi sevinilecek bir şey değil"
"Bana ne ya, bana ne! Almanya’daki bir derneğin yöneticileri yanlış yapmışlarsa, yargılanmışlarsa, benim iktidarımdan buna ne?"

"En rahat hükümlü Abdullah Öcalan"

Bakan Şahin Yargıtay bildirisi için;
"Dam üstünde saksağan" dedi.



Cemil Çiçek;

Taşındıkları ve başkalarının da kullandığı belediye otobüsünden patlamamış bomba çıkan hakim ve savcılar için,
"Onlara ayrı otobüs tahsis edecek kadar zengin miyiz?

Yozgat barosu 55’nci kuruluş yıldönümü, konuşması sırasında salonda oyun oynayan çocukların gürültü yapması üzerine;
“Eğer kızlarımız, çocuklarımız sesini kesebilirse hukukun sesini ileteceğiz. Türkiye’de hukuk da gürültüye gidecek. Zaten gidiyor zaman zaman”
Baroların belli olaylar karşısında yayınladıkları bildirilerde zerre kadar hukuk görmüyorum, ağzına kadar ideoloji görüyorum, ideolojinin olduğu yerde de hak, hukuk heba edilip gidiyor”

Başsavcı İlhan Cihaner'e telefon ederek İsmailağa cemaati soruşturmasında gözaltına alınanları salma talimatı verdiği iddialarına;
"Başsavcıyı aradığımı kabul ettiğimi gösteren bir cümle bulamazsınız"
sonrasında;
"Şimdi bakın o tarihlerde seçimler var. olaylar hassas, yani seçim atmosferi. Şimdi küçücük bir yerde 50-60 çocuk gözaltına alınıyor, bu durumu siz merak etmez misiniz. yani gazeteci olarak merak etmez misiniz? Seçim atmosferinde ne oluyor diye bir bakmaz mısınız? Bir müdahale söz konusu değil, ne oluyor onu öğrenmek istedim, çünkü seçimler var"


Cemil Çiçek Wikileaks belgelerinde;
Başbakan'a saygı duymaz, başbakan olmak amacı var,
Beşir Atalay'la beraber Abdullah Gül'ün elemanları oldukları gerekçesiyle Tayyip Erdoğan'ın bitirmek istediği adamlardan biri.



Egemen Bağış;

"Artık bugün Türkiye'de eşiyle tartışan kadınların 'seni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürürüm' diyebilmesi bile çok önemli bir noktaya geldiğimizin göstergesidir"

Referandum için;
"Bu pakete hayır diyenin ya aklından bir zoru vardır ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır"

Bekir Bozdağ;

"Anayasa mahkemesinin kararı anayasaya aykırıdır"

"Hükümetin açılan yürüyen davalara en ufak bir müdahalesi var mı?"

Esas kanunları açıp doğru okuması gereken Yargıtay Başkanı'nın kendisidir. Anlaşılan doğru okumak yetmiyor, doğru anlamak ve doğru yorumlamak da gerekiyor. Sayın başkan ya kanunları okumuyor, ya da okuyor da doğru anlamak istemiyor.”

Yargıtay'ın elindeki dosyaları istese 1 saatte karara bağlayabileceğini ifade etti.

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün görev yerinin değiştirilmesi hakkında;
"Rızası olmadan yetkisinin kaldırılması yanlıştır"
"Malum görevden alma kararının soruşturmayı olumsuz etkileyeceği kanaatindeyim. olmaması gereken bi karar."



Ertuğrul Günay,

Türkan Saylan'ın Ergenekon soruşturması kapsamında evinin aranmasına;
"Velev ki bu işin içinde olsun, onu görme ya, onu görme ya"


Mehmet Ali Şahin Akp Kapatma Davası için Anayasa Mahkemesi üyelerine;
"Umarım herkesin 'Oh' diyeceği bir karar çıkar"

Akp Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat "Akp kapatma davası" için Anayasa Mahkemesi üyelerine;
Herkes milli iradeye ram olmak (boyun eğmek) durumunda”


Recep Tayyip Erdoğan;

"Başbakan ve Cumhurbaşkanı hakkında dava açma cürettinde bulundular"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne;
„Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur."




YOLSUZLUK

Son İktidar



Kamuda taşeronlaşma devri başladı. Kişiye, firmaya özel ihaleler hazırlandı.

Akp Grup Başkan Vekili Sadullah Erginin de adının karıştığı Hatay’daki yolsuzluklar zinciri, halk tarafından “Ali Dibo” düzeni olarak adlandırılıyor.
Yolsuzluğu ortaya çıkaransa bir başka Akp milletvekili. Akp Grup Başkan Vekili Sadullah Erginin kendi el yazısıyla ihalelerin Akp’lilerce nasıl paylaşıldığı belgeleriyle ortaya kondu.

Çorum, İstanbul, Samsun, Sinop, Ankara, Kırklareli, Gümüşhane, Bolu, Afyonkarahisar, Adana ve Amasya, “Ali Dibo” düzeninin kurulduğu başlıca iller.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Bir Akp’li 10,20,50 milyarlık kamu ihalesine girse, o adam yandı. Elinize, dilinize dursun ya, insaf. Yani Akp’li bu memleketin evladı değil mi?”

daha önce;
“İş başka, siyaset başka; müteahhitlik yapmak isteyen başka yere gitsin.”




Akp hükümeti, yasalara aykırı olarak İsrailli işadamına 6 ayda 755 milyon dolar kazandırdı.

TÜPRAŞ’in yüzde 14,76′lık hissesi, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla, yasadışı olarak İsrailli işadamı OFER’e 446 milyon dolara satıldı.

Ancak 6 ay sonra TÜPRAŞ’ın %51 ‘lik hissesi ihaleyle satıldığında gerçek fiyatın, bu rakamın çok üstünde olduğu anlaşıldı. 6 ay arayla yapılan, biri ihaleli, diğeri ihalesiz iki işlem karşılaştırıldığında, Akp hükümetinin OFER’lere 755 milyon dolar kazandırdığı ortaya çıktı.

Danıştay, ihalesiz satışın yasalara aykırılığını karara bağladı. Fakat yargı kararı yerine getirilmedi.

Önce OFER’i tanımadığını söyleyen Tayyip Erdoğan, daha sonra bir kez görüştüğünü açıkladı. Ancak OFER’le birden fazla görüştüğü ortaya çıktı.

Kemal Unakıtan, Kuşadası, Galataport ve Tüpraş ihaleleriyle ilgili olarak kapalı kapılar ardında OFER ailesiyle pek çok kez görüşmeler yaptı. OFER’in özel uçağıyla Hong Kong’a gitti.


Galataport projesi ile İstanbul'un kimliğini oluşturan tarihsel görünümünün en önemli mekanlarından sayılan Karaköy Meydan'ından Tophane'ye kadar 1.200 metrelik sahil şeridi 49 yıllığına kiraya verilecek,
Mevcut binalar yıkılıp çevre düzenlemesi yapılarak 5 yıldızlı oteller, alışveriş merkezleri ve otopark yapılacak.
Sahil şeridi halka kapalı olacak, deniz manzarası kapanacak.

Galataport ihalesi;
ilk 4 yıl ödeme yapılmayacak,
4. yıl 3,5 milyon euro,
yıllık faiz oranı yüzde 10.75.

Projede 37. yıl 100 milyon sınırı aşılabiliyor,
49 yılda 3.8 milyar euro ödenecek.
İlk 10, en geç 15 yıl içinde projenin kendi giderini çıkarabileceği hesaplanıyor.

Devlet Planlama Teşkilatı tarafından ihale iptal edilince Başbakan;

"Siz hayırlı olan hiçbir şeyi istemezsiniz ki... Sizin cibilliyetinizin gereği bu, karakterinizin gereği bu."

Galataport ihalesinin 2011 yılında tekrarlanması bekleniyor.


3 milyon 751 bin dolara özelleştirilen Sümerbank’ın arsasının sadece bir bölümü 13 milyon 750 bin dolara satıldı.

Sümerbank’ın 50 yıl önce kurduğu Pamuklu Mensucat A.Ş., 13 Temmuz 2005te, Özelleştirme Yüksek Kurulunca 3 milyon 751 bin dolara, 47 ortaklı Ortak Girişim Grubuna (OGG) satıldı. OGG’nun başında Akp’li Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar bulunuyor.

Şirketi alan grubun ilk icraatı, Sümerbank’ın 90 dönümlük arsasının 55 dönümlük bölümünü, alışveriş merkezi yapılmak üzere KİPATESC0 şirketine 13 milyon 750 bin dolara satmak oldu.
Böylece şirket, sadece arsanın bir bölümünü satarak yatırdığı paranın 4 katını 4,5 ay sonra kazanmış oldu. Fabrikanın 35 dönümlük bir arsası daha duruyor.

Böylece özelleştirme bir yağmaya dönüştü; bir yatıranlar daha bir yıl geçmeden 4,5 ay sonra sadece arsanın bir bölümünü satarak 4 misli kâr elde ettiler. Fabrikanın satılan bir trilyonluk hurdaları bu kârın içinde değil.

OGG Yönetim Kurulu ve Akp Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar, ÖİB ile yaptıkları gayriresmi anlaşmanın “fabrikayı ekonomiye kazandırma amacı taşımadığını’da açıkça belirtti.



Gerçek değeri 51 milyon dolar olan Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası 1,1 milyon dolara Akp yandaşı Albayraklar A.Ş.’ye satıldı.
Selüloz-İş Sendikası, mahkemeden fabrikanın satışını iptal ettirdi. Ancak bu arada şirkette 12,7 trilyonluk bir varlık kaybı tespit edildi.



Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Ceylan Grubundan, banka borcuna karşılık 52 milyon dolara Antalya’daki Deluxe Resort Otel’i aldı.
Karşılığında da Ceylan Grubunun 52 milyon dolarlık borcu silindi.
Devletin 52 milyon dolara aldığı otel, bir süre sonra 25 milyon dolara HNS adlı şirkete satıldı. Devletin bu ticaretten zararı tam 27 milyon dolar.


TCDD İzmir Limanı, 15 yıllığına Reha Denizcilik adlı şirkete toplam 2 milyar 100 milyon dolarlık bir iş ihalesiz olarak bir sözleşmeyle verildi.
Reha Denizcilik, sözleşme tarihinden sadece bir hafta önce kuruldu.
Şirketin büyük hisseli ortaklarından biri Akp’nin Bakırköy İlçe Başkanlığı’nı yapmış olan Rahmi Genç.

TCDD’nin açtığı 50 istasyon yenileme ihalesinin 10′unu alan Akp Kadın Kolları MKYK üyesi Emine Alioğlu’nun yeşil kartlı olduğu ortaya çıktı.


Akp hükümeti 18 Kasım 2002'de kuruldu. Hükümetin henüz ilk 13 gününde, 31 Aralık 2002 tarihine kadar tam 219 adet yol ihalesi yapıldı. Toplamı 52 trilyon lira olan ihale bedelleri, Sayıştay vizesinden kaçırılmak ve sayıştayın devredışı bırakılması için 750 milyar lirayı aşmayacak şekilde ayarlandı.


Deniz Feneri'ne''TBMM Üstün Hizmet Madalyası''verildi.

Almanya'da ortaya çıkan Deniz Feneri E.v. ve sonucunda kaybolan 50 milyon lira için Alman savcı "son yılların en büyük yolsuzluğu, asıl failler Türkiye'de" dedi.

Vakit Yazarı Serdar Arseven Deniz Feneri davası hakkında;
"Çifte standartlarım var. Bu çifte standartlar nasıl mı işler? Basit itham Müslüman'a yönelmişse 'iftira olduğu önyargısından' hareketle çıkarım yola. Deniz Feneri benimdir, Ergenekon terör örgütü kahrolası darbe düzeninin."


Citibank'ın 3 milyar dolarlık borcu silindi.

2011 yılı milletvekili seçimi oy pusulası basım ihalesinde 3 günde ortaya çıkan İlk ihaleyi 12 milyon TL'ye alan firmanın, ikinci ihalede teklifini 11 milyon TL kırmasını izah edemeyen YSK, aynı işi 2009'da bugünkü fiyatın 14 katına Helsinki merkezli bir firmaya verdi.



Maliye Bakanı Kemal Unakıtan oğulları piyasanın %70'ine sahip oldukları likit yumurta işine girdiler. 2004 yılında yayımlanan bir kararname ile likit yumurtanın KDV'si yüzde 18'den 8'e indirildi.
Mısırın gümrük vergisi 2003 başında yüzde 80 olan gümrük vergisi, Bakanlar Kurulu kararıyla 17 Nisan'da yüzde 20'ye indirilmiş, 8 Ağustos'ta yüzde 45'e, 25 Eylül 2003'te de yüzde 70'e yükseltilmiş, 2004 İthalat Rejimi kararıyla da 31 Aralık 2003'ten itibaren yüzde 80 olarak değiştirildi. Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan vergi %20 iken 4.000 ton mısır ithal etti.

2003'te 1 milyon 816 bin 918 ton ile o tarihe kadar yapılmış en büyük mısır dışalımı gerçekleştirildi.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın çocukları Abdullah Unakıtan, Zeynep Basutçu ve Fatma Unakıtan'a ait 'Telemobil' adlı şirketin geçen yıl Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Akfen Grubu ve Singapurlu SPA konsorsiyumuna satılan Mersin Limanı'na 2 milyon dolarlık terminal işletim sistemi sattığının ortaya çıktı.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan`ın oğlu Abdullah Unakıtan`a ait olan AB Gıda, 2005 yılında,Bandırma`da 2 milyon 544 bin YTL`lik yatırım için Hazine`den teşvik belgesi aldı. Bu belge ile Abdullah Unakıtan KDV istisnası ve gelir vergisinden muafiyet sağladı. Tesis yılda 60 bin ton fosforik asit işlemeye başladı. Böylelikle gübre piyasasında tekel oldu. Food Grade Fosforik Asit Tesisi Türkiye`de bir ilk oldu.

Abdullah Unakıtan AVEK Otomativ adlı yeni şirketi ve 15 milyon dolarlık bir yatırım ile de otomotiv sektörüne girdi. Bir süre önce de Abdullah Unakıtan, kremşanti üretmeye başlamıştı. Abdullah Unakıtan, kremşantiyi `Lick` (yalamak, yutmak) markası ile çıkardı. Kardeşleri Zeynep Basutçu ve Fatma Unıkatan ile birlikte kendi `aile şirketler grubunu` oluşturan Abdullah Unakıtan, yumuşak, alkolsüz içeceklerde, asit düzenleyici maya da üretiyor.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın çocukları 600 milyon dolarlık enerji yatırımına girişti.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a bir gazetecinin oğlu Abdullah Unakıtan'la ilgili iddiaları sorması üzerine;
"What is the next question"



Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın 24 yaşındaki oğlu Erkan ve kızı Büşra Yıldırım'ın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve limited Şirketi İtalya'dan 445 bin euroya gemi satın aldı,

Gemi fiyatının 200 bin euroluk bölümü içinde Santour'un da olduğu uluslararası seyahat acentelerince yolcu biletlerinin peşin satın alınmasıyla karşılandı.

Borcunu yolcuları taşıdıkça, yani biletleri sattıkça ödeyecekti. Biletleri peşin alan firmalardan Santour'un, Erkan'ın gemi sahibi olmasından kısa süre sonra Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait Ankara Feribotunu ihalesiz ve kiracıya avantaj sağlayan bazı sözleşme hükümleriyle kiraladı.

Ulaştırma Binali Yıldırım yolcu gemisi alan oğluna
"Ne var bunda?"


Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin şirketinde muhasebeci olarak görev yapan Cüneyt Turkut ve bir diğer çalışan Mahmut Tüfekçi, temmuz 2007’de Kar enerji ltd. adlı şirketini kurdu.

Kar Enerji Ltd şirketi, Gürcistan’daki fırsatlara odaklanmak üzere Gürcistan’da Acar Enegy-2007 adlı bir şirket kurdu. Şirketin 2008’in başında Gürcistan Enerji Bakanı Aleksander Khetaguri’nin altına imza attığı anlaşma ile Çoruh Nehri ve kolu Tıkrişi Deresi’nde kurulacak 7 adet hidroelektrik santralin (HES) yapım ve süresiz işletim hakkı, Kar Enerji’nin ana hissedarı olduğu Acar Energy’ye verildi.
Anlaşmada üretimin 2012 yılında başlayacağı, santrallerin toplam kurulu gücünün 120 MW olacağı, üretilecek elektriğin yüzde 40’ının Gürcistan’a satılırken, yüzde 60’ının ise Türkiye’ye satılacağı belirtildi. Tam da o dönemde Türkiye ile Gürcistan arasında elektrik alım anlaşması yapıldı.

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe bakanlık görevinden Ağustos 2007'de ayrıldı.15 Ekim 2008’de yani Kar Enerji, Gürcistan yatırım anlaşmasını imzaladıktan 8 ay, Bakan Pepe de koltuğu bıraktıktan 14 ay sonra Kar Enerji’de şirketin tüm hisseleri Osman Pepe ve oğullarının Pekar grup isimli şirketine hisse devri gerçekleşti. 2 milyon tl sermayeli bir şirketten, santralleri 240 milyon dolar değerinde olan 7 adet hidroelektrik santralı yapma ve işletme hakkını elde eden bir şirkete dönüştü.

Osman Pepe bakanlığını sürdürürken yine muhasebeci Cüneyt Turkut bu sefer 28 ocak 2005’te Hat-San isimli şirketi kurdu. 7 ay sonra Osman Pepe’nin bakanlığı Yalova Altınova tersaneler bölgesine onay verdi. Osman Pepe bakanlıktan ayrıldıktan 14 ay sonra Cüneyt Turkut her zamanki gibi değeri 40 milyon dolar olan şirket hisselerini Osman Pepe ve oğullarının Pekar şirketine devretti.

Orman ve Çevre Bakanı Osman Pepe, Karadeniz Amasra’da ormanlık alanı katleden sahibi yine muhasebeci Cüneyt Turkut olan Karayel madencilik şirketinin mermer ocağına 2006’da işletme izni verdi. Bazı hisse devirleri sonrasında madencilik şirketi tam yetkiyle Osman Pepe’nin oğulları İsmail ve Mustafa Talha'ya bırakıldı. Şirket Çin’e ve Abd’ye mermer ihraç ediyor.

Osman Pepe iddialar üzerine;
"Sonuçta ekmek parası için çalışıp didiniyoruz. Biz sadece Gürcistan’da değil dünyanın hemen her yerinde iş kovalıyoruz. Çocuklarım Çin’den Libya’ya hatta Nijerya’ya kadar ekmek peşinde koşuyor."



Wikileaks belgelerinde;
Dönemin Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen hakkında ABD'li danışman John Kunstadter tarafından kaleme alınan ifadelerde Tüzmen için “rüşvetçi” tanımlaması yapılıyor. Irak'taki petrol karşılığı gıda programındaki rüşvet olaylarına karıştığı iddia edilen Tüzmen'in her tür rüşvete açık olduğu belirtiliyor.
Selma Aliye Kavaf’ın milletvekili seçilmesinden sonra eşi Alaaddin Kavaf, önce Başbakanlık danışmanı, ardından Enerji Bakanlığına bağlı Eti Zeolit Kimya Sanayi ve Ticaret AŞ’nin Genel Müdürü, sonra da Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı oldu.
Kavaf son olarak Turkish Petroleum International Company, (TPIC) yönetim kurulu üyeliğine atandı.


Akp'li Şaban Dişli'nin aracılık ettiği bir arsa 3.4 milyon ABD Doları'na alınmış. Sonra imar değişikliği yapılarak Tesco isimli şirkete13 milyon ABD dolar bedelle satılmış. Şaban Dişli yaptığı aracılık 1 milyon ABD dolar aldı.


Türkiye’nin 20 milyar dolar kaybetme riski karşısında Akp'li Cüneyd Zapsu, Cem Uzan’a Libananco davası için 5 milyar dolar ödemeyi teklif etti. Cem Uzan yapılan teklife "Teklif ettiğiniz rakamı yükseltin, tekrar görüşelim" dedi.



Ankara Belediye başkanı Melih Gökçek'in Enerji Bakanı Hilmi Güler'den Ankara belediyesinin doğalgaz borçlarının silinmesini, karşılığında ise Hilmi Güler'in Melih Gökçek'ten Ankara'da bir yakınının akaryakıt istasyonuna ruhsat verilmesini istediği, bunun üzerine de Melih Gökçek'in dönemin imar müdürüne geri çevrilen ruhsatın sehven yapılmıştır diye düzeltilmesini istediği ortaya çıktı.

Akp genel başkan yardımcısı Abdülkadir Aksu'nun yeğeni Fikri Aksu Diyarbakır Kayapınar ilçesinde fiyatları ortalama 400-450 tl'ye kiralık daireler olmasına rağmen, kendine ait apartmanın 14 dairenin herbirini aylık 1.250 tl'den kiraladı.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin çete kurmaktan tutuklanan eski Tuzla Akfırat Belediye Başkanı Hilmi Yıldız’a gayrimenkul alım - satımı için vekâletname verdi.

Mehmet Ali Şahin muhalefet tepkileri üzerine;
Vermişsem ne olmuş?”



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir Gül öğrencilik döneminin ardından
Londra'da Merrill Lynch'te çalışmaya başladı.

TED Koleji'nde okuyan küçük oğul Emre, yüzbinlerce çocuğun katıldığı OKS'de 367'inci olduğu yıl Ankara'da ardı ardına açılan dev alışveriş merkezlerindeki
bayilik fiyatı 10 bin dolar olan Daily Fresh'le bardak içinde soslu haşlanmış mısır satışı işine girdi.

Emre Gül 1 yıl öncesinde iki ortağıyla e-ticaret alanında yatırım yaparak, "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli şirket kurdu.



Recep Tayyip Erdoğan Almanya Başbakanı Angela Merkel'e
"Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. Bizim maaşımız 3 bin kusur euro. Ticarette kazancım olmasa bununla geçinemem. Sen ne kadar maaş alıyorsun?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 40 bin TL değerinde Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa, 10 bin TL değerinde Güneysu-Dumankaya Köyü'nde 2 bin metrekare arsa taşınmaz malvarlıkları arasında yer aldı. Erdoğan'ın, banka hesaplarında 2.366.109,95 TL parası ayrıca 500.000 TL alacağının olduğu resmi olarak açıklandı.

Erdoğan Ankara’da Subayevleri Kuşadası Sokak’ta bulunan 26 numaralı apartmanda oturuyor. Erdoğan’ların evi 320 metrekare, 6 oda bir salon dubleks daire. Aynı apartmandaki diğer dubleks dairede ise Erdoğan’ın ev sahibi Ankara milletvekili Faruk Koca oturuyor.

Erdoğan zaman zaman yaz tatillerini de yine Remzi Gür’ün Ekinlik Adası’ndaki villasında geçiriyor.

Ramsey firmasının sahibi işadamı Remzi Gür Başbakan Erdoğan'ın ABD'de eğitim gören çocuklarının burs parasını ödediğini açıkladı.

Bilal Erdoğan Chp Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un sorusu üzerine;
"İmam hatip lisesi mezunu olduğum için katsayı nedeniyle istediğim üniversiteye gitmem engellendi. Burada okumak zorunda kaldım. Ben İmam hatip mezunlarının içindeki şanslı azınlıktanım."
Gür, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP milletvekili Mehmet Yıldırım'a Abdullah Gül lehine oy kullanması için rüşvet vermeye teşebbüs etme suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Avukatlarının soruşturmanın genişletilmesi ve yeni tanıklar dinlenmesi talepleri kabul eden mahkeme cezayı erteledi.
Ramsey'in sahibi Remzi Gür, Halis Toprak'ın TMSF tarafından satışa çıkarılan Aslanlı Köşkü 23.8 milyon dolara aldı.
Toprak grubunun açıklamasında;

"10 bin 120 m2 arsaya sahip İstinye Aslanlı Köşk’ün metrekare satış fiyatının sadece 1.470 dolara denk geldi. TMSF tarafından dün ihale edilen 2 bin 242 m2 arsaya sahip ve Aslanlı Köşk’e yürüme mesafesinde olan Afif Paşa Yalısı 58 milyon TL bedelle satıldı. Metrekare satış fiyatı 16 bin 200 dolara denk geliyor. Buradan da görüleceği gibi 115 metre cepheli, Afif Paşa Yalısı’ndan neredeyse 5 kat fazla arsaya sahip Aslanlı Köşk’ün satış fiyatı ile Afif Paşa Yalısı’nın satış fiyatı arasında fahiş farkı söz konusu."
Ramsey, Emilio ve Kip'in sahibi Remzi Gür Cem Uzan’a ait tablo ve antika eserleri de aldı. En çok parayı 32 bin lira ile “Osmanlı Sultanı” adlı yağlı boya tabloya yatırdı. “Mısır’ın Fethi” tablosuna 11 bin 500, “Fatih Sultan Mehmet” tablosuna ise 12 bin lira ödedi. Gür, Hasan Rıza’ya ait hat levha kitabeye 13 bin, Sultan lll.Selim Tuğralı fermana 5 bin 500 lira ödeme yaptı.

l. Abdülhamid, lll. Mustafa ve lll. Ahmet tuğralı fermanlara da toplam 89 bin 500 lira veren Gür’ün satın aldığı eserler arasında, ederi 4 bin 500 lira olan metal üzeri altın kakma miğfer, 2 bin liralık bakırdan ibrik, iki adet Osmanlıca yazılı ipek mendil, Osmanlı İmparatorluğu armalı üç adet metal pano, iki adet de Hilye-i Şerif de yer aldı.

Remzi Gür aynı zamanda İngiltere kraliçesinin de Londra'nın ünlü merkezlerinden Regent Street'te kiracısı durumunda.


Büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan kurduğu MB Denizcilik, kuruluşundan 18 gün sonra 6 Şubat 2007'de kamuoyunda "gemicik" olarak bilinen Safran-1 adlı bir gemiyi 2.500.000 milyon dolara aldı.

Gemi 1991'de Tuzla'da inşa edildi. Geminin piyasa değeri ikinci elde 4-5 milyon dolar ve geminin kapasitesi 200 TIR'ın gerçekleştirebileceği taşımaya eş değer.

Erdoğan'ın küçük oğlu Bilal ABD'de Dünya Bankası'nda çalışıyor. Bilal, Erdoğan'ın Başkan George Bush ile sohbetine konu oldu.

Pırlantada vergi sıfırlandı, Bilal Erdoğan yıllık kirası 2 trilyona yakın pırlanta dükkanı açtı.
Büyük kızı Esra ise Berat Albayrak'la evli. Genç yaşına rağmen Çalık
Holding'te genel müdür olan Berat Albayrak, ayrıca Sabah ve Atv'yi alan Turkuvaz Matbaacılık şirketinin yönetim kurulu üyesi. Yine Ahmet Çalık'ın yönetim kurulu başkanlığında Cetel Telekom İletişim'de de yönetim kurulu üyesi.

Wikileaks belgelerine göre;
Yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyen Akp’nin kendi içerisinde ciddi çıkar çatışmaları ve yolsuzlukları bulunuyor. İsviçre bankalarında Başbakan Erdoğan’a ait sekiz ayrı banka hesabı var. Erdoğan’ın mal varlığına ilişkin yaptığı açıklamalar çok yüzeysel kalıyor.”


Wikileaks'deki bu iddialar üzerine Recep Tayyip Erdoğan;
"Bugün bu iddialara sarılarak manşet üretenler, manşet atanlar, siyaset üretenler, söylem üretenler yarın mahcup olurlar. Şu anda, belediye başkanlığım döneminde ‘Erdoğan’ın bir milyar doları vardır’ diyen, Ergenekon davasından zanlı olarak içerde"






SONSÖZ
Son İktidar






Atatürk;

"Bir partinin programı tek bir şahsın kafasından değil, ülkenin gerçeklerinden çıkmalıdır. Bu da ancak bilim adamlarının, uzmanların ortak katkısıyla sağlanabilir."




Mevlana Fihi Ma-Fih 1. Bölüm;

"Bilginlerin kötüsü, beyleri ziyaret eden bilgindir; beylerin hayırlısı da bilginleri ziyaret eden bey. Ne güzel beydir yoksulun kapısındaki bey; ne kötü yoksuldur beyin kapısındaki yoksul"











"Arada hiç bir aracı,
Herhangi bir medya, politikacı ya da sözde kanaat önderi olmadan,
Birbirimizin sorunlarını birebir görerek, duyarak, anlayarak,
Türkiye'de yaşayıp, gelecekte nasıl bir Türkiye istiyoruz?

Eğitimin anaokuldan itibaren nasıl olmasını istiyoruz?
Nasıl üniversitelerin hayalini kuruyoruz?
Hangi iş kollarının açılmasını istiyoruz?

Nasıl bir ulaşım istiyoruz?
Nasıl bir iletişim hizmeti istiyoruz?
Nasıl bir kültür istiyoruz?
Nasıl bir medya istiyoruz?
Televizyonda kimleri izlemek istiyoruz?
Nasıl bir doğa ve çevre istiyoruz?
Hangi enerji kaynaklarının kullanılmasını istiyoruz?
Nasıl bir tarım anlayışı istiyoruz?
Nasıl bir hava solumak istiyoruz?
Sporda eğitim ve altyapının nasıl olmasını istiyoruz?
Nasıl bir turizm anlayışı istiyoruz?
Nasıl bir sosyal güvenlik ve sigorta sistemi istiyoruz?
Nasıl bir sağlık sistemi olsun diyoruz?
Ödediğimiz vergilerin nelere harcanmasını istiyoruz?
Nasıl bir bankacılık sistemi istiyoruz?
Nasıl bir gelir dağılımı istiyoruz?
Türkiye'de kimlerin vergi rekortmeni olmasını istiyoruz?
Nasıl bir yargı istiyoruz?
Halkın anayasası nasıl olsun istiyoruz?
Nasıl politikacılar ve nasıl bir seçim sistemi istiyoruz?
Nasıl bir dış politika ve duruş görmek istiyoruz?
Nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz?
Biz biz olarak nasıl temsil edilmek istiyoruz?

Bunlar bize hiçbir seçim veya referandumda sorulmuyor,
Devamlı olarak başkaları bizim yerimize başka cevaplar veriyor."






Teşekkürler;


Yakında














İletişim;

twitter: son_iktidar

soniktidar.blogspot.com

facebook: soniktidar@gmail.com
grup

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder